Kendinize Güveniyorsanız Başarırsınız
Sultan Alparslan 54 bin askeriyle Bizans topraklarında ilerlerken keşfe çıkan askerlerden biri telaşla gelerek sultanın huzuruna çıkar ve:
“Düşman askerleri 300 bin kişiyle yaklaşıyor sultanım.” der. Sultan Alparslan gayet sakin bir şekilde cevap verir: “Biz de onlara yaklaşıyoruz.”
★ ★ ★
Kişilerarası İlişkilerde sağlıklı bir iletişim kurmanın temel taşlarından biri güven duymaktır. Mutlu bir aile, sağlam bir dost ve başarılı bir ekip sahibi olmak insanların birbirlerine güven duymaları ile mümkündür. Güvensizlik eşleri birbirinden ayırır, dostlukları bitirir.
Güven duymadığımız biri ile dost olmak istemeyiz, ona işlerimizi emanet etmeyiz. Hatta mümkün olduğunca ondan uzak dururuz. Güven duymadığımız insanlardan bir şekilde kaçış var ancak ya güvenmediğimiz kişi bizzat kendimiz olursak… işte bundan kaçış yok. O halde özgüven anahtarını elimizden bırakamayız.
Diğer insanlara karşı hissettiğimiz güven duygusunu kendimize karşı hissettiğimizde ortaya “özgüven” çıkar. Özgüven: insanın kendini tanıması, performansını bilmesi, yeteneklerine güvenmesi ve inancında sağlam durmasıdır. Kişinin kendisiyle barışık olması, kendini olduğu gibi kabul edebilmesidir.
Özgüven sahibi insan güçlüdür, kararlıdır, cesurdur ve etrafındakilere de bu duyguları tattırır. Özgüven “güneş beni aydınlatıyor, yıldızlar beni süslüyor” demek olmadığı gibi, “her şeyin en iyisini ben yaparım” demek de değildir. Özgüven: bize verilen ve bizi oluşturan yeteneklerimizin (potansiyel) farkında olmasıdır.
Özgüveni olumsuz etkileyen düşünce yapılarından bazıları:
Ya hep, ya hiç: Sadece sonuca odaklanılır. Gösterilen çaba, öğrenilenler ve edinilen tecrübenin bir önemi yoktur. Kişi kendini sürekli kötü hisseder. “Haftalardır uğraştığım proje ancak ikinci gelebildi. Artık benim için bir kıymeti yok.”
Genelleme: Bir hata ya da yenilgi sonrası insanın olumsuz, umumî bir yargıya varmasıdır. “Hiçbir zaman yüksek puan alamayacağım. Zaten neyi başardım ki beni”
Etiketleme: Kendine küçük değer biçme eğilimidir. “Ne kadar da beceriksizim”
Olumsuza odaklanma: iyi olan her şey göz ardı edilir. Menfi olan şeyler ön planda tutulur. Güzellikler arka fonda kalır. “Evin bütün işlerini yaptım ama pencereleri silmediğimi hatırlayınca moralim çok bozuldu.”
Beyin okuma: Yeterli delil olmadığı halde kendimiz hakkında insanların olumsuz düşüncelere sahip olduğunu farz etmektir. “Başarısızın biri olduğumu düşünüyor.”