Hz. Fatıma nın Kölesinin Azadı
Sevgili Peygamberimiz, bir gün kızı Hz. Fâtıma’-
nın evine teşrif etmişlerdi. Burada amcası Ebû Tâlib’-
in torunu olan küçük bir kız da bulunuyordu. Kızın
elinde taşsız düz altından yüzükler vardı. Peygamber
Efendimiz, bu yüzükleri görünce küçük kızın eline
şöyle yavaş yavaş vurarak, bunlardan hoşlanmadığını
küçük kıza anlatmıştı.
Peygamberimizin akrabası olan, yani; amcası Ebû
Tâlib’in torunu olan bu küçük kızcağız, hemen Hz.
Fâtıma validemize koştu. Hz. Peygamber’den şikâyet
etmek istediğini bildirdi. Bu sırada Hz. Fâtımatüz —
Zehra (R.A.) validemiz de boynunda bulunan bir gerdanlığı
hemen çıkardı. Tam bu sırada Peygamberimiz,
Hz. Fâtıma validemizin yanma geldi ve gerdanlığı
elinde gördü ve hemen:
— Yâ Fâtıma! İnsanlar, Hz. Peygamber’in kızının
elinde ateşten bir zincir vardır, demelerini ister misin?
buyurdu. Ve hiç oturmadan sevgili kızı Hz. Fâtıma’mn
evinden geri döndüler.
Sonra hemen Hz. Fâtımatüz – Zehra (R.A.) gerdanlığı
pazara gönderip sattırdı ve parasıyla bir köle
aldırıp Allah rızası için âzad etti. Sevgili Peygamberimiz
bunu duyunca çok çok memnun olduğunu beyan
ederek:— Cenâb-ı Hakka sonsuz hamd ve şükürler olsun
ki, Fâtuna’yı ateşten kurtardı, buyurmuştur. ‘
İZÂH VE AÇIKLAMA:
Ey Hak yolcusu! Eğer evlâdım gerçekten seviyorsan,
sevgili Peygamberimizin bu kıymetli öğüdüne
kulak ver. Gerçek evlâd sevgisi budur. Evlâdını cehennem
ateşinden koruyup muhafaza etmektir. Evlâdım
koruduğun gibi akrabanı da koruyup gözetmendir.
Evlâdına her istediği için süslü püslü elbiseler
alıp bir dediğini iki etmemek değildir. Hele bu elbiseler
dine uygun değilse evlâdım kendi elinle cehenneme
atmaktır. Allah, Peygamber böyle haber
vermiştir.
Sakın kendini aldatıp oyalama, Şeytanın aldatmasına
da kanma, nefsin dediklerine de kulak verme!
Evlâdını kıyma!. Evlâdını ateşe verme!. Üç beş
kuruş dünyalığım var diye, zenginliğim var diye gösteriş
budalası olup şeytanm arkadaşı olma, ölürken
dünyadan bir kuruş bile götüremezsin. Kendine gel!..
Dinini seviyorsan dindar yaşa! Çoluk çocuğunu din*
dar yaşat!. Evlâdını dinsiz eden babadır, muhittir, çevredir.
Unutma, sevgili Peygamberimiz: «Her doğan
Müslüman doğar. Sonra Hıristiyan âdeti, Yahudi âdeti,
ateşe tapan âdeti üzere terbiye eden ana – babadır»
buyurmuştur. Demek ki her doğan Müslüman doğuyor.
Ana – baba dindar ise evlâd dindar oluyor. Muhid
bozuk ise bozuk evlâd oluyor.
A n a -b a b a hiç bir şey bilmezse, evlâda bir şey
vermezse, muhid de bozuksa evlâd bozuk oluyor, işte
adı Müslüman adı olup da dine düşman olanlar hep
böyle kurbanlardır. Bu konuyu biraz da kendi kafanda
genişlet. Eğer akim eriyorsa, kafan çalışıyorsamuhitine (çevrene) bak biraz, ibret almaya gayret
et. Dünyanın neden bozulduğunu, Ali, Ahmed, Mehmed
efendilerden olan evlâdlar neden dinin aleyhinde
olduklarını biraz anlamaya çalış. Aklına cehennemi
getir, böyle evlâdlanyla hiç mi hiç ilgilenmeyen
bu ismi Müslümanların çekeceği çetin azablan düşün
hem de çok çok düşün!, öyle bedavaya cennetin olmadığını
düşün!. Din için, imân için Resülullah’m çektiği
işkenceleri düşün!. Mübârek dişlerinin harblerde
kırıldığını düşün!. Mübârek ayaklarının ve yanaklarının
kanlar içinde kaldığını düşün!. Hep bunların din
için olduğunu düşün!. Hayatın sadece para kazanıp
evlâdına süslü püslü elbiseler alıp ona buna gösterişte
bulunmak olmadığını düşün!. Hesab var, âhiret
var, sual var. Sonunda cehennem ateşi var. Hepsi evlâd
yüzünden olacak!. O halde evlâdının kıymetini bil,
terbiyesine ona göre dikkat göster.
Dünyada rahatlık isteyen âhirette rahatlık bulamaz.
Dünyada evlâd terbiyesiyle (evlât eğitimiyle)
yorulan âhirette çok rahat edecektir. Hem de Cennette
salma salma gezecektir. Yalnız eğitim ve terbiye
dîne uygun olacaktır. Allah ve Peygamberin emirlerine
uygun olacaktı