Konya (kent)
Konya ilinin merkezi. Konya kenti, Konya ovasının batı kenarındaki dağların son yamaçlarına yakın bir noktada, yaklaşık 1 000 m yükseltide (demiryolu istasyonunun yükseltisi 1 027 m) kurulmuştur.
TARİH
Eski kaynaklarda adı “kutsal tasvir” anlamında “ikon” sözcüğünden gelen İkorıion ya da İconium olarak geçen (günümüzdeki adı, bu addan türemiştir) Konya ve çevresi, Eskiçağ’da önce Hititlerin, sonra Friglerin eline geçti (kentin ortasındaki Alaettin tepesinde yapılan kazılarda, Frigler döneminden kalma önemli seramik parçaları bulunmuştur). Daha sonra Anadolu’nun büyük bir kesimine egemen olan Lidyalıların, ardından da Perslerin eline geçen Konya, sonraki dönemlerde İskender ve mirasçılarının Bergama Krallığı’nın elinde kaldı. Bergama kralı Attalos Dl’ün topraklarını Roma İm-‘ paratorluğu’na bırakması sonucunda Romalılara geçip, Roma İmparatorluğu ikiye ayrılınca (395) Doğu Ro- ma’nın (Bizans) payına düştü. VII. yy’da müslüman Arapların akınlar düzenledikleri kent, kısa bir süre için Muaviye’nin birlikleri tarafından alınıp, Kuniye diye adlandırıldı. Emeviler ve Abbasiler dönemlerinde X. yy’a kadar süren Arap akınlarını, XI. yy’ın ikinci yarısında Türkmen akınları izledi ve Malazgirt zaferinden (1071) kısa süre sonra Konya, Kutalmışoğlu Süleyman Bey tarafından fethedildi. Anadolu Selçuklu devleti kurulunca başkent yapılan, İznik’in alınmasıyla İznik’in başkent yapılmasının ardından, İznik’in Haçlıların eline geçmesi üstüne 1097’de yeniden Selçuklu devletinin başkenti olan kent, 1190’da Haçlıların eline geçtiyse de, kısa süre sonra geri alındı. Selçuklular yönetiminde, özellikle Alaettin Keykubat I döneminde, büyük ölçüde gelişip, önemli yapıtlarla süslendi. Kösedağ Savaşı’ndan (1243) sonra Moğolların, daha sonra da Karamanoğul- larının eline geçip, Karamanoğulları Beyliği’nin merkezi Larende (Karaman) olduğu için, yönetim merkezi olarak önemini yitirdi. Bununla birlikte kültür ve sanat merkezi işlevini sürdürdü.
Konya’dan görünüş. |
İlk olarak Murat I tarafından 1387’de kuşatılan, 1394’te Bayezit I tarafından fethedilen Konya, daha sonra Karamanoğulları ile Osmanlılar arasında birkaç kez el değiştirip, Fatih Sultan Mehmet döneminde kesin olarak Osmanlı topraklarına katıldı (1465). Osmanlı yönetim örgütü içinde Karaman eyaletinin merkezi olup, hızla önemli bir ticaret merkezine dönüştü: İyi hazırlanmış derileri (sahtiyan) dış ülkelere bile satılıyordu. XVII.
yy’da, İran seferlerine çıkan padişahlar tarafından konaklama yeri olarak kullanılıp, XIX. yy’ın ilk yarısında Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’mn oğlu İbrahim Paşa komutasındaki birlikler tarafından alındı (1832); ama ertesi yıl imzalanan Kütahya Antlaşması (1833) uyarınca boşaltıldı. Tanzimat’tan sonra eyalet sistemi kaldırılınca çok geniş alanlı Konya vilayetinin merkezi olan kent, 1896’da demiryolu hattının döşenmesiyle ticaret ve ulaşım bakımından yeni üstünlükler sağladı ve daha da gelişerek, XIX. yy’ın sonlarında nüfusu 45 000- 50 000’e yaklaştı.
GÜNÜMÜZDE KONYA
Günümüzde İç Anadolu Bölgesi’nin Ankara’dan sonra ikinci, Türkiye’nin yedinci büyük kenti olan Konya, cumhuriyet döneminde hızla gelişen kentlerimizden- dir. Cumhuriyet döneminin ilk sayımında (1927) 47 286 olan nüfusu, 1950’ye kadar yavaş artmış, o tarihten sonra hızlanarak, 1960’ta 100 000’i, 1970’te 200 000’i, 1980’de 300 000’i, 1990’da 500 000’i geçmiştir (513 346).
Kentin en eski çekirdeği, Alaettin tepesini daire biçiminde kuşatan kesimde yeralır (çok sayıda turist çekmesini sağlayan tarihsel anıtlar da bu kesimdedir). Ana caddesi, Alaettin tepesi ile Mevlana müzesi arasında uzanan Alaettin bulvarıdır. Önemli yönetim binaları, iş yerleri, bankalar, oteller bu cadde üstündedir. Küçük ve geleneksel ticaret yerleriyse, bu caddenin doğu yarısına açılan sokaklarda toplanmıştır. Kentin yeni kesimleri, kuzeyde ve güneyde geniş bir alana yayılır. Eski kesimlerden geniş caddeleri ve modern binalarıyla ilk bakışta ayrılan en yeni kesimlerse, batıdaki istasyona doğru gelişmektedir. Çok eski bir kültür merkezi olan Konya’nın bu özelliği, Selçuk Üniversitesi’nin kurulmasıyla, yeniden canlanmıştır.
Konya (il) şehir, Taşkent, Tuzlukçu, Yalıhuyuk, Yunak.
Kuzeyde Ankara, doğuda Aksaray ve Niğde, güneyde Karaman ve Antalya, batıda İsparta ve Afyon, kuzeybatıda Eskişehir illeriyle kuşatılan Konya ilinin büyük kesimi, az engebeli alanlardan oluşur. Geniş, çanak biçimli ovalar, basık sırtlarla ve yayla eşikleriyle birbirinden ayrılır. Bu geniş ova alanlarından en önemlisi, Kon- ya-Karaman-Ereğli arasında uzanan Konya ovasıdır. Tabanı en çukur yerlerinde geçici su birikintileriyle kaplı olan bu havza üstünde, yanardağ kökenli dağlar, adalar gibi yükselir: Başlıcaları Karapınar’ın kuzeydoğusundaki Karacadağ (2 025 m). Konya havzasının kuzeyinde yeralan Obruk yaylası, bu havzayı Tuz gölünün yerleştiği çukur alandan ayırır. Söz konusu çukur alan da, ilin batısında yeralan Akşehir gölü çukur alanından, Cihanbeyli yaylasıyla ayrılır. İlin batı ve güney kesimlerini, Toros dağlarının bazı öğeleri bir yay gibi kuşatır. Batıda Sultan dağlarının yükseltisi, kuzey ucunda 2 500 m’yi aşar, ilin güney kesiminde yükselti daha da artar ve Ereğli’nin güneydoğusunda 3 430 m’yi bulur.
Konya ilinin yüksek ovalarında, kışları soğuk ve uzun, yazları gündüzleri sıcak, gece-gündüz arasındaki sıcaklık farkı yüksek ve az yağışlı kara iklimi egemendir. Konya kentindeki meteoroloji istasyonunun verilerine göre en soğuk ay ortalaması -0,1 “C, en sıcak ay ortalaması 23,1 “C, günümüze kadar kaydedilen en düşük sıcaklık -28,2 °C (6.1.1942), en yüksek sıcaklıksa 40 °C’tır (10.8.1965). Ortalama yıllık yağış tutarı 324 mm olmakla birlikte, yıllık yağış tutarı 300 mm’nin altında olan yerler de vardır: Ereğli (299 mm); Cihanbeyli (293 mm).
Konya ilinin doğal bitki örtüsü, otsu bitkilerden oluşan bozkır (step) görünüşündedir. Tuzlu topraklarda tuzcul bitkiler, dağ yamaçlarında da çalı kümeleri görülür. ilin dağlık kesimlerinde rastlanan, büyük ölçüde yok edilmiş ormanlarda, köknar, sedir, kızılçam, karaçam, ardıç ve meşe türleri bulunur.
İlin büyük bir kesimi, sularını denizlere göndermeyen kapalı havza durumundadır. Akşehir gölüne dökülen Akarçay, Beyşehir gölünden çıkarak Konya ovasının batı kesimine inen Çarşamba suyu, güneydoğuda Toroslar’dan doğarak Ereğli’de ovaya inen akarsular ve Cihanbeyli yaylasından Tuz gölüne inen İn suyu, kapalı havzanın başlıca akarsularıdır. İlin güney kesimdeki alanın sularıysa, Akdeniz’e gider.
Türkiye’nin ikinci büyük gölü olan Tuz gölünün batı kesimi, Konya ili sınırları içinde kalır. Bunun dışında, Konya ilinde birkaç önemli göl daha vardır. Akşehir gölü; Ilgın (ya da Çavuşçu) gölü; Beyşehir gölü (bu gölün batı yarısı İsparta ilinde kalır); Suğla gölü. Ayrıca küçük göllere de raslanır; bunlar ya yanardağ kökenli (Konya- Ereğli karayolunun kuzey ve güneyindeki küçük krater gölleri) ya da karst kökenlidir (halk arasında “obruk gölleri” adı verilen göller). Konya ilindeki küçük akarsular üstünde, yapay baraj göllerine de raslanır: Apa, May ve Sille baraj gölleri; vb.
EKONOMİ
Konya ilinde, ekili toprakların yüzde 95’ten çoğu tahıl ekimine ayrılmıştır. İl, Türkiye buğday üretiminde her zaman birinci sırada yeralır. Buğdaydan sonra ikinci sırayı alan arpada da, Konya ili Türkiye birincisidir. Baklagiller arasında nohut, sanayi bitkilerinden şekerpancarı başlıca yeri tutar. Dikili alanların büyük kesimi üzüm bağlarına ayrılmıştır (özellikle, Hadım, Bozkır ve Çumra ilçelerinde bağlar geniş yer tutar). Meyve ağaçları arasında elma ağacı başta gelir.
ilin hayvan varlığında koyun sayısının öbürlerinden çok önde geldiği görülür. Bal üretimi önemlidir; ama üretim yıldan yıla büyük farklılıklar gösterir.
Konya ılının en onemıı yeraltı geıır Kaynağı, ;>eyuışe- hir’deki boksit yataklarıdır. Meram dolaylarındaki mag- nezit, Sızma ve Ladik’teki cıva, Beyşehir’deki linyit yatakları da oldukça önemlidir.
Başlıca sanayi kuruluşları arasında Seydişehir alüminyum tesisleri, Sarayönü cıva işletmesi ve krom- magnezit fabrikası, Ereğli pamuklu dokuma fabrikası, Konya şeker, çimento, yem fabrikaları sayılabilir. Tuz gölünün batı kıyısındaki Yavşan tuzlasından çıkarılan tuz, son yıllarda modern tesislerde ince tuz haline getirilmektedir (özellikle Cihanbeyli çevresinde bu sanayi kolu büyük ölçüde gelişmiştir).
ULAŞIM
1898’de Konya’ya ulaşan Haydarpaşa-Adana demiryolu cumhuriyet dönemi başlarında ilin en önemli ulaşım ekseniyken, günümüzde karayolları bakımından da Konya önemli bir kavşak noktası haline gelmiştir.
Konya ovası
iç Anadolu Bölgesi’nde ova. Bölgenin Konya bölümünde kabaca doğu-batı doğrultusunda uzanan, çevresi yükseltileri 1 000 m’yi aşan yaylalarla çevrili olan Konya ovasının doğu kesimine Ereğli ovası denir; batı kesimi asıl Konya ovası’nı oluşturur. En çukur kesimleri pek kalın olmayan alüvyon örtüsüyle kaplı, doğal bitki örtüsü yaz mevsiminde bütünüyle kuruyan bozkırlardan oluşan ova, Türkiye’nin en çok buğday yetiştirilen alanlarından biridir. Sanayi bitkilerinden şekeıpancarı yetiştiriciliği de gelişmiştir. Ayrıca, önemli bir hayvancılık (özellikle koyun) alanıdır.