Peygamber efendimizin çocukluk çağ,ı pek kutsal bir halde geçti. Daha doğar doğmaz bir takım mucizeler belirmiş, kavim ve kabilesi arasında bir bolluk ve bereket meydana gelmişti. Kâbe-i Muaazama içinde bulunan müşriklere ait putlar, yüzleri üzere yere düşmüş, ateşe tapanların ateşleri sönmüş acaib rüyalar görülmüştü. Peygamber Efendimizin dedeleri arasında evlâddan evlâda geçen bir nur vardı. Bu nur sonunda Peygamber Efendimize geçti ve onun mübarek yüzünde parlamaya başladı.
82- Mekke-i Mükerreme halkı, yeni doğan çocukları, havası hoş olan yerlerde yaşayan ve dilleri pek açık olan aşiretlerden birer süt anneye verirlerdi. Hazret-i Muhammed’i de, Beni Sa’d kabilesinden Haris adındaki adamın karısı Ha- limeye verdiler. Halime, bu meleklerden daha güzel ve daha pak olan çocuğu bağrma bastı, yurduna alıp götürdü. Onu dört yıl besledi. Bu süre içinde Hazret-i Muhammed’de gördüğü üstün hallere ve yurdunda beliren berekete nihayet yoktu. Artık onu getirip annesi Amine’ye teslim etti. Hazret-i Amine de bu masum yavrusunu alıp dayı çocukları bulunan Neccar oğullarını ziyaret için medine-i Mü- nevvere’ye götürdü. Bir süre orada kaldılar. Sonra Mekke’ye dönerken, Hazret-i Amine Ebva denilen yerde daha yirmi yaşmda iken vefat etti, peygamber Efendimiz henüz altı yaşmda iken annesini de kaybederek öksüz kalmış oldu. Ümmü Eymen adındaki dadısı, kedisini alıp mekke’ye getirdi ve dedesi Abdulmuttalib’e teslim etti. İki yıl sonra da Abdulmuttalib vefat etti. Ondan sonra Peygamber Efendimiz, amcası Ebu Talib’in yanında kaldı.
83- Ebu Talib, kardeşinin oğlu Hazret-i Muhammed’i pek çok sever, pek ziyade korurdu. Ebu Talib bazen ticaret için kafile ile Şam tarafını gidiyordu. Henüz on iki yaşında bulunan Hazret-i Muhammed’i de beraber götürdü. Busra denilen yere kadar gittiler. Alış-verişi bitirip birkaç gün sonra geri döndüler. Peygamber Efendimiz on yedi yaşında iken de, diğer amcası Zübeyr ileYemene gidip az soma dönmüşlerdi.
84- Hazret-i Peygamber Efendimiz artık Kureyş arasında büyük bir şeref ve şan sahibi olmuştu. Kendisine Muhammedü’l-Emin deniliyordu. Kureyş kabilesinin pek şerefli ailesinden Huveylid kızı Hadice adında çok muhterem ve zengin bir hanım vardı. Daha genç iken dul kalmıştı. Bazı adamlara sermaye vererek ticaret yaptırıyordu. Peygamber Efendimize de sermaye verdi, kölesi Meysere’yi de beraberine verip şam tarafına gitmelerini istedi. Peygamber Efendimiz bu teklifi kabul ederek Busra’ya kadar gitti. Orada işlerini görüp birkaç gün içinde geri döndüler. İşte Peygamber Efendimizin gençliğindeki seyahetleri bundan ibarettir. Bu seyahatler süresince kendisinden bazı mucizeler çıkmış, kendisinin büyüklüğünü bazı kimseler görüp anlamışlardı. Fakat yazdığımız gibi, bu yolculuklar uzun bir zaman devam etmediği için, Peygamber Efendimiz birtakım şahıslarla görüşme imkânını bulamamıştı.
85- Peygamber Efendimiz henüz yirmi beş yaşında idi. Hazret-i Hatice de, kırk yaşını geçmişti. Pek yüksek bir ruha sahib olan ve çok şerefli bir aileye mensub bulunan hazret-i Hatice, Peygamber Eendimizin muhterem zevcesi olmak şerefine her yönden lâyıktı. Onu için Peygamber Efendimiz Hazret-i Hatice ile evlenmiş, o mübarek annemiz de ilk zevcesi olmak şerefine kavuşmuştur.
86- Peygamber Efendimizin,c ariyesi Mariye’den doğan İbrahim adındaki oğlundan başka, bütün erkek ve kız evlâdı Haticetü’l-Kübra validemizden dünyaya gelmiştir. Önce Kasım adındaki oğlu doğmuş, bunun üzerine Hazret-i peygambere künye olarak Ebu’l-Kasım (Kasım’ın babası) denilmiştir. Sonra oğlu Abdullah ile Zeyneb, Rukiye, Ümmü Gülsüm ve Fatımetüz’z-Zehra adındaki kızları dünyaya gelmiştir. Kasım, İbrahim ve Abdullah Hazretleri daha çocuk iken vefat etmişlerdir, peygamber Efendimizden sonra yalnız Fatma kaldı. O da altı ay geçmeden Peygamber Efendimizden soma vefat etmiştir. Böylece iki oğlu Hazret-i Haşan ile Hazret-i Hüseyin’i öksüz bırakmıştır. Yüce Allah hepsinden razı olsun.
Hazret-i Peygamberin Çocukluğu ve İlk Evlenmeleri
20
Mar