Anun ile tanıyasın sen onu,
Maksûda ermek dilersen koy beni.
Ben diyenler maksûduna ermedi,
BU yakîn kim hakka mahrum olmadı.
Andan özge gayri görme aradan, Dinlemiyen olur savış git oradan.
Tabi’i iblîsliğin maflûm ola,
Fi’li kubhun [kötü işin] karşına perde ola.
Dinleyen için derim ben bu sözü,
Yâ İlâhî! meclise aç ol yüzü.
Ola ki’, meclisimiz pür nûr ola,
Fikr-i vesvese kalbimizden dûr [uzak] ola.
Mü’min isen bir salevât ver ona,
Cümle melek işitip kalsın dona.
Dinlesin ki, bunca dürûd kimedir, [dürûd: medh, selâm, düâ]
Bu dürûdun biri ânda binedir.
Bu dürûd ki adı dilde söylenir,
Cümle eşyâ ol dürûdu kullanır.
Ol dürûdu dîme dağ ve taş söyler,
Ol dürûdun âhiri, asla yeter.
Kim onun yoluna verse bir dürûd, Cânun önünce olsun onun şem ı od.
Odur sermâye, onun zülfün tut, Görmemiş âşık, orada böyle serd.