Klenze, Leo von
(d. 24 Şubat 1784, Bockenem, Hannover – ö. 27 Ocak 1864, Münih), Almanya’da Yeni-Klasik akımın en önemli mimarlarından biri.
Berlin’de Friedrich Gilly’nin yanında yetişti. 1816’dan sonra Münih’te Bavyera kralları I. Maximilian ve I. Ludwig’in saray mimarlığını yaptı. Özellikle Yunan Klasik ve Helenistik dönemleri mimarlığına hayrandı; yapılarının pek çoğu Yunan Canlan-dırmacılığı üslubunun başyapıtları sayılır. Münih’teki Gliptotek (1816-34), Regens-berg yakınlarındaki Propylaeon (1846-63) ve Leningrad’daki Yeni Hermitaj (1839-49) bunlar arasındadır. Pek çok 19. yüzyıl mimarı gibi mimarlıkta seçmeci (eklektik) bir yol izledi. Münih’teki krallık sarayının bazı bölümlerini Rönesans Canlandırmacılı-ğı ve gene Münih’teki Allerheiligen Kilise-si’ni (1827) Bizans Canlandırmacılığı üsluplarında yapmıştı.
Kleobis bak. Biton ve Kleobis
Kleomenes I (ö. İÖ 490), İÖ y. 520 – 490 arasında Sparta kralı. Sparta kuvvetlerinin Perslere karşı girişilen denizaşırı savaşlara katılmasına karşı çıkmış, ama Atina’nın iç işlerine müdahale etmekten kaçınmamıştır.
Agiades hanedanından geliyordu. Babası Anaksandridas’ın ardından İcral oldu. İÖ 510’da Atina’nın baskıcı hükümdan Hippi-as’ın muhaliflerinin çağrısı üzerine ordusuyla Atina’ya girdi ve Hippias’ı tahttan indirdi. Üç yıl sonra Atina’da arkhon’luk(*) için başlayan mücadelede demokratların önderi Kleisthenes’e karşı oligarşinin önderi İsago-ras’ı desteklediyse de Kleisthenes’in başa geçmesi üzerine ordusunu Atina’dan çekmek zorunda kaldı. Ardından Atina’ya karşı büyük bir Peloponnesos ordusu oluşturdu, ama Korinthoslu askerler, Sparta’nın öteki Kralı Demaratos’un desteğiyle ayaklanınca bu girişiminden sonuç alamadı. İÖ 499’da Miletos’un Perslere karşı çarpışan İonyalılara yardım etmesi yolundaki çağrısını geri çevirdi. İÖ 494’te Tiryns yakınındaki Sepeia’da Argoslulan kesin bir yenilgiye uğrattı. Üç yıl sonra Perslere boyun eğen Aigina’yı cezalandırmak için bölgeye bir sefer düzenlemeye karar verdi, ama Demaratos’un muhalefeti nedeniyle bu tasarısını gerçekleştiremedi. Ardından, Delphoi kâhiniyle anlaşarak Demaratos’u tahttan indirdi. Ama kâhine rüşvet verdiği ortaya çıkınca Tesalya’ya kaçtı. Spartahlann yeniden krallığa getirdiği Kleomenes kısa bir süre sonra delirdi ve intihar etti.
Kleomenes III (ö. İÖ 219), İÖ 235-222 arasında Sparta kralı. Ülkenin siyasal yapısını yeniden düzenlemiş, Akhaia Birlıği’ni yıkmak için giriştiği mücadelede yenilgiye uğramıştır.
Agiades hanedanından Kral II. Leonidas’ın oğluydu. Tahta geçtikten kısa bir süre sonra Sıkyonlu Aratos’un önderliğindeki Akhaia Birliği ile Sparta arasındaki ilişkiler gerginleşti. Kleomenes, İÖ 227’de Megalopolis yakınındaki Ladokeia’da ve Lykaion Dağında yapılan çarpışmalarda Akhaia’lılan yenilgiye uğrattı. Ertesi yıl Mantineia’yı ele geçirdi ve Dyme yakınındaki Hekotombai-on’da Akhaia’lılara karşı bir zafer daha kazandı. Ardından Pellene, Phlius, Argos ve öteki Akhaia kentlerini ele geçirdi. Bunun üzerine Aratos, Makedonya kralı
III. Antigonos Doson’dan yardım istedi. Antigonos, İÖ 224’te Kleomenes’in Korint-hos yakınındaki savunma hatlarını yarmayı başaramadı, ama Argos’ta Kleomenes’e karşı başlatılan bir ayaklanma Spartalılan savunmaya çekilmek zorunda bıraktı. Antigonos sonunda Sparta’nın kuzeyindeki Sel-lasia’da Kleomenes’i yenilgiye uğrattı (İÖ 222). Bu yenilginin sonucunda Sparta, Makedonya Krallığı’nın egemenliği altına girdi, Kleomenes de Mısır’a sığındı. Ama III. Ptolemaios’un ölümünden sonra kral olan iy. Ptolemaios, Kleomenes’i hapse attırdı. İÖ 219’da hapisten kaçan Kleomenes, İskenderiye’de başarısız bir ayaklanma girişiminde bulunduktan sonra intihar etti.
Kleomenes’in İÖ 227’de gerçekleştirdiği reformlar eski Sparta krallarından IV. Agis’in (ö. İÖ 241) reformlarıyla büyük benzerlikler gösterir. Kleomenes bu reformlarla bütün borçlan sildi, 4.000 yeni yurttaşa toprak sağlamak üzere toprağı yeniden bölüştürdü ve gençliğin geleneksel Sparta yöntemleriyle eğitilmesi uygulamasını yeniden başlattı. Kralla birlikte devletin temel yürütme organını oluşturan ephoros’ luğu(*) kaldırdı ve beş ephoros’tan dördünü idam ettirdi. Meclisin yetkilerinin bu dönemde kısıldığı ve patronomos’un (altı yaşlıdan oluşan kurul) bu dönemde ortaya çıktığı sanılmaktadır.
Kleon (ö. İÖ 422, Amphipolis, Makedonya), Atinalı devlet adamı. Tüccar sınıfından gelen ilk Atinalı önderdir. Rakibi Perikles’ ın ölümünden sonra, İÖ 429’da Atina demokrasisinin başına geçti. Peloponnesos Savaşı’nda (İÖ 431-404) saldırgan bir stratejiyi savundu. Atina’ya karşı ayaklanan Mytilene (Midilli) İÖ 427’de ele geçirildiğinde, tüm erkeklerin öldürülmesini, kadınlarla çocuklann da köleleştirilmesini istedi. Önce onaylanan bu kararın ertesi gün iptal edilmesiyle Mytilene halkı katliamdan kurtuldu. Kleon, İÖ 425’te, kuşatma altındaki Sphakteria Adasında yaşayan Spartalılann barış koşullarını reddetti ve burada kazandığı zaferle ününün doruğuna ulaştı. Trakya kentlerini yeniden Atina İmparatorluğu’na katmak için uğraşırken Amphipolis’te Spar-talı general Brasidas’ın kuvvetlerine yenilerek öldürüldü. Aristophanes ve Thukydi-des, Kleon’u son derece olumsuz biçimde betimlemiştir; ama ikisinin de önyargısız olduğu söylenemez.
Kleopatra I Syra (ö. İÖ 176), Mısır kralı V. Ptolemaios Epiphanes’in kansı ve onun ölümünden sonra tahta çıkan oğulları VI. Ptolemaios Philometor adına Mısır naibi.
Suriye imparatoru III. Antiokhos’un (Büyük) kızıydı. Suriye ile Mısır arasında sınır anlaşmazlığı yüzünden çıkan savaşı sona erdiren Lysimakheia Barışı uyarınca İÖ 193’te V. Ptolemaios ile evlendi. Çeyiz olarak da, Mısır’ın uzun süredir elde etmek istediği Suriye Çukurundaki (bugün Bikaa Vadisi) toprakların gelirini getirdi. Barış antlaşması, Suriye ile Romalılar arasında süregelen mücadelelerde Mısır’ın tarafsız kalmasını sağladı. İÖ 180’de V. Ptolemaios ölünce Kleopatra, küçük oğlu adına naip
olarak fiilen Mısır’ın başına geçti. Ülkede adil bir yönetim kurdu ve hem Suriye, hem de Roma ile barışı koruyarak Mısır’ı istila tehlikesinden uzak tuttu.
Kleopatra VII Thea Phîlopator (Yunan-cada “Babasını Seven Tanrıça”) (d. İÖ 69 -ö. İÖ 30 Ağustos 30, İskenderiye), İÖ 51-30 arasında Mısır kraliçesi ve Makedonya hanedanından son Mısır hükümdarı. Kardeşleri XIII. Ptolemaios (hd İÖ 51-47), XIV. Ptolemaios (hd İÖ 47-44) ve oğlu XV. Ptolemaios Caesar (hd İÖ 44-30) ile birlikte
Kleopatra, bir alçak kabartmadan ayrıntı,
İÖ y. 69-IÖ 30; Hathor Tapınağı, Dandarah, Mısır
Oriental Institute, the University of Chicago
hüküm sürmüş, Roma’ya karşı ülkesinin bağımsızlığım korumak için mücadele etmiştir. Özellikle sonraki dönemlerde, daha çok Julius Caesar ve Marcus Antonius’la yaşadığı aşklarla edebiyat yapıtlarına konu edilerek baştan çıkarıcı, hırslı ve entrikacı kadın tipinin Antik Çağdaki en ünlü örneği olmuştur.
İlk dönemi. İskender’in komutanlarından Ptolemaios’un kurduğu Makedonya hanedanından Kral XII. Ptolemaios’un ikinci kızıydı. Mısır dilini öğrenen tek Ptolemaios oldu ve siyasal nedenlerle kendini Güneş Tanrısı Ra’nın kızı saydı. XII. Ptolemaios İÖ 51’de ölünce, 15 yaşındaki oğlu XIII. Ptolemaios ile onun kardeşi ve kansı Kleopatra tahta çıktılar. Ama kısa süre sonra aralarında başlayan anlaşmazlık iç savaşa yol açtı ve Kleopatra tahttan uzaklaştınldı. Babaları XII. Ptolemaios İÖ 58’de Mısır’ dan sürülmüş, Roma ordulannın yardımıyla üç yıl sonra yeniden tahta çıkmıştı. Ayrıca Mısır, çok zengin ve bağımsız bir krallık olmasına karşın, İÖ 168’den beri bir anlamda Roma’nın koruması altındaydı. Bu yüzden Roma, kendinde Mısır’ın iç işlerine kanşma hakkını görüyordu. Bunu çok iyi kavrayan Kleopatra, Roma ile iyi ilişkiler geliştirdi. Tesalya’daki Pharsalos’ta Caesar karşısında yenildikten sonra Mısır’a kaçan Pompeius’u yakalatarak öldürttü. Pompei-us’un ardından İÖ Ekim 48’de Mısır’a gelen Caesar, babasının yeniden tahta çıkanlma-sından ötürü Kleopatra’nm Roma’ya borçlu olduğu iddiasındaydı. Kleopatra’nın hedefi ise iktidardı; ilk Ptolemaios’larm görkemini geri getirmek, Güney Suriye ile Filistin’i kapsayan eski topraklann olabildiğince büyük bölümünü yeniden almak istiyordu. Böylece ikisinin çıkarlan çakıştı.
Yeniden tahta çıkışı. Mısır’daki iç savaş sırasında Caesar, XIII. Ptolemaios önderliğindeki Kleopatra karşıtı grubu yenilgiye
389 Kleopatra VII
uğratarak Kleopatra ile öteki kardeşi ve kocası XIV. Ptolemaios’un tahta çıkmasını sağladı. İÖ Mart 47’de de Roma’ya döndü. Kleopatra’nın, Kaisarion (Ptolemaios Caesar) adını verdiği oğlunun babasının Caesar olup olmadığı kesinlik kazanmamıştır.
Caesar Roma’ya döner dönmez dört gün süren zafer kutlamaları yapıldı. Düzenlenen zafer alayında, Kleopatra’nm kız kardeşi ve iç savaştaki düşmanı Arsinoe halka teşhir edildi. Bu sırada XIV. Ptolemaios ile birlikte Roma’ya gelmiş olan Kleopatra, Caesar’ in Tiber Irmağı kıyısındaki villasına yerleştirildi ve Julius ailesinin anası sayılan Venus Genetrix’in tapmağına altından bir heykeli dikildi. İÖ 44’te Caesar öldürüldüğünde de Kleopatra, bir ittifak antlaşması imzalamak üzere Roma’da bulunuyordu. Cicero ve başka yazarların yapıtlarından, Romalıların Kleopatra’nın varlığından hiç hoşlanmadığı anlaşılmaktadır.
Caesar’ın öldürülmesinden sonra Kleopatra Mısır’a çekilerek Roma’daki siyasal mücadelenin sonucunu beklemeye başladı. Caesar’ı öldürenler İÖ 42’deki Philippi Çarpışması’nda yenilince, Caesar’ın yasal vârisi Octavianus’un sağlığı bozuk olduğu için, Marcus Antonius fiilen Roma önderi durumuna geldi. Bütün Roma yöneticileri gibi İran’ı ele geçirmek isteyen Antonius, Kleopatra’yı o sırada bulunduğu Tarsus’a çağırdı. Bunu, Roma’ya karşı mücadelesinde iyi bir fırsat olarak değerlendiren Kleopatra, Shakespeare’in Antonius ile Kleopat-ra’da ölümsüzleştirdiği gibi armağan yüklü bir tekneyle Kydnos Irmağından geçerek kente girdi. Ondan çok etkilenen Antonius, Roma’da giderek bir tehlike oluşturan Oc-tavianus’a karşı mücadele eden kansı Fulvia’ yı ve İran seferini unutarak Kleopatra’yla birlikte İskenderiye’ye gitti; ona koruması altındaki bir yönetici gibi değil, bağımsız bir hükümdar gibi davrandı. Tarihçiler ve edebiyatçılar ikisinin büyük aşkından, İskenderiye’deki sefahat dolu yaşamlanndan, Kleo-patra’nın, “Roma’yı Romalılar aracılığıyla alt etme planı”nın bir parçası olarak Anto-nius’un zaaflarından nasıl yararlandığından sık sık söz etmiştir.
Antonius ile beraberliği. İÖ 40’ta Antonius, İskenderiye’den ayrılarak Roma’ya döndü. Bu arada kansı Fulvia ölmüştü. Octavianus’un kardeşi Octavia ile evlenen Antonius, bu yüzden Octavianus ile uzlaşmak zorunda kaldıysa da, üç yıl sonra aralannda gene anlaşmazlık baş gösterdi. Bu arada Antonius yeniden çıkmayı düşündüğü İran seferi için Kleopatra’dan parasal destek istedi. Ardından ikisi evlendiler. Octavia ile Octavianus’un kendilerine yönelik bir hakaret saydıklan ve Roma yasalarına göre de geçersiz olan bu evlilik, bütün Roma’nın Antonius’a karşı birleşmesine neden oldu.
Bu arada Antonius’un yokluğunda Kleopatra, Roma’ya bağımlı (client) hükümdarlara en yetenekli, en varlıklı ve en nüfuzlusu olan Yahuda kralı Herodes ile çatışmaya girdi. Antonius’tan Suriye ve Lübnan’ın büyük bölümü ile Herodes’in egemenliğindeki Ceriko’nun (Eriha) verimli topraklan-nı istedi. Ama Antonius eskiden beri iyi dostu olan Herodes’i Kleopatra için tümüyle feda etmeye yanaşmadı. Bu yüzden Herodes’e iyice düşman olan Kleopatra onun sarayındaki kadınlarla birlikte krala karşı entrika çevirmeye başladı ve bazı topraklanna el koydu. Bu topraklara yaptığı ziyarette Herodes tarafından yapmacık bir sevinçle karşılandı. Kleopatra’nın Herodes’e olan kininin, kendisi dışında birinin Antonius’u etkilemesine dayanamamasın-
Kleopatra’nın İğneleri 390
dan ve bir zamanlar Herodes’i baştan çıkarmaya çalışıp bunu başaramamasından kaynaklandığı öne sürülmüştür.
Kleopatra, İran seferini onayladıysa da önemli bir parasal katkıda bulunmadı. Ki-ükya’nın bir süre için istila edilmesi ve bir bütün olarak İran seferi, Antonius’a çok pahalıya patladı. Gene de Antonius İÖ 34’te İskenderiye’de görkemli bir zafer töreni düzenledi. Törende Antonius ile Kleopatra, üç çocukları ve Kaisarion ile birlikte altın tahtlarına oturarak halkın karşısına çıktılar. Antonius, Octavianus’un yasal vârisliğini hiçe sayarak Kaisarion’u Caesar’ın oğlu ilan etti. Ayrıca Kleopatra “Kralların Kraliçesi”, Kaisarion da “Kralların Kralı” ilan edildi. Aleksander Helios’a Kilikya ile Fırat’ın ötesindeki topraklar, kardeşi Ptolemaios’a Fırat’ın batısında kalan bölge verildi. Ptolemaios’un kız kardeşi Selene ise Kyrene hükümdarlığına getirildi. Bunun üzerine Octavianus, Antonius’un Vesta Rahibeleri Tapınağı’nda bulunan vasiyetnamesine el koyarak, onun Roma topraklarını yabancı bir kadına vermekle kalmayıp Roma yerine İskenderiye’yi başkent yapmayı ve orada yeni bir hanedan kurmayı tasarladığını öne sürdü.
İÖ 30’da Roma Senatosu, Antonius’a beklediği konsüllük görevini vermedi ve Kleopatra’ya savaş ilan ettf. Kleopatra’nın Herodes’e karşı izlediği politikanın yanlışlığı bu aşamada somut biçimde görüldü. Bu dönemde Herodes’in yetenekleri ve kaynaklan ikisi için çok yararlı olabilirdi. İÖ 2 Eylül 31’de Octavianus ile Antonius ve Kleopatra’nın kuvvetleri Aktium Savaşı’n-da karşı karşıya geldi. Ama Kleopatra aniden savaşı bırakarak Mısır’a doğru yola koyuldu. Octavianus karşısında kesin bir yenilgiye uğrayan Antonius, Kleopatra’nın gemisine sığmdıysa da üç gün boyunca onu görmeyi reddetti; ama İskenderiye’ye varmadan banştılar.
Siyasal alandaki zekâsına ve ileri görüşlülüğüne karşın, Kleopatra’nın desteklediği iki kişi de sonunda kaybetmişti. Yenilgisinde kendi payının da bulunduğu Antonius’ tan kurtulmak, böylece yeni önder Octavia-nus’a yanaşabilmek amacıyla, kendisi için yaptırdığı anıtmezara çekildi ve öldüğünü söylemeleri için Antonius’a haberciler gönderdi. Antonius haberi duyunca göğsüne kılıcını sapladı; Kleopatra’yı son kez görmek için kendini onun yanma taşıttı ve orada Öctavianus ile barış yapmasını söyledikten sonra öldü.
Kleopatra, Octavianus’la karşılaştığında onu etkilemek için çabaladıysa da başanlı olamadı. Onun amacının, zaferini kutlamak amacıyla kendisini ve çocuklannı İskenderiye sokaklannda teşhir etmek olduğunu anlayınca da, tannsal hükümdarlığın simgesi engerek yılanına kendini sokturarak intihar etti.
Kleopatra’nm Antonius ile birlikte gömülme isteğini dile getiren mektubunu alan Octavianus, hemen habercilerini gönderdi. Plutarkhos’un anlattığına göre haberciler, Kleopatra’nın muhafızlarının hiçbir şeyin farkında olmadığını gördüler ve içeri girince, kraliçenin, tüm hükümdarlık giysileri ve takılarıyla birlikte altın bir yatakta yatan cansız bedeniyle karşılaştılar. Kleopatra, istediği gibi Antonius’la birlikte gömüldü.
Değerlendirme. Sikkelerde yer alan portrelerinde Kleopatra’nm, belirgin yüz hatlan ve canlı gözleriyle günümüz ölçülerine göre
ek güzel sayılmayacak, ama yaşam dolu
ir yüzü vardır. Plutarkhos, sesinin “çok telli bir çalgıyı andırdığı”nı söyler. Gene
Plutarkhos’a göre, “Platon insanlan kendi yanına çekmenin dört yolundan söz eder ama o binlercesini bilmektedir.” Etkileyici kişiliğinin dışında Kleopatra, iktidar hırsıyla da tanınmış ve bu hırs, sonunda ona felaket getirmiştir.
Daha az hırslı olsaydı siyasal yaşamı başladığı gibi parlak biçimde sürebilir, rakibi Herodes gibi Roma’nın egemenliğini kabul etseydi hükümdarlığını koruyabilirdi. Ama o daha fazlasını istedi ve başaramadı. Tarihçi Dio Cassius Kleopatra için şöyle demişti: “Dönemindeki en büyük iki Romalıyı büyüledi ve üçüncüsü yüzünden kendini yok etti.”
Kleopatra üzerine tarihsel bilgiler, çoğunlukla Plutarkhos, Iosephus ve Dio Cassius’ un yapıtlanna dayanır.Ama bu yazarlann ona karşı izlediği düşmanca tutum, yazdık-larının nesnelliğine gölge düşürmektedir. Vergilius’tan başlayarak Romalı şairler de Kleopatra’yı olumsuz biçimde yansıtmıştır. Kleopatra’yı konu alan edebiyat yapıdan içinde en ünlüleri ise Shakespeare’in Antony and Cleopatra (1606-07; Antonius ile Kleopatra, 1944) ve George Bernard Shaw’ un Caesar and Cleopatra (1901; Caesar ile Kleopatra, 1945) adlı oyunlandır.
Kleopatra’nm İğneleri, bugün biri New York kentindeki Central Park’ta, öbürü de Londra’da Thames kıyısında dikili olan Eski Mısır dikilitaşları. Ayrıca bak. dikilitaş.
Kleophrafes Ressamı (ü. İÖ 6. yy sonu ve
5. yy başı), Attikalı vazo ressamı. Arkaik Dönemin sonlanndaki en önemli sanatçılardandı. Amasis Çömlekçisi adıyla bilinen sanatçının oğlu, vazo ressamı Euthymides’ in öğrencisiydi. Kleophrafes Çömlekçisi adıyla anılan sanatçının yaptığı kaplan bezemişti. Bugün Berlin’de bulunan bir pelike’ nin (çift kulplu şarap kabı) üstündeki yazıda adı geçen Epiktetos’un o olduğu sanılmaktadır. Ama aşağı yukarı aynı dönemde yaşamış olan Epiktetos adlı bir başka ressam ve çömlekçiyle de kanştınlmamalıdır. Kleophrafes Ressamı’nın elinden çıktığı sanılan, kırmızı figür tekniğinde(*) yapılmış 100’den fazla kap vardır. Aynca siyah figür tekniğinde(*) yapılmış birkaç “Panathena-ia” kabını da onun yaptığı öne sürülür. Gene onun yapıtı olduğu düşünülen bazı kırmızı figürlü vazo resimleri arasında Paris’te bulunan bir kupa, Münih’teki Devlet Eski Yapıtlar Koleksiyonu’nda yer alan ve üstünde “Dionysos, Mainad ve Satyrler”in betimlendiği figürlü bir amfora, Napoli’deki Tro-ya’nın yağmalanması konulu bir hydria (üç kulplu su kabı) ve biri Tarquinia’da (İtalya), öbürü de New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi’nde bulunan “Savaşçı Gençler” adlı iki krater sayılabilir.
Kleophrafes Ressamı büyük kapları çok değişik biçimlerde bezemiştir. Çoğunlukla atletizm sahneleri, Theseus, Herakles ve Dionysos’un mitolojik öyküleri gibi o dönemin sevilen konulannı betimlemiştir. Yapıt-lan güçlü desenleri ve dramatik yoğunlukla-nyla tanınmıştır.