wiki

İSKOLASTİK veya SKOLASTİK

sıf. (lat. scholasticus ve yun. skholastikos > fr. sco- lastique). Ortaçağ okullarıyle ilgili; bu okulların metotlarına uygun: iskolastik felsefe. İskolastik düşünce. || Ortaçağ okullarında uygulanan metotları kullanan filozof ilâhiyatçı. || Çok bilgili bazı kişilere takılan lakap: iskolastik Serapion. || Ortaçağ’a özgü felsefe öğretimi. || Bu öğretimin usullerine dayanan felsefe metodu. — ansİkl. Fels. ve ilâhiy. Ortaçağda, evrensel olarak kabul edilen tek manevî kudret, kültürün taşıyıcısı olan Kilise idi. Bu devirde, bilimin verileri muhafaza ediliyor, öğrenim ya manastırlara veya piskoposluğa bağlı okullarda (Scolae) yapılıyordu. Bu okullar, felsefeyi, öbür bilimlerden ve özellikle ilâhiyattan ayırt etmezlerdi, iskolastik terimi buradan gelir. Bu terim, bir öğretiden çok, vahiy yoluyle açıklanmış hakikatlerin felsefe kavramlarından yararlanarak okul yoluyle kavranmasını ve sistem- leştirilmesini amaçlayan ve soyut düşüncelere dayanan bir ilâhiyat ve felsefe metodunu belirtir. iskolastik, önce, dilin mantık yönünden çözümlenmesini ele aldığı için, tümellerin, genel fikirlerin değerini, yani genel veya ortak adlarla belirlenen cinslerin ve türlerin özünü araştırmağa yöneldi: bu adlar acaba tikel şeylerden ayrı ve seçik gerçekleri mi karşılıyordu, yoksa ancak ve yalnız birtakım soyutlamalar mıydı? Gerçekçilere göre, tümeller, eşyadan önce var olan gerçeklerdir; adcılara (nominalistler) göre, ancak eşyadan sonra vardır; kavramalara göre ise, bireysel şeyin ta kendisidir. Bu üç görüş arasındaki anlaşmazlık, iskolastik tarihinin üç döneminde de görülür, • İlk dönem (IX. – XII. yy.). Bu dönem, augustinusculuğun etkisi ile ve katolik öğretimine aristoteles’çi düşünüş tarzının girmesiyle belirgindir; nitekim Charlemagne tarafından açılan okullar, genç iskolastiğin gerçek yuvaları durumuna geldi. İskolastiğin ilerlemesine en çok yardım eden yazarlar şunlardır: Albinus Flaccus («Zamanının Erasmus’u»), Hrabanus Maurus, Scot
Erigene, Aziz Anselmus (iskolastiği büyük ölçüde etkiledi ve bütün XII. yy.a damgasını vurdu), Hugues de Saint-Victor, Abe- lard, Pierre\ Lombard ve hattâ filozoftan çok mistik bjir düşünür olan Saint Bernard. • İskolastiğin altın çağı (XIII. yy.). XIII. yy.da hıristiyan anlayışının etkisinde gerçek bir antik felsefe rönesansı görüldü. Bu dönemde, iskolastik, kendi dogma’larının açıklanmasına aristotelesçiliği uygulayarak en yüksek noktasına erişti. Aristoteles’in e- ser ve fikirlerinin Avrupa’ya girmesinde, arap etkisi büyük oldu; arap düşüncesinin etkisinde kalan musevî felsefesi Ortaçağ ilâ- hiyatına, aristotelesçi düşünceyi getirdi. Aristoteles’in o zamanlar, mutlak bir otoritesi vardı: ona tabiat alanında, İsa’nın öncüsü gözüyle bakılıyordu. Fakat ibni Rüşt ve ibni Sina’nın öğretileri imanın saflığına karşı birer tehditti. Bazı büyük hıristiyan filozoflar, dengeyi yeniden kurdular. Bunlar arasında, iki dominiken öbürlerine baskın çıktı: Büyük Albert ve özellikle, Aqu- ino’lu Tommaso. Bu sonuncunun eserleri (Summa) açık ve seçikliği, tutarlığı ve derinliği dolayısıyle bütün okullarca kabul edildi. Böylece Tommaso’culuk, iskolastiğin bir sentezi olarak ortaya çıktı. Fakat Tommaso’culuk dominikenler tarafından benimsendi; augustinusçuluğa yakın olan fran- siskenler, özellikle onların üç büyük mistik düşünürü Alexander of Hales, San Bo- navantura, Duns Scot bu öğretiyi tutmadılar. • Çökme devresi (XV-XVI yy.). Gerek diyalektiğin gerek boş soyutlamaların kötüye kullanılması, bazı düşünürleri mistisizme, bazılarını da tabiat bilimlerinin incelenmesine yöneltti. Bu sebeple, iskolastiğin yeni bir biçimi ortaya çıktı: adcılık veya nominalizm. Nominalizm, akla karşı gitgide artan bir güvensizliği dile getiriyor ve bu yüzden, Tommaso’culuk, Scotus’çuluğun kurduğu akıl ve inanç uyumunu bozuyordu. William of Occam, «imancılık»a yöneldi. Raimundus Lullus ve onun Ars Mag- na’sı kavramların mekanikleştirilmesine ve acayipliklere kaydı. Rönesans’ta, iskolastik artık küçümsenmeğe başlanmıştı. Bununla birlikte iskolastik, modern zamanların pek çok ilâhiyat bilginini ve Otuzlar konsilinin birçok oturumunu etkiledi. Caie- tano (öl. 1534) Tommaso’culugun Rönesans dönemindeki temsilcisidir; cizvitler de uzun süren bocalamalardan sonra, özellikle, Sua- rez’in (öl. 1617) Metaphysicae (Metafizik) adlı eseri sayesinde, iskolastik felsefeyi benimsediler. XVIII.yy. felsefeciliği iskolastiğin çökmesini çabuklaştırdı. Fakat XIX. yy.ın sonlarından beri, yeni-tommaso’culuk akımı gelişti. Bu akım, hıristiyan felsefesinin canlanmasına katkıda bulundu, (l)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir