HEOTOSKOPİ i. (yun. heauton, kendi ve skope, gözlem > fr. héautoscopie’den). Psikiyatr. İnsanın kendi vücudunu kendisinin dışında sanması şeklinde anormal duygu.
— ansİkl. Heotoskopi, bazen fizyolojik bir sebepten dolayı, meselâ uyutulma sırasında meydana gelen bir bilinç sapmasından doğar. Fakat çoğu zaman hastalık sonucunda ortaya çıkar ve özellikle rüya hallerinde görülür; bu durumda tam bir görsel sınırı söz konusudur. Ünlü bir örneğine Dostoyevski’-nin Dvoinik [Eşi] adlı eserinde rastlanır.) [L]
HEP zl. (türk. k.). Hiç biri dışarıda kalmamak veya eksik olmamak üzere, bütün, tüm olarak: Halbuki hep beraber oturduğumuz kahvaltı sofrasında, benim de oturduğumu ancak hatırlayabildi (A. H. Tanpınar). Bu işleri hep ben yaptım. || Sürekli olarak, her zaman, daima: Sanırım ki günler hep güzel gidecek f Her sabah böyle bahar (O. V. Kanık). Bugüne kadar hep bir şevler peşinde koştum (S. F. Abasıyanık).
— dey. Hep bir ağızdan, aynı anda pek çok kişinin aynı şeyi söylemesi hakkında kullanılır: Hep bir ağızdan söyledikleri türküler bizim eve kadar geliyordu.
— Mant. Hep ile hiç ilkesi, genel hakkında söylenen bir hükmün bütün bireyler için de geçerli olması ilkesi.
— Mus. Hep beraber. Bk. karabatak,
+ Hepimiz zam. Konuşanın kendisi ve onunla ilgili, birlik olanlar: Annem, babam, jkardeşlerim, hepimiz kediyi severdik (N. Ataç). Siz bunun yolunu hepimizden iyi biliyorsunuz (Kemal Tahir). Anadolu yemeklerinin kendilerine has çeşnisi hepimizi birden
sar (vermişti (A.H, Tanpınarj.
+ Hepiniz zam. Hitap edilen kişilerin tii-mû: Y arın onun ibranice mektuplarını getirir,, hepinize gösteririm (Ömer Şeyfeddln). Hepiniz bunu benden daha iyi bilirsiniz.
♦ Hepten zf. Tamamıyle, bütün olarak, iyice: Bu gidişle bunları yapmaktan hep/en vaz geçeceğiz galiba, (m)
HEOTOSKOPİ i. (yun. heauton, kendi ve skope, gözlem > fr. héautoscopie’den).
20
Şub