gının hemen hemen tamamı sadece alçak uçuşlar için kullanılmaktadır. Bu uçakları İtalyanlar da aynı amaçla kullanmaktadır. Ancak İngilizler, Tornado uçaklarını avcı uçağı olarak da görevlendirmektedir. Bu şekilde İngilizler, Tornadolarla bir “hava savunma hattı” teşkil etmişlerdir. Bu amaçla kullanılan Tornado F-2’ler avcı bombardıman uçaklarına göre çok az değişiklik göstermektedir.
Tomado’lann gövdesi, avcı bombardıman uçaklarına göre 8 kat fazla akaryakıt alacak şekilde, 1.34 cm. daha uzundur. RB 199 tipi motorlarının arka bölmesi de 36 cm. daha uzundur. Böylece Tornado motorları %7 daha fazla itici güce sahip olabilmektedir.
Tornado F-2’lerin burun altında alçak uçuş otomatiği yerine “Foxhunter” (tilki avcısı) radarları yerleştirilmiştir. Bu radar, hedefin saptanması ve izlenmesinde önemlidir.
Avcı uçaklarının geleneksel özelliği, dikey yönde yükselebilmek, zirveye ulaştıktan sonra dar kavislerle manevralar yaparak, düşman uçaklarını zor durumda bırakmaktır.
Federal Alman Tornado ADV’ler “F/ıantom”uçakla- nndan daha dar kavislerle uçabilmekte, ayrıca havada dört saatten fazla kalabilmektedir. Bu süre Tomado’nun bir devriye uçuşu sırasında, Britanya adası etrafında tam bir tur atmasına yeteriidir.
Denemelerde Tornado mdan düşman bölgesindeki roketleri tesbit edince, yukan çıkan uçak kendini savunabilmektedir.
Ingiliz hava savunma hattı için geliştirilen Tornadolarda gövde daha çok akaryakıt alacak şekilde, 1.3 metre uzatıldı ve kanatlar biraz daha öne alındı.
Tomadolann gövde altına yerleştirilmiş MW-Î silahlan hedef üzerinde veya bir havaalanı üzerinde büyük tahrip gücüne sahiptir.
CRUISE FÜZELERİ VE TORNADOLAR
Tornadolar, modem “foxhunter” radarları ile birçok amaca hizmet edebilmekte ve I8S km. uzaklığa erişebilmek- tedir. Bu radarlar da diğer radar sistemleri gibi, aşağıyı ve yukarıyı gözetleyebilmektedir.
Ancak radar tekniğindeki bu ilerlemeler, Sovyet b*ilim adamları tarafından da bilinmektedir. Varşova Paktı, kendi hava bahasındaki alçak uçuşlara karşı koymada önemli adımlar atmıştır. Buna karşılık Batı bloku da cruise füzelerini geliştirmiştir (Bkz. Bilim ve Teknik, Aralık 1983). Bu füzelerin amacı kara, hava ve deniz korunmasıdır. Personel taşımayan bu küçük uçaklar, 2.000 km. çaptaki bir menzilde 50 m’nin altındaki küçük hedefleri dahi bulabilmektedir. Cruise füzelerinin hava hücum grafiği, Tomado’lara çok benzemektedir. Her iki uçak da yolu üzerindeki engelleri tanımakta, engel etrafından dolanarak geçmekte ve radara yakalanma-
jnaktadır. Zira her iki uçağın da bilgisayara bağlı kumanda uçağa, anında yükselmeyi veya geri çekilmeyi Lİifircbilmektedir.
Belki de Sovyetlerin büyük bir çabayla, kendi uçaklarına ■rodem radarları yerleştirmeleri de Tornadoları engelleyemeyecektir. Batının yüzlerce ve binlerce “Marsch* flugkorper” (Cruise füzelerinin bir cinsi) yapmaları, Sov- jedene başka seçenek bırakmıyordu. Çünkü Cruise füzeleri, gerektiği zaman atom bombası taşıyabiliyordu.
X.on>o<(*l*” 4» I- * l -I ı u o «
1 OTmöo’ter öa atom sitâh) taşıyatiüme’kteâır. fcu yüzden
lan içine girmişlerdir.
Sovyetlerin hava savunmasını güçlendirme gereğini duy* malarının nedeni Tomado’lar değil, Cruise füzeleri olmuştur. Bugün Sovyetler, Batı blokuyla dengeyi sağlamak için avcı uçaklarımı} sayısını arttırmakta ve modem radar sistemleri geliştirmektedir
Bugün geliştinTmiş olan modem radar sistemlerinde uçaktan gönderilen elektromagnetik dalgalar, yere veya diğer en gellere çarpıp geri yansımaktadır. Ancak alçak uçuşta ve yüksek hızdaki uçuşlarda bilgisayarlar bu yansıyan sinyalleri çok çabuk algılamakta ve ona göre uçağı yönlendirmektedir. Bu yüzden şaşırtmalı elektromagnetik sinyallerin araya sokulması, J>u uçaklar için bir engel teşkil etmektedir.
TORNADOLAR VE RADARLAR
Modem radar tesislerinin verimli çalışmalan, radara karşı yapılan şaşırtmacaların etkisiz kalmasına yol açmıştır.
Tornadoların gövde altına va kanat diplerine, düşman radar ışınlarına çarpınca derhal alarm veren alıcılar yerleştirilmiştir. Bu alarm sonucu Tornado ECIVler bir radyo istasyonu gibi, yer radarını şaşırtıcı sinyaller göndermektedir. Özel roketlerle donatılan Tomado-ECR’ler aynca karşı radar sinyallerini de toplamaktadır. Bu özelliklerinden dolayı Tomado- ECR’ler avcı uçaklarına öncülük edebilmekte, diğer uçaklara hava yolu üzerindeki tehlikeleri haber verebilmektedir.
Beklenmeyen saldırılarda Tomado-ECR uçakları, kendilerini havadan havaya atılan dört roketle savunabilmektedir.
Tornadoların en önemli özelliği doğrudan hedef üzerine varabilmeleridir. Gövde altına asılı olan MW-I bombaları, havaalanlan ve askeri bölgeleri tahrip etmekte çok etkilidir. Ancak etkili bir savunmada kısa mesafede saldınlann riskli
olması, bu uçaklarda MW-l ’e benzeyen, fakat uzun menzilli silahların geliştirilmesine sebep olmuştur. Bu sayede Tornadolar, hedefe varmadan hedefi haber veren radar sistemiyle ve uzun menzilli jetlerle, hedefi tahrip edebilir hale getirilmişlerdir. Fakat uzun menzilli silahların her saldırıda yenilenmesi ve maliyetlerinin yüksek olması, bunların az sayıda yapılmalanna neden olmaktadır.
Acaba ileride Tomado’ların yerini alabilecek bir uçak yapılabilir mi? Önümüzdeki on yıl için, uçak maliyetindeki artışlar da hesaba katıldığında, bu soruya yanıt aramak gerekmez. Askeri uzman Norman Agustin’e göre uçak maliyetlerindeki başdöndürücü artışlar, uçak yapanı kısıtlamaktadır. Bu da bir anlamda, silahsızlanma yofunda adım oluşturmaktadır.
P.M. den Cev.: Aysel YUVACI
DÜNYANIN EN BÜYÜK SULAMA KANALI
„ upjz- ıa» ajuıdap yaptım* J< ¡ra 7¡an ia- rtı\nı e** tijifük kanalı He şu aa^lö tüm 3a- ti Almanya’nın bir yudu ^Uuadtg^na eşdeğer miktarda su taşınıyor.
D |
ev makinalar, emsalsiz sulama projesini gerçekleştirmek için iilke içine doğru ilerliyor. Sibirya nehirlerinin amaçsızca kuzeye akan sulan güneye doğru yönlendirilecek. Ancak bu girişim, çok yönlü tartışılan iki soruyu da beraberinde getiriyor: Dev toprak hareketleri için atom bombası da kullanılacak mı? Dünyamızın iklim dengesi yönünden tehlike boyutları nelerdir?
İnsanoğlu nereden nereye geldi: Ayı postuna bürünme- yi çoktan bıraktık, artık kot pantolon giyiyoruz. İlkel topuzumuzla arazide hayvan avlamak yerine , et almak için en yakın süpermarkete gidiyoruz.
Zamanın yerinde saymamasını, bugün vardığımız çağdaş yaşam düzeyini, tarımda sulamaya geçişe borçluyuz. Mezopotamya’ya ilk yerleşenlerin, nehirle/ini kontrol altına almalarıyla bu konuda ilk adımlar atıldı. Dicle ve Fırat arasında setler ve su kanallarından oluşan bir ağ kurulması sayesinde, insanlık aleminde ticaret, el sanatları ve sanat yeşermeye başladı. Yükseliş başlıyordu.