Peygamber Efendimizi doğrulayıp İslâm dinini kabul eden ashab-ı kiramdan birçokları, bu uğurda pek çok eziyetler çekmiş, birçok maddi mahrumiyetlere katlanmış, dinleri uğrunda malları ve canlarını vermişlerdir. Peygamber Efendimiz dahi birçok eziyetlere uğrarçuş, hiç bir peygamberin görmediği eza ve cefaya uğrayarak bunlara sabretmiş ve metanet göstermiştir. Yüksek Peygamberlik görevini en üstün bir şekilde çalışarak yerine getirmiştir.
98- Kölelerden ilk önce müslüman olan “Bilâl-i Habeşi” idi. Bu zat müslü- man olunca, görmediği eziyet kalmamıştır. Müşrikler bu muhterem zatın boynuna ip takmışlar ve onu çocukların eline vererek sokaklarda ve kızgın kumların üzerindedolandırmışlardır. Onu bayıltıncaya kadar döğmeye devam etmişlerdir. Fakat Hazret-i Bilâl: “Allah birdir, Allah birdir,” diyerek dininde direniyor, bu eziyetlere katlanıyordu. Soma onu Ebu Bekir Hazretleri satın alarak azad etmişti. Dinindeki sebat ve metanetinin mükâfatıdır ki, onun mübarek isme asırlardan beri bütün İslâm ümmeti tarafmdan saygı ile anılıp durmaktadır. (Allah ondan razı olsun).
99- İslâmiyeti kabul edenlerden bir kısmı da, gördükleri eziyet yüzünden vatanlarını terk ederek Habeşistan’a hicrete mecbur kalmışlardı. Şöyle ki: Bunlardan ilk defa on bir erkek ile dört kadın, sonra seksen iki erkek ile yirmi kadın hicret etmiştir. Peygamberimizin muhterem kızı Rukiye ile kocası Ha^ret-i Osman da bu ilk hicret edenlerdendir. Habeşistan hükümdarı olan Necaşî bu muhacirlere çok hürmet etmiş, onlara yer göstermiş ve soma da İslâmiyeti kabul etmişti.
100- Peygamberimize elçilik görevi verildiğinin yedinci senesi olmuştu. Mekke’deki müşrikler, müslümanların günden güne artmakta olduklarını ve güçlendiklerini görerek onlara bir kat daha şiddet kullanmaya başladılar. Peygamber Efendimizin mensub olduğu Beni Haşim (Haşim Oğulları) ile alışverişi kesmiş, onlara yararlı olan şeyleri bildirmeye karar vermişlerdi. Onların yoksulluk içinde yaşamaları için kendileriyle her türlü ilgiyi kesmek hususunda bir sözleşme yazıp Kâbe’nin bir duvarma asmışlardı. Artık Haşim Oğullarından gerek müslüman ve gerekse müslüman olmayanlar, “Şa’b-i Ebû Talib3 denilen bir mahallede çember altma alınmış duruma sokulmuşlardı. Son derece sıkıntı içinde vakit geçiriyorlardı, diğer müslümanlar da gelip bu mahallede toplanmışlardı. Fakat bu sözleşmenin başındaki “Bismikallahümme (Allah’ımızın adı ile)” yazısından başka bütün yazılarını güvelerin yemiş olduğu, Peygamber Efendimi bir mucize olarak haber vermişti. Onlar gidip baktılar, bu gerçeği anlayınca biraz utandılar. Böylece müşrikler Haşim Oğullarına karşı olan sözleşmelerini bozdular. Haşim Oğulları da, diğer müslümanlar gibi, bu çemberden kurtulup biraz nefes aldılar.
İlk Müslümanların Çektikleri Eziyetler, Habeşistana Hicretleri ve Çember İçinde Kalmaları
20
Mar