KAPİTÜLASYONLAR
Osmanlı padişahlannm başlangıçta ticaret yollarının değişmesini önleme, ekonomik yaşamı canlı tutma ve Avrupa’yla siyasal bağlantıları güçlendirme amacıyla Batılı ülkelerin uyruklarına tanıdığı kapitülasyon adı verilen ayrıcalıklar, daha sonraları sömürgeci bir yayılmanın aracı durumuna geldi ve birçok alanda Osmanh Devleti’nin bağımsızlığım zedeleyen bir nitelik kazandı. Özellikle XVIII. yüzyıldan başlayarak dev bir imparatorluğun çözülmesini hızlandıran bu ayrıcalıklara ancak Kurtuluş Savaşı’nı izleyen 1923 tarihli Lozan Antlaşması’yla son verilebildi.
Tarihte Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkelerinin tek yanlı hukukî işlemler veya antlaşmalar yoluyla yabancılara tanıdıkları ayrıcalıklara kapitülasyon denir. Bu uygulamanın ilk örneklerine Bizanslılar; Anadolu Selçukluları, Aydmoğulları ve Mente-şoğulları gibi Anadolu beylikleri ve Akdeniz kıyısındaki Arap ülkelerinde rastlanır. Akdeniz ticaretine egemen Hıristiyan güçlerle iyi ilişkiler kurma isteği, Osmanlı Devleti’ni de kuruluş döneminde aynı uygulamayı benimsemeye yöneltti.
KAPİTÜLASYONLARIN BAŞLANGICI
ilk Osmanlı padişahları daha çok Batılı tüccarların Osman-lı topraklarında ticaret yapmasını kolaylaştırmaya dönük ekonomik ayrıcalıklar verme yoluna gittiler. Ragusa adlı Italyan şehrine 1365’te sağlanan olanaklarla başlayan bu süreç, daha sonra Cenovalı ve Venedikli tüccarların benzer haklar elde etmesiyle sürdü. Fatih Sultan Mehmed 1453’te İstanbul’u fethedince, Bizans’ın daha önce Avrupalı tüccarlara tanımış olduğu ayrıcalıkları bazı küçük sınırlamalar koyarak korudu.
II. Bayezid döneminde Venedik ve Fransa’yla yapılan benzer sözleşmeler, İstanbul’da yabancı tüccarların etkinlik alanını genişletti. Mısır’ı alan Yavuz Sultan Selim’in daha önce Memluklar tarafından Venedik’e verilmiş ayrıcalıkları yenilemesiyle kapitülasyonların öteki Osmanlı topraklarına da yayılması yolu açıldı.
Kapitülasyonların Osmanlı topraklarındaki yabancıların statüsünü de düzenleyen kapsamlı bir nitelik kazanması, Kanunî Sultan Süleyman döneminde Fransa’yla yapılan sözleşmeyle başladı.
Fransa Kralı I. François’nın elçi olarak gönderdiği Jean de la Foret, Fransız tacirlerin Memluklar döneminde yararlandıkla-
rı ayrıcalıkların bir sözleşmeyle l masını sağladı. Uzun görüşmelere Ticaret Antlaşması» adı altında ş sözleşme, iki ülke arasında Habsl ligini öngören bir ittifak niteliğin sına dayanıyordu. Ama getirdiğ: çok Fransa’nın Akdeniz ticaretin yordu.
Toplam 16 maddeden oluşan s leri arasında iki ülkenin topraklar macılık serbestliğinin karşılıklı tar ğinin sağlanması, ölenlerin mallar rasçılarına verilmesi, ticaret gemil sı, Fransız tüccarların 10 yıl vergic ibadet özgürlüğünün sağlanması. Fransız uyrukları arasındaki uyuş da çözülmesi, yazılı başvuru olrr uyrukları arasındaki davalara kad kuku kapsamına giren davaların s yer alıyordu. Bu hükümler doj özellikle İstanbul’da ve Doğu Al daha sonraları Levantenler olarak konum kazanmasına zemin hazır.
Osmanlı Devleti’nin bir Hıristi) devletler hukuku çerçevesinde ba| menin bir özelliği de yalnızca Si şamları boyunca geçerli sayılması-me, kapitülasyonları «lütuf olara olarak gören Osmanlı zihniyetir sonraları yeni kapitülasyonlar ve durum, kalıcı bir dokunulmazlığa menlik haklarıyla bağdaşmayan 1 durumuna getirdi.
KAPİTÜLASYONLA GENİŞLEMESİ
II. Selim döneminde Venedik’e kazanmak amacıyla 1569’da yeni meşinde, önceki hükümlere ek ol; rin Fransız bayrağı çekme koşuk dolaşmasına ve ticaret yapmasına tüccarlara koşulsuz ve süresiz ve manii donanmasının 1571’de tneb dığı yenilgiden sonra, Fransa’yla 1 laşma başladı.
Öte yandan Lehistan sorunu, C bir gerginlik yarattı. Buna tepki o’ fermanla Ingiliz ticaret gemilerine ce kapitülasyonlar sorunu Doğı Fransa arasında gelişen yoğun tica rumuna geldi.
Rekabette öne geçmeye çalışan eski kapitülasyonların yenilenmesi
KABOTAJ K
Bir devletin kendi limanları arasında botaj denir. Kabotajla verilen ayncalığ sının ulusal ekonomiye sağladığı kad likle yabancı bandıralı gemilere kabo millerdir. Bazı uluslararası sözleşmele yetkisini kabul eden hükümler yer alı Türk karasularında, akarsu ve gölls larla gidiş geliş ve taşıma yapma haki manii döneminde kapitülasyonlar çe gemilere verilen kabotaj ayncalığı Lo: 20 nisan 1926 tarihli ve 815 sayılı T Bahriye ve Limanlarla Karasuları Dah Hakkında Katıun’la kabotaj hakkı Tu Buna göre bütün karasularında ve ka koy, Uman ve benzeri yerlerde, ayrıç, yelken ve kürekle hareket eden taşıt bulundurma ve bunlarla mal ve yolcu rmın tekelindedir. Dalgıçlık, kılavuzlu ilk ve benzer meslekler yalnız Türk yt lir. Karasulannda her türlü deniz ürüı çakıl çıkarılması, kurtarma ve yardın de kabotaj hakkı kapsamındadır.
Osmanlı borçlanılın
tasfiyesi için 1881’de kurulan Düyunu Umumiye idaresinin Cağaioğiu’ndaki (İstanbul) merkez binası. (Bugün İstanbul Lisesi.)
:iDAN KAPİTÜLASYONLAR
erin teslim edilmesi için yapılan anlaşma» ısyon terimi, daha sonraları bir devletin baş-rına tanıdığı yargı bağışıklığım ifade etmeye aşka bazı ayncaltkian da kapsayan bir anlam kaynaklarında kapitülasyonun karşılığı ola-du atika» ve «imtiyazatı ecnebiye» terimleri
ırtaya çıkısını Islâm hukukunun katılığından gili farklı bir düzenleme getirme çabasına ar. Kapitülasyonlar İslam’ın Ortadoğu’da ya-de vardı. Dahası aynı dine bağh topluluklar maya rastlanıyordu. Örneğin lustfaianos Bitlilerin miras ve evlenme gibi sorunları kendi îlerine izin vermişti. Yıldıran Bayezid de Bi-yerleşmiş Türkmenler için bir kadı ve imam inişti. İkisi de İslam dinine bağlı olan Osman-nda elçilere tanınacak ayrıcalıklara ilişkin bir
:emelinde Avrupa ticaretini Doğu’ya çekme ündeki görüş, belirli bir doğruluk payı taşı-;ıklayıa olmaktan uzaktır. Doğu ülkelerinin ar başlangıçta farklı bir toplumsal ve kültürel arın kendi inanç ve göreneklerinde serbest ol-ıelik biter ayrıcalık niteliğini taşıyordu. Daha ı ve uygarlık farklılıklarını ileri sürerek bu ayan korumak ve geliştirmek için 4ayanak yapanları padişahların yabancı devlet yurttaşla-ukukî statüyü bildiren iradeleriyle ortaya çık-işlemler niteliğindeydi. Her saltanat değişikli-reken bu irade ancak 1740’taki sdzleşmeden ğlayıcılık kazandı.
. Bu sözleşmelerde Fransız elçilerinden laması, Fransa’ya Osmanlı topraklarında koruma hakkının tanınması ve elçileri bu-ilke uyruklarıyla Kudüs’e gidecek papaz-onsoloslarm koruması gibi yeni hükümle-
673’te imzalanan kapitülasyon sözleşme-ayrıcalıklara Fransız tüccarların Osmanlı :tirmek için ödedikleri gümrük resminin 3’e indirilmesine ilişkin bir hüküm de ek-iltere 1604-1622 arasında imzalanan beş ıda da 1612-1668 arasında imzalanan üç ılı padişahlarının Fransa’ya tanıdığı ayrıca-koparmayı başardı.
ıun 1683’te giriştiği ikinci Viyana Kuşat-kalmasıyla birlikte değişen güç dengesi, i kapitülasyonları Avrupa devletlerinin si-desteğini kazanmaya yönelik bir araç olanda bıraktı. Bu çerçevede Fransa ve Avus->arış antlaşması imzalayarak bir yakınlaş-ne, bir denge unsuru olarak görülen Ingil-iAısır arasında ticaret tekeli tanındı. Ayrıca ilerle donatılmış bir Ingiliz konsolosluğu-in verildi.
ri 1739’da Avusturya ve Rusya’yla Belgrad yalanmasına arabuluculuk eden Fransa’ya aha kapsamlı kapitülasyonlar vermek zo-açla I. Mahmud ve XV. Louis’nin 28 mayıs ırı sözleşmenin en önemli özelliği sürekli-ıiş olmasıydı. Böylece kapitülasyonlar da-i hükümdarların yaşam süresiyle sınırlı ol-jğrudan devletleri bağlayan bir nitelik ka-
n gelişiminde bir dönüm noktası olan yeni görevlilerinin Osmanlı topraklarındaki arma hiçbir nedenle giremeyeceği, Fransız nlı mâliyesine vergi ödemeyeceği ve güm-:ekte artırılamayacağı gibi ağır hükümler
ırya ve Rusya da XVIII. yy’da Osmanlılar ıklan askerî zaferlere dayanarak benzer dar elde etme olanağını buldular. Avustur-Sarlofça (1699) ve Pasarofça (1718) antlaş-i ülkeye öteki ülkelerle aynı düzeyde kapi-ı. Avusturya’nın Osmanlı ülkesinde konso-ve Avusturya gemilerinin Tuna Nehri üze-
rinde serbestçe seyretmesine izin verildi. Rusya da 1774 tarihli Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla kapitülasyon olarak nitelendirilebilecek ayrıcalıklar kazandı.
KAPİTÜLASYONLARIN SONUÇLARI
Osmanlı Devleti’nin egemenliğini sınırlayan ve zamanla Osmanlı ekonomisinin gelişmesini köstekleyen kapitülasyonların olumsuz sonuçları XIX. yy’da daha belirgin hale geldi. Yerli sanayi dalları kapitülasyonların koruması altında ülkeye giren yabancı mallarla rekabet edemeyerek çökme noktasına kadar vardı. Eşit olmayan gümrük ve vergilendirme koşulları, yerli girişimcilerin büyük zarar görmesine yol açtı. Kabotaj hakkının yabancılara bırakılması nedeniyle, Türk gemiciler kendi karasularında gemi işletemeyecek duruma düştü. Os-manlı kıyılarında yürütülen balıkçılık ve süngercilik bile yabancıların tekeline girdi.
Kapitülasyonlara bağlı olarak Osmanlı topraklanndaki yabancı uyruklular insan hakları ve bireysel özgürlükler bakımından üstün ve ayrıcalıklı bir konum kazandılar. Bir Fransız pasaportu taşımak yabancılara her türlü kovuşturma ve hukukî yükümlülükten kurtulma olanağını sağlıyordu. Mülk edinme konusunda yabancıların çok geniş hakları vardı; bu haklar özel postane, okul, kilise ve hastane kurmalarına olanak veriyordu Dahası yabancılar ayrıcalıklardan aldıkları güçle istedikleri Osmanlı uyruklularını, hatta devlet adamlarını koruma altına alabiliyorlardı. Bu durum siyasî ilişkilere de yansıyor ve devlet yönetiminin çeşitli kademelerinde müdahalelere yol açıyordu. Batılı ülkelerin elçileri çeşitli alanlara ilişkin politikalara yön verebilecek kadar büyük bir güç kazanabiliyordu.
Kapitülasyonların getirdiği ağır koşullardan rahatsızlık duyan Osmanlı yöneticileri XIX. yy’m ikinci yansında ayrıcalıklara son verme çabasına girdiler. Sadrazam Ali Paşa 1856’da Paris Antlaşması’yla ilgili görüşmeler sırasında kapitülasyonların kaldırılmasını istedi, ama hiçbir sonuç alamadı. Öte yandan savaşlardan yararlanarak hasım devletlere tanınmış ayn-calıkları uygulama yönündeki girişimler, yenilgilerde karşılaşılan dayatmalar nedeniyle etkisiz kaldı. Elde edilebilen tek başarı 1869 tarihli Tabîîyeti Osmaniye Kanunnamesi’yle yerli halka yabancı korumasından yararlanma olanağını sağlayan yolun kapatılması oldu.
II. Meşrutiyet döneminde iktidara gelen ittihat ve Terakki Cemiyeti, 1914’te Birinci Dünya Savaşı’na girmeye hazırlanırken, kapitülasyonları tek yanlı olarak kaldırdığını açıkladı. Bu karara aralarında Osmanlı Devleti’nin müttefiki Almanya’nın da bulunduğu Avrupa ülkeleri hemen tepki gösterdi. Savaşta uğranan yenilginin ardından 1920’de imzalanan Sevr Antlaşması’nda kapitülasyonların yeniden yürürlüğe konmasına ilişkin bir maddeye de yer verildi. Ama ilgili devletler 24 temmuz 1923 tarihli Lozan Antlaşması’nın 23. maddesiyle kapitülasyonların bütünüyle kaldırılmasını kabul etti. □
AYRICA BAKINIZ
—»•muşu Lozan Konferansı —»■muşu Osmanlı
İmparatorluğu —»ırag Venedik
ı (İnönü) Kapitülasyonlara son veren Lozan Antlaşması ’nı imzalarken.