Geride kalanların ölüleri için yaptığı ibâdet ve hayırların faydasını iki bakımdan ele almak gerekir: Birincisi: Müteveffanın borçtan kurtulup kurtulmaması: Bir kimse üzerinde namaz, oruç, hac, zekât, adak, kul borcu gibi borçlar bulunarak âhirete intikâl etmiş ise geride kalanların -ölünün vasiyeti olsun, olmasın- bunları edâ etmeleriyle borçtan kurtulur mu? Fukahâ bu bakımdan ibâdetleri üçe ayırmışlardır: a) Namaz, oruç gibi bedeni ibâdetler: başkalarının yapmalarıyla bu borçlar düşmez, sorumluluk devam eder. b) Zekât, nezir, mâlî kefâret gibi mâlî ibâdet ve borçlar: başkalarının ödemesiyle ödenmiş olur, borç kalkar. c) Hac gibi hem mâlî, hem de bedenî ibâdetler. Birisi ölü namma bunu yaparsa o borçtan kurtulmuş olur. Ancak verese bunu yapmaya mecbur değildir. îmam Şâfiî’ye göre vasiyet etmiş ise mecbur olurlar. Ahmed b. Hanbel, Evzâî, Ebû-Sevr, Nevevi gibi müctehid- ler ile muhaddislerin çoğuna göre ölünün yakınlarının onun borçlu olduğu oruç, hac gibi ibâdetleri de kazâ etmesi caiz ve sahihtir. Bu içtihadın delilleri biraz aşağıda nakledeceğimiz hadislerdir. (67) İkincisi: Başkasının yaptığı ibâdetin sevâbımn ölüye ulaşıp ulaşmaması: Islâm ulemâsının cumhûru, sevabını ölüye bağışlamak niyetiyle yapılan ibâdetlerin sahih olduğuna ve başka âlemdeki- lerin bundan istifade edeceklerine kani olmuş, bu hükmü benimsemişlerdir. Çeşitli ibâdetler hakkında vârid olan nasslan şöylece sıralayabiliriz:
a) Duâ ve İstiğfar :
«Onlardan sonra gelenler şöyle derler: Rabbimiz bizi ve bizden önce iman eden kardeşlerimizi yarlığa…» (68) gibi âyetler, diri ve ölü mü’minlere duâ edildiğini, edilmesi gerektiğini ifade eden naslar ve cenaze namazı, duâ ve istiğfarın ölülere fayda vereceğini isbat etmektedir.
İSLÂM’IN IŞIĞINDA GÜNÜN MESELELERİ
22
Eyl