Kazimierz IV, lakabı jagieiio kazimierz,

Kazimierz IV, lakabı jagieiio kazimierz,

(d. 30 Kasım 1427 – ö. 7 Haziran 1492), Litvanya grandükü (1440-92) ve Polonya kralı (.1447-92). Polonya ile Litvanya arasındaki siyasal birliği korumaya ve Polonya’nın yitirdiği toprakları yeniden ele geçirmeye çalışmıştır. Hükümdarlığının en büyük
IV. Kazimierz, veit Stoss’un yaptığı lahitten ayrıntı; Wawel Katedrali, Kraköw
Panstwowe Zbiory Sztuki na Wawelu, Kraköw
başansı Töton Şövalyeleri’ne kesin olarak boyun eğdirmesidir (1466).
Kazimierz, II. Wladyslaw Jagieflö ile dördüncü karısı Zofja Holszanska’nın ikinci oğluydu. Babası 83 yaşında öldüğünde, henüz 10 yaşında olan ağabeyi III. Wlady-siaw kral (1434), yedi yaşındaki Kazimierz de tahtın yasal vârisi oldu. Hükümdann tek kardeşi olmasına karşın, kendisine Latince öğretilmediği gibi yöneticilik konusunda da hiçbir eğitim görmedi. Ama 1440’ta Litvanya grandükü Zygmunt öldürülünce Kazimierz yönetimde görev almak zorunda kaldı. Vali olarak Wilna’ya gönderilen genç Kazimierz, kendisinden yararlanmayı uman boyarların düzenlediği bir darbeyle grandük ilan edildi.
Bu darbe nedeniyle Polonya ile Litvanya arasında gerginleşen ilişkiler, OsmanlIlarla yapılan Varna Savaşı’nda III. Wtedistaw’in ölmesi (10 Kasım 1444) üzerine düzeldi. Başka seçenek olmadığı için Polonya kralı seçilen Kazimierz deneyimsizliğine karşın, hükümdar olmanın sağladığı gücü dilediği biçimde kullanmayı başardı. Ortak bir hükümdarca yönetilmek dışında Polonya’yla hiçbir bağı olmayan Litvanya’da babadan oğula geçen hanedan yönetimini korudu. Polonya kralı olarak taç giydiğinde (25 Haziran 1447) Litvanya’da oturma ve kendi danışmanlannı özgürce seçme hakkını onaylatmayı başarmıştı. Hükümdarlığı boyunca devleti güçlendirmekten çok, kendi hanedanının çıkarlannı korumaya çalıştı. 1454’te Habsburg hanedanından Elisabeth’le evlenmesinin açık siyasal amaçları vardı. II. Albrecht’in kızı olan Elisabeth Bohemya ve Macaristan tahtlannın vârislerindendi. Habsburg ve Jagietto hanedanları arasındaki bu ilk evlilik, 1456-83 arasında altı erkek
125 Kazin, Alfred
ve yedi kız* çocuk doğuran Elisabeth’e “Jagiettolann annesi” lakabını kazandırdı. Kazimierz, çocuklarına uygun eşler bulmakta çok başanlı oldu. Büyük oğlu Wtadysfaw sırasıyla II. Vladislav ve II. Vlâsdö adlarıyla Bohemya (1471) ve Macaristan (1490) kralı; öbür üç oğlu Litvanya ve Polonya tahtlann-da kendisinin ardılı, beşinci oğlu ise önce başpiskopos, sonra da kardinal oldu. Kızla-nndan beşi Alman prensleriyle evlendi. Bunun sonucunda Lehçe Kazimierz adı Alman hanedanları arasında yaygınlık kazandı.
Kazimierz’in dış politikada büyük emelleri yoktu. Ne ağabeyinin yaptığı gibi OsmanlIlara karşı bir haçlı seferi düzenledi, ne de Moskova Büyük Düklüğü’nün saldırılarına karşı etkin bir savunma sistemi kurdu. Moskova’nın düşmanlarına da yeterli destek sağlayamadı. 1449’da imzaladığı anlaşma uygun koşullar içermekle birlikte, Lit-vanya’nm, 1486’da başlayan saldırılara hazırlanmasına katkıda bulunmadı. Litvanya’ mn vasalı konumundaki birçok Moskova prensi, Kazimierz’in kendilerini korumadığını görünce I486’dan sonra Moskova büyük dükünün safına geçtiler. Kazimierz, Osmanlılann Karadeniz’de 1484’te ele geçirdiği Kilia (Şile) ve Belgorod-Onestrovski (Akkerman) gibi iki önemli limanı geri almak için ae çok çaba harcamadı. Hükümdarlığının sonlarındaki bu toprak kayıplan Litvanya için ciddi bir tehdit doğurmadıysa da Avrupa’nın doğusundaki egemen konumunu zayıflattı.
Kazimierz Polonya’nın dış politikasında da etkin bir rol oynamadı. Ama PrusyalIların 1454’te Töton Şövalyeleri’ne karşı ayaklanarak kendi koruması altına girmesinin, şövalyeleri yenilgiye uğratmak için bulunmaz bir fırsat yarattığının da bilincindeydi. Kazimierz’in 6 Mart 1454 tarihli yasayla Prusya’nın tamamını kendi topraklarına katması üzerine savaş patlak verdi. 18 Eylül 1454’te Konitz yakınlarında ağır bir yenilgiye uğrayan Polonya birlikleri daha sonra üstünlüğü ele geçirmeyi başardı. 19 Ekim 1466’da imzalanan II. Torun Antlaşması, Töton Şövalyeleri’nin bazı bölgeler üzerindeki egemenliğini tanımasına ve Kraliyet Prusyası’mn, resmen Polonya’nın bir parçası olmaksızın kendi meclis ve yönetimini koruyarak Polonya’yla birleşmesini öngörmesine karşın, Kazimierz’in dış politikada elde ettiği en önemli başarıydı.
Kazimierz iç politikada da çok etkin olmamasına karşın, kralın ayrıcalıklannın, özellikle de piskopostan atama hakkının korunmasına önem verdi. İki eyaleti (Volinya ve Podolya) arasındaki tartışmalı topraklar konusunda tarafsız kalmayarak Litvanya’ dan yana tavır aldı. Töton Şövalyeleri’yle yapılan savaş sırasında Nieszawa Düzenle-mesi’yle (Kasım 1454) PolonyalI soylulara önemli ayncalıklar vermek zorunda kaldıysa da, bunlar ancak onun ölümünden sonra önem kazandı. Kazimierz, Kraköw’un nüfuzlu piskoposu Zbigniew Olesnicki’nin 1455’te ölümünden sonra çoğunlukla kendi seçtiği danışmanlar aracılığıyla ülkesini yönetti.
Kazin, Alfred (d. 5 Haziran 1915, Brooklyn, New York, ABD)’, ABD’li eğitimci, yayın yönetmeni ve edebiyat eleştirmeni.
Rus göçmeni bir aileden geliyordu. 1929 Büyük Bunalımı sırasında New York’a giderek City College’da öğrenim görmeye başladı. Daha sonra çeşitli dergilerde kitap eleştirileri yazdı. Yirmi yedi yaşındayken modern Amerikan edebiyatı üzerine bir
Kazinczy, Ferenc 126
inceleme olan On Native Grounds (1942; Ülke Temelinde) adlı kitabını yayımladı. Özgün bakış açısına sahip bir eleştirmen olarak ünlenmesini sağlayan bu yapıtta, Amerika’da birbirini izleyen edebi gelişmelere yol açan toplumsal ve siyasal hareketleri ele aldı.
Sonraki yapıtlarının çoğunda bireyi yazmaya iten nedenleri konu alan Kazin, toplumda teknolojinin gittikçe önem kazanmasının edebiyatın kişisel ve siyasal gelişmeyi yansıtmadaki önemini azalttığına inanıyordu. Acımasız olduğu kadar zaman zaman da hoşgörülü olabildiği eleştirilerinde yazarları zor zamanlarda mücadele eden ve zamana uymayan bireyler olarak değerlendirdi. Kazin’in edebiyatçıları ele aldığı yapıtları, yalnızca yazarların yapıtlarına ve yaşamlarına değil, aynı zamanda yaşadıkları dönemlere de ışık tutar. Siyasal duyarlılığını eleştirilerine de yansıtan Kazin’in yayıma hazırladığı kitaplar arasında The Portable Blake (1946); The Stature of Theodore Dreiser (1955; Theodore Dreiser’in Önemi), The Works of Anne Frank (1959; Anne Frank’ın Yapıtları) yer alır. Öbür yapıdan arasında Starting Out in the Thirties (1965; Otuzlarda Başlamak), Bright Book of Life (1973; Yaşamın Parlak Kitabı), New York Jew (1978; New York Yahudisi) ve An American Procession (1984; Bir Amerikan Geçit Töreni) sayılabilir.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*