Kaleyi Teslim Alan Adalet!
“Her kim yağma ve talana kalkışır, halkın malına bir habbe zarar verirse, padişahın en şiddetli cezalarıyla karşılaşacaktır”
Yıldırım Bâyezid Han Gazi’ye Hamidili’den birkaç kişi gelerek, Karamanoğlu Ali Bey’in zulmünden şikâyet ettiler. Padişahın bu duruma canı çok sıkıldı ve Müslümanların koruyucusu olmanın ve gereği üzere harekete geçti.
Karaman hakimi, sultana karşı duracak güç ve kuvveti kendinde görmediğinden, kaçıp sarp dağlara çıkmıştı.
Bâyezid Han, gelip Konya kalesini kuşattı. Harman zamanıydı. Halkın bütün mahsulü kale dışında bulunuyordu. Sahipleri ise hisara kaçmışlardı. Bunun üzerine padişahın fermanı ile askerin bu mahsule el sürmesi yasaklandı ve bu durum halka duyuruldu. Her kim yağma ve talana kalkışır, halkın malına bir habbe zarar verirse, padişahın en şiddetli cezalandırılacaktır, diye tellallar haber verdiler. Padişahın bu emri öyle tesir etmişti ki, hiç kimse bir buğday tanesine bile bakmadı. Asker erzak sıkıntısına düşmüştü.
Konya ahalisi, cihanı tutan padişahın adaletini, ihsanını ve lütfunu işittikleri zaman, hisan teslim etmek üzere hazırlandılar…
Bunun üzerine bazı iş erleri hisar altına gelerek mal sahiplerini çağırıp, önce padişahın yasağını bildirdiler ve dediler ki: Mahsulünüz ovada yatmakta olup, havadan kuşlara yem, yerden de çeşidi böceklere, hayvanlara yem oluyor. Niçin gelip satmazsınız? Dilediğiniz fiyata satın alalım mahsulünüzü. Bu suretle Allah’ın nimetinden iki taraf da faydalansın.” Bu doğru söz hisar içinde yayılınca, padişahın hak severliği ve adaleti büyük bir sevgi ve heyecanla karşılandı. Birkaç kişiyi de satış için kaleden çıkardılar. Bunlar diledikleri gibi mallarını satarak umduklarından daha da fazla para kazandılar.
Sonra geriye kalan mahsulün hepsini kaleye teslim etmek üzere âdil padişahın fermanı gereğince, muhafız çavuşlarla gönderildiler. Konya ahalisi, cihanı tutan padişahın adaletini, ihsanını ve lütfunu işittikleri zaman, hisarı teslim etmek üzere hazırlandılar. Onun adaletinin tatlı yelleri bu illerde böylece esmeye, kerem ırmakları her yanda çağlamaya başlayınca, çevrede bulunan herkes cömert ve keremli padişaha boyun eğmeyi diler oldular. Akşehir, Niğde ve Aksaray ile Karaman ilinin öteki büyük şehirleri, bu surede padişahın idaresi altındaki ülkeler arasına katılmıştır.