KÜLTÜR BİRLİĞİ

KÜLTÜR BİRLİĞİ

İnsanları ve cemiyetleri bir araya getiren temel unsurların İkincisi kültür birliğidir. Ancak, kültür, bağlı bulunduğu inancın veya ideolojinin bir nevi tezahürü olduğu için onu inanç birliğine bağlı bir unsur olarak da değerlendirebiliriz. Bir cemiyette inanç birliği sağlanabilirse, o zaman inanç kendi kültürü ile hakimiyetini ilân eder. Nitekim, Hıristiyanlık, bir Avrupa kültürü olarak dünyaya hakimiyetini kabul ettirmiş durumdadır. Bugün Müslümanın en büyük problemlerinden birisi, hiç şüphesiz inancıyla kültürünün farklı oluşudur, bunların birbirine tezat teşkil etmesidir. Batı kültürü her türlü devlet imkânlarıyla cemiyete hakim kılınmak istenmesine karşılık, aynı imkânlarla inanç, zaafa uğratılmakta ve böylece hayata hakim olan kültür, imanı vicdanlara hapsetmeyi maalesef başarabilmektedir. Durum bu olunca imanının gereğini yaşayamayan mü’min -kendi kültüründen de zaten habersizdir- böyle bir şeyi hayal bile edememektedir.

Bu zor şartlarda Müslüman, kendi kültürünü de imanın bir gereği olarak gündeme getirmek mecburiyetindedir. Bu noktada basın, önemini bir daha ortaya koymaktadır. Avrupa kültürünün gözü kapalı hamallığını yapan mahut basını, bu kültürün insanımızı mahkum etmesinde en büyük etkendir, güçtür, silâhtır. Bu basındır ki, dünyanın sınırlarını gazete sahifeleri kadar küçültmüş, sonra onu sütunları arasında istediği şekle sokmuştur. Dünyaya hakim olanlar, dünyayı basınla yönlendiriyorlar. Haberiyle, magaziniyle, dedikodularıyla, yorumuyla basın; fertleri, aileleri ve kitleleri kukla gibi kullanmakta, iradelerine tahakküm etmektedir.

Müslüman, inancının kültürünü yaşayabilmesi, arzu e-dilen kültür birliğine ulaşabilmesi için meşru olan her vasıtanın en iyisine, en güçlüsüne sahip olmak zorundadır.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*