Kazakistan

Kazakistan

batı doğrultusunda yaklaşık 1.900 km, ku-zey-güney doğrultusunda yaklaşık 1.300 km boyunca uzanır. Doğuda Çin Halk Cumhuriyeti, güneyde Kırgız ve Özbekistan SSC’leri, batıda Hazar Denizi ve Türkmenistan SSC’nin küçük bir kesimi, kuzeyde de Rus SFSC ile çevrilidir. Başkenti Alma-Ata, 1986 tahmini nüfusu 16.028.000’dir.
Doğal yapı. Kazakistan topraklarının üçte birinden fazlası düzlükler, yaklaşık yarısı tepelik ovalar ve platolar, beşte biri de dağlarla kaplıdır. Batı ve güneybatı kesimlerine egemen olan Hazar Çöküntüsünün güneyinde Ustyurt Yaylası, Mangışlak Yarımadasında ise Karadağ ve Akdağ uzanır. Daha doğudaki Ural Platosu ile Mugodjar Tepeleri, Hazar Çöküntüsünü geniş Turan
Kazakistan’ın başkenti Alma-Ata’dan bir görünüm
Ara Güler
Ovasından ayırır. Güneyde Aral Gölü yer alır. Kurumuş olan ırmakların geçmişte taşıdıkları büyük miktardaki kum, kuzeydeki Büyük ve Küçük Barsuki çölleriyle, orta kesimdeki Karakum Çölünü ve güneydeki Kızılkum Çölünü oluşturmuştur. Dalgalı bir plato görünümünde olan orta kesimde tuz göllerinin yer aldığı birçok çöküntüye rastlanır. Kuzeyde dağların yüksekliği 1.500 m’ye ulaşır. Batı kesimini Uludağ, doğu kesimini ise Cengizdağ olarak bilinen sıradağlar engebelendirir. Doğu ve güneydoğudaki yüksek dağ kütleleri vadilerle yarılmıştır. Altay dağ sisteminin uzantıları olan Listvyaga, Holzun ve Tigirek sıradağları doğudan, Narum-Kolbin sisteminin uzantısı olan Tarbagatay Sıradağları güneyden, Çungarya Aladağları ise Balkaş Gölünün bulunduğu çöküntünün güneyinden Kazakistan sınırları içine girer. Kırgız SSC sınırında yükselen Tien Shan’ın (Tanrı Dağları) kuzeybatısında Çu-İli Dağlan uzanır. Mu-yunkum Çölü Karadağ’ın içlerine kadar sokulur.
Kazakistan’da 7 bini aşkın akarsu vardır; bu akarsulann büyük bölümü Hazar Denizi ile Aral, Balkaş ve Tengiz göllerinin su toplama havzaları içinde yer alır. Kazakistan topraklarını boydan boya geçen ve sonunda Kuzey Buz Denizine dökülen başlıca ırmaklar ise İrtiş, İşim ve Tobol’dur. Öteki ırmakların çoğu yazları kurur ya da tuzlu lagünlere karışır. Kuzeydoğudaki İrtiş dışında başlıca ırmaklar, batıdaki Ural ile güneydeki Seyhun’dur (Sirderya). İrtiş Irmağı Batı Sibirya su toplama havzasına her yıl yaklaşık 28 milyar m3 su boşaltır. İrtiş-Karaganda Kanalı bu su kütlesinin yüzde 8’ini Kazakistan’ın orta kesimlerine aktarır. Ural Irmağı çok sayıda gölün yer aldığı geniş bir vadi boyunca akar. Ülke tarımında çok önemli bir yeri olan Seyhun Irmağının
üzerinde, taşkın önleme ve sulama amaçlı birçok baraj inşa edilmiştir. Su düzeyi genellikle değişken olan ve bazıları yılın belli aylarında kuruyan 48 bin kadar gölün bulunduğu Kazakistan’ın, dünyanın en büyük içdenizi Hazar Denizine bakan kıyılarının uzunluğu 2.320 km’yi bulur. Öteki büyük göller Aral, Balkaş, Zaysan, Alakol, Tengiz ve Seletitengiz’dir.
Kazakistan’da, özellikle vadilerde ve ovalarda çok sert bir kara iklimi hüküm sürer. Sıcaklık bölgelere göre büyük farklılıklar gösterir. Güneyde -5°C ile -1,4°C arasında değişen ocak ayı ortalama sıcaklığı, kuzey ve orta kesimlerde — 16°C ile -19°C’ye kadar düşer. Temmuz ayı ortalama sıcaklığı kuzeyde 20°C, güneyde 29°C’dir. Ölçülen en yüksek sıcaklık 45°C, en düşük sıcaklık ise —45°C’dir. Kuzey ve orta kesimlerde 200-300 mm olan yıllık yağış miktarı, güney-
deki vadilerde 400-500 mm’ye, yüksek sıradağlarda ise 800-1.000 mm’ye yükselir; çöllerde ise 80-100 mm’ye kadar düşer. Vadilerde sık sık kasırga şiddetine ulaşan rüzgârlar eser.
Kazakistan topraklarının yaklaşık yüzde 7’sini kaplayan kuzeydeki zengin çernozem toprakları, güneyde yerini önce kestane renkli topraklara (yaklaşık yüzde 26), ardından da verimsiz alkali topraklara (yüzde 35) bırakır. Tarımın en gelişkin olduğu yöreler kestane renkli topraklarla kaplı kuzeydoğu stepleridir. Ülkenin büyük bölümünü kaplayan çöllerde yetişen bitkilerin başında pelinotu ve ılgın gelir. Kurak steplerde pelinotunun yanı sıra sorguçotuna da rastlanır. Ormanlar yok denecek kadar azdır (yaklaşık yüzde 3). Kazakistan’da yaşayan 155 memeli türünün en önemlileri antilop, sığın, kurt ve ayıdır. Kakım ve samur ticari açıdan önemlidir. Irmak ve göllerde başta sazan, tatlı su levreği, turna, som balığı ve alabalık olmak üzere çok sayıda balık türü yaşar. Ayrıca ringa ve mersinbalığı ile Hazar Denizinde çamçak avlanır.
Nüfus. Fiziksel özellikleriyle Moğol coğrafi ırkını andıran ve Türk dillerinden birini konuşan Kazaklar, hiçbir zaman Kazakistan nüfusunun tamamını oluşturmamıştır. 19. yüzyıl sonlarında başlayan yeni göçler nedeniyle nüfus bileşimi daha karmaşık bir yapı kazanmıştır. Nüfusun çoğunluğunu oluşturan Ruslar ile Kazaklar dışındaki topluluklar arasında Ukraynahlar, Almanlar, Tatarlar, Özbekler, Beyaz Ruslar, Uygurlar, Huylar ve Koreliler sayılabilir. Yerleşme dokusu bölgelere göre önemli farklılıklar gösterir. Kuzeydeki steplerde nüfus kolektif çiftliklerde (kolhoz) ve devlet çiftliklerinin (sovhoz) bulunduğu büyük köylerde toplan-mışır. Step ve çöl bölgelerinde, koyun besiciliğiyle uğraşan devlet çiftliklerinin
çevresinde kurulu büyük köylere rastlanır. Çobanlar çadırlarda göçebe yaşam biçimini sürdürmektedir. Alma-Ata, Semipalatinsk, Petropavlovsk ve Uralsk gibi eski kentlerin yanı sıra Karaganda, Ust-Kamenogorsk ve Rudni gibi modern kentler de vardır. Son derece dengesiz bir dağılım gösteren nüfusun en yoğun olduğu kesimler, gelişkin bir tarıma dayanan kuzey ve güneydoğu bölgeleridir. Iİ. Dünya Savaşı’ndan bu yana sanayileşmeye bağlı hızlı bir kentleşme süreci yaşanmaktadır. Bu sürecin ilginç bir özelliği de öteki cumhuriyetlerden gelerek Kazakistan kentlerine yerleşen yabancıların sayısının kırsal kesimlerden kentlere göç eden Kazaklardan fazla olmasıdır. Öteki Orta Asya cumhuriyetleri gibi Kazakistan da doğum oranının en yüksek olduğu Sovyet cumhuriyetlerinden biridir.
Ekonomi. Geleneksel göçebe yaşam biçiminden büyük ölçüde uzaklaşmış olan Kazakistan’ın ekonomisi, makineleşmiş bir tanmın yanı sıra başta madencilik ve taşocakçılığı olmak üzere gelişmiş bir sanayiye dayanır. II. Dünya Savaşı sırasında Sovyetler Birliği’nin batısında kurulu birçok sanayi tesisinin bölgeye taşınması imalat sanayisinin gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
Kazakistan’ın zengin doğal kaynakları Sov-yetler Birliği’nin hammadde gereksiniminin büyük bölümünü karşılar. En önemli maden ve metallerin başında bakır, kurşun, çinko, gümüş, kalay, tungsten, kromit, nikel, kobalt, titan, manganez, antimon, vanadyum, altın, demir cevheri, fosforit, kömür, asbest ve molibden gelir. Ayrıca fosfat, borat ve tuz yatakları da vardır.
Kazakistan ekonomisinin en önde gelen sektörü olan sanayide çalışanlar arasında Kazaklann oranı onda bir kadardır. Sanayinin işgücü gereksiniminin büyük bölümünü Rus işçiler karşılar. Başlıca sanayi ürünleri dökme demir, çelik, haddelenmiş metaller, çimento ve yapay gübre ile çeşitli tüketim mallarıdır. Temirtau ve Karaganda’da çelik fabrikalan vardır. Kazakistan Sovyetler Birliği’nde kurşun üretiminde birinci, bakır üretiminde ise ikinci sırada yer alır. 1960’lardan sonra kömür madenciliğinin yanı sıra petrol üretimi de gelişmiştir. Sanayide önemli yeri olan inşaat sektörü hızla gelişmekte ve prefabrik yapıların sayısı artmaktadır. Öteki sanayi kuruluşları arasında konserve et, şeker, un, bira ve şarap, sebze ve meyve konservesi, ilaç, sentetik iplik, otomatik pres ve röntgen aletleri üreten fabrikalar sayılabilir.
Kazakistan’da toplam işgücünün yanya yakın bölümü hâlâ tanmla uğraşmaktadır. Tarım arazilerinin dörtte üçü otlak, beşte biri tarla, geri kalan bölümü ise meyve bahçesi ve bağ olarak kullanılmaktadır. Tarımda çalışanlar 2.100 kolektif çiftlik ile 390 devlet çiftliğine dağılmış durumdadır. Devlet çiftliklerinin üçte birinden fazlası tahıl üretiminde, üçte biri ise koyun yetiştiriciliğinde uzmanlaşmıştır. Ayrıca sığır, keçi, domuz ve kümes hayvanlan da beslenir. Gayri safi tanmsal ürünün üçte ikiye yakın bölümünü oluşturan tahılın dışında hayvan yemi, sanayi bitkileri, patates, sebze ve kavun üretimi de önemlidir. Kazakistan’ın başlıca tahıl bölgesi olan kuzeydeki ovalarda Sovyetler Birliği’nde yetişen tahılın üçte biri üretilir. Güneyde ise meyve, sebze, kavun, şeker pancarı, pirinç ve üzüm üretimi ağırlıktadır.
Yük taşımacılığında demiryolları önemli rol oynar. Trans-Sibirya, Güney Sibirya ve Türkistan-Sibirya demiryolları Kazakistan’ dan geçer. Ulaşımda karayollarından ve ırmaklardan da yararlanılır. Yolcu taşımacılığı daha çok havayoluyla yapılır. Bölge merkezleriyle küçük yerleşim birimleri ve
çiftlikler havayoluyla birbirine bağlanmıştır. Geniş bir petrol boru hattı şebekesi olan Kazakistan’dan SSCB’nin ana petrol boru hatları da geçer.
Yönetsel ve toplumsal koşullar. 24 Mart 1937’de kabul edilen Kazakistan SSC Ana-yasası’na göre bütün iktidar çalışan halka aittir ve üretim araçlarının devlet mülkiyetinde olduğu sosyalist bir sistem yürürlüktedir. En yüksek yasama organı Kazakistan SSC Yüksek Sovyeti’dir. Kazakistan Komünist Partisi her beş yılda bir Yüksek Sovyet’e seçilecek adayları belirler. Yılda iki kez toplanan Yüksek Sovyet, oturumları sırasında devlet işlerini yürütecek 19 kişilik Prezid-yum ile yürütme işiyle görevli Bakanlar Kuruhı’nu seçer. Yüksek Sovyet başkanı Sovyetler Birliği Yüksek Sovyeti’nin başkan ardımcıları arasında, Bakanlar Kurulu baş-anı ise Sovyetler Birliği Bakanlar Kurulu’n-da görev alır. Komünist Parti politikaların oluşturulmasında belirleyici rol oynar. Yerel yönetim organları iki yıl süreyle görev yapan köy, kasaba, kent, ii ve yönetim birimi (oblast) sovyetleridir.
Eğitim 7-17 yaş arasında zorunlu ve parasızdır. Başlıca eğitim dilleri Kazakça ve Rusça olmakla birlikte, azınlık dillerinde de eğitim yapılır. Nüfusun seyrek olduğu bölgelerde ortaokul çağındaki çocuklar için yatılı okullar açılmıştır. Orta dereceli gece okullarına çok sayıda genç işçi ve çiftçi devam etmektedir. Ayrıca mesleki eğitim veren birçok okul vardır. Başlıca yükseköğretim kuruluşları Kazak S.M. Kirov Devlet Üniversitesi, Abay Öğretmen Yüksekokulu, Alma-Ata’daki politeknik, tarım ve veteriner okulları ile Karaganda’daki sağlık ve öğretmen okullarıdır. Kazakistan’ın hemen her yerinde bulunan ana ve çocuk sağlığı merkezleri ile hastaneler ileri düzeyde bir sağlık hizmeti verir. Orman ve göl kıyılarında çok sayıda sanatoryum açılmıştır. Hızlı sanayileşmenin neden olduğu çevre kirliliği sorununu çözmeye yönelik çalışmalar yürütülmektedir. Kültürel yaşam. Kazakların zengin bir kültür mirası ve köklü bir düşünsel geleneği vardır. 1945’te kurulan Kazakistan SSC Bilimler Akademisi Kazak dili ve edebiyatı, Kazak halkının tarihi ve etnografyası üzerine yeni çalışmaların yapılmasında önemli rol oynamıştır. 19. yüzyıl sonu Kazak düşünürü ve edebiyatçısı Abay İbragim Kunan-bayev’in yazılı Kazak edebiyatını ve edebiyat dilini geliştirmeye yönelik çalışmaları,
20. yüzyılın ilk yarısında, Kazak düşün ve siyaset adamı Ahmed Baytursinuli tarafından sürdürülmüştür. Şair Cambul Cabayev ve oyun yazan Muhtar Avezov çağdaş Kazak edebiyatının önde gelen adlandır. Günümüzde Kazakistan’da birçok sanat ve tiyatro okulu, opera, bale ve kukla tiyatrosu, pek çok müze ve kütüphane vardır. Alma-Ata’da bir ulusal resim galerisi bulunmaktadır.
Tarih. 11. yüzyıldan sonraki Türkçe tarihsel kayıtlarda geçen Kazak sözcüğü belli bir halk adından çok, “bozkır atlısı” anlamını taşımaktadır. Örta Asya’da yaşayan Kazaklardan ilk kez 1534’te Rusça bir metinde söz edilmiştir. Günümüz bilim çevrelerinde Kazakların Altın Orda Devleti’nin egemenliği altında yaşayan Kıpçak oymaklarından geldikleri görüşü ağırlık kazanmıştır. Kazaklar 15. ve 16. yüzyıllarda komşu devletlerin karşı karşıya olduğu iç ve dış sorunlardan yararlanarak, Hazar Denizinin doğusu ile Aral Gölünün kuzeyinde kalan topraklardan, İrtiş Irmağının yukarı kesimlerine ve Altay Dağlannın batısına kadar uzanan bölgede Kazak Hanlığı olarak bilinen büyük bir göçebe imparatorluğu kurmayı başardılar. Burunduk Han (hd 1488-
1509) ve Kasım Han (hd 1509-18) döneminde step bölgesine bütünüyle egemen olan Kazaklar, 200 bin atlıdan oluşan savaş güçleriyle bütün komşularının çekindiği büyük bir güç durumuna geldiler. Ama Kasım Han’ın oğullan Mamaş (hd 1518-23), Tagir (hd 1523-33) ve Buydaş’ın (hd 1533-38) yönetiminde hanlığın otoritesi zayıflamaya başladı. Aynı dönemde hanlık topraklarını üç ayrı “orda”ya bölme yolunda ilk adımlar atıldı. Bunlar doğudan batıya doğru sırasıyla Tien Shan’ın kuzeyindeki Semireçiye bölgesini kapsayan Büyük Orda, Aral Gölünün doğusundaki orta step bölgesini kapsayan Orta Orda ve Aral Gölüyle Ural Irmağı arasında kalan Küçük Örda’ydı. Ordaların kurulmasından sonra, sultan olarak bilinen oymak başkanlanyla oymakları oluşturan boyların başındaki bey ve hatırlar, fiilen başına buyruk güçler durumuna geldi. Atlı savaşçılardan oluşan büyük bir orduya komuta eden han temelde sultanla-nn sağladığı desteğe, sultanlar ise bey ve batırlann desteğine bağımlıydı. Kasım Han’ın oğullanndan Hak Nazar (hd 1538-80) bu güçlükleri aşarak üç ordayı yeniden birleştirdikten sonra, Maveraünnehir bölgesine sürekli akınlar düzenlemeye başladı. Bu akınlar geçici olarak Semerkand’ı işgal eden Tevkel Han’ın (hd 1586-98) hükümdarlığı sırasında da sürdü.
Kazakların toprak yitirmeye başladığı 17. yüzyılın son çeyreğinde hüküm süren Tevke Han (hd 1680-1718) Kazak oymaklannı tek bir konfederasyon çatısı altında bir arada tutmayı başardı. Tevke Han’dan sonra Kazaklar, Oyrat hükümdan Cevang Rabdan’ın (hd 1697-1727) sürekli yağma akınları karşısında etkin bir direniş gösteremeyerek büyük can ve mal kaybına uğradılar. Oyrat Devleti’nin 1757’de Çin’in Mançu hüküm-darlan tarafından yıkılmasına değin süren Oyrat akınlan, birleşik bir Kazak devletinin kurulmasını köstekleyerek Kazak kültürünün gelişmesini olumsuz yönde etkiledi. Öte yandan Kazakların kuzeyden gelen Rus saldırılanna karşı koyamamasına yol açtı. Kazak topraklarında Rus yayılması 18. yüzyıl başlarında İrtiş Irmağı boyunda bir dizi Rus kalesinin inşa edilmesi, ardından da İrtiş’ten Ural Irmağına kadar uzanan tahkim edilmiş bir.hattın kurulmasıyla başladı. Aynı dönemde Kazaklar arasında Oyrat akınlanna karşı Ruslardan yardım isteme eğilimi de güçlenmeye başlamıştı. 1731’de Ruslann korumasını kabul eden Küçük Orda’yı, 1740’ta Orta Orda, 1742’de de Büyük Orda izledi. Ama bunun Oyrat akınlan üzerinde caydıncı bir etkisi olmadı.
18. yüzyılın ikinci yarısında kendilerini Oyrat topraklarının mirasçısı olarak gören Mançular da doğuda yeni bir tehdit durumuna geldi. Mançular 1771’de Büyük Or-da’dan Mançu egemenliğini kabul etmesini istedilerse de sınırlanna çok uzak olan Kazak topraklanna doğrudan bir müdahalede bulunamadılar. Kazaklar üzerindeki baskılarını giderek yoğunlaştıran Ruslar ise, sonuçsuz kalan bir dizi ayaklanmanın ardından, 1822’de Orta Orda, 1824’te Küçük Orda, 1848’de de Büyük Orda hanlarını tahttan indirerek Kazak topraklarını bütünüyle egemenlikleri altına aldılar. 1853’te Ak-Meçet’i (bugün Kızıl Orda) ele geçirdiler, ertesi yıl da Verni (bugün Alma-Ata) Kalesi’ni kurdular. Ardından Kazak toprak-lannı Uralsk, Turgay, Akmolinsk ve Semi-palatinsk adlı dört eyalete böldüler. 19. yüzyılın son yansından başlayarak Kazakistan’ın kuzeyinde çok sayıda Rus köyü kuruldu.
Çarlık döneminde özerklikten yararlanamayan Kazaklar arasında, 20. yüzyıl başla-nnda milliyetçi bir hareket gelişmeye baş-
119 Kazaklar
ladı. 1905 Devrimi’nin ardından toplanan ilk iki Duma’da (Devlet Meclisi) Kazak milletvekilleri de yer aldılar. 1910’da çıkan ilk Kazak gazetesi olan Aykan’ı, 1913’te yayımlanmaya başlayan Kazak izledi. Çarlık hükümetinin 1916’da 19-43 yaş arası bütün erkekleri yedek kuvvet olarak askere alma karanmn ardından Abdulgaffar ve Amangeldi İmanov önderliğinde başlayan ayaklanma Rus birliklerince sert bir biçimde bastırıldı.
1917 Ekim Devrimi’nden sonra, Alihan Bukeyhanov önderliğindeki Kazak milliyetçileri Sovyet hükümetinden tam özerklik talebinde bulundular. Aynı yıl Alaş Orda olarak bilinen milliyetçi bir Kazak hükümeti kuruldu. 1919-20 yıllarında Beyaz Rus kuvvetlerini yenilgiye uğratan Kızıl Ordu Kazakistan’ı işgal etti ve 26 Ağustos 1920’de Orenburg’da özerk bir sovyet cumhuriyeti kuruldu. Cumhuriyetin yanlışlıkla Kırgız olarak konan adı 1925’te Kazak olarak değiştirildi. Aynı yıl başkent Kızıl Orda’ya, 1929’da da Alma-Ata’ya taşındı. 1927’den sonra göçebelere yerleşik yaşamı benimsetmek için yoğun çaba harcayan Sovyet hükümetinin, aynı dönemde bölgeye çok sayıda Rus ve UkraynalIyı yerleştirme politikası Kazaklar arasında sert tepkilere neden oldu. Protestolara önderlik eden bir grup Kazak, “burjuva milliyetçisi” oldukları gerekçesiyle idam cezasına çarptırıldı.
1936’da gerçekleştirilen düzenlemeyle Kazak ÖSSC, Kazakistan SSC’ye dönüştürüldü. Kazakistan Komünist Partisi’nin ilk kongresi 1937’de toplandı. II. Dünya Savaşı sırasında Komünist Parti birinci sekreterliğine atanan Jumabay Şayahmetov, Sovyet hükümetinin tahıl üretimini artırmak amacıyla Kazakistan’ın kuzeyinde ve Sibirya’nın batısında yeni toprakları tanma açmaya yönelik bir kampanya başlatma kararına olumsuz tepki gösterdiği gerekçesiyle 1954’te görevinden alındı. Yerine Slav asıllı P.K. Ponomarenko, ikinci sekreterlik görevine ise L.İ. Brejnev atandı. Ponomarenko ile birlikte Sovyet hükümetinin benimsediği tarım politikasının uygulanmasında önemli rol oynayan Brejnev, 1955-56 yıllarında da Kazakistan Komünist Partisi birinci sekter-liği görevinde bulundu. Kampanya çerçevesinde Kazak topraklarına yerleşen Rus ve UkraynalIların hızla arttığı bu dönemde, Kazakistan’ın orta kesimlerindeki Karaganda yönetim biriminde, Aral Gölünün 240 km kadar kuzeydoğusundaki Baykonur yakınlarında yer alan çöl, Sovyetler Birliği’nin uzay üssü olarak seçildi.
Kazaklar, kazahlar olarak da bilinir, büyük bölümü Kazakistan SSC’de ve Çin Halk Cumhuriyeti’ne bağlı komşu Sinkiang Uygur özerk bölgesi topraklarında yaşayan halk. Görünüş olarak Moğol coğrafi ırkının özelliklerini taşıyan Kazaklar, Türk dillerinden birini konuşurlar. 1979’da SSCB’de 6.556.000 Kazak vardı (yüzde 81’i Kazakistan’da). Çin’deki Kazakların nüfusu yaklaşık 800 bin olarak tahmin edilmektedir.
Geleneksel olarak hayvancılıkla geçinen göçebe Kazaklar yıl boyunca ger (yurt) adı verilen ve taşınabilir ahşap bir iskeleti kaplayan keçeden yapılma, kubbe tavanlı çadırlarda yaşarlardı. At, koyun, keçi, sığır ve develerden oluşan sürüleri için ot bulabilmek amacıyla her mevsimde başka bölgelere göç ederlerdi. Başlıca besin kaynaklan süt ürünleri ve koyun etiydi; çok değerli sayılan kımız ve at eti ancak zenginlerin sofrasında bulunurdu.
Kazaklar ortak bir atanın üç oğlunun soyundan geldiğine inanılan üç ordaya ayrıl-
Kazakov, Yuri Pavloviç 120
mıştı. Kazak Hanlığı’nın doğu, orta ve batı bölgelerinde oturan ve sırasıyla Büyük, Orta ve Küçük adını taşıyan bu ordalann daha küçük alt bölümleri vardı. Temel birim, anne baba ile evlenmemiş çocukların yanı sıra evli oğullarla ailelerini de kapsayan geniş aileydi. Oymak hiyerarşisi içindeki çeşitli toplulukların bey ve bahr gibi yöneticileri olmakla birlikte, Kazak ulusunun, hatta ordalardan birinin tek bir yönetici altında birleşmesi enderdi.
Bazı otlakların tarıma açılması Kazaklar arasında göçebe yaşam biçiminin de çözülmesi sonucunu doğurdu. 19. yüzyılda giderek artan sayıda Kazak sınır boylarında tarım yapmaya başladı. 1917 Sovyet Devri-mi’nden sonra zengin Kazaklar sürüleriyle birlikte Sinkiang’a ya da Afganistan’a kaçtılar. Yurtlannda kalan göçebeler ise sığır yetiştiren kolektif çiftliklere yerleştiler. 1934’e gelindiğinde Sovyetler Birliği’nde yalnızca bir göçebe topluluk kalmıştı. Sinki-ang’da ise 1970’lerin ortalarında hâlâ birçok göçebe aşiret vardı. Bu topluluklar için merkezi Yining olmak üzere ayrı bir siyasal birim olarak ili Kazak özerk bölgesi ile Mulei ve Balikun (Barkol) adlı iki özerk il kuruldu.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*