wiki

LİBYA

LİBYA
DEVLETİN ADI…… Libya Arap Halk Sosyalist
…………………………………………………..Cemâhiriyesi
BAŞŞEHRİ………. …………….. ………………Trablus
NÜFÛSU..I…… ……. … ………… …… …4.447.000
YÜZÖLÇÜMÜ………………………… 1.759.540 km2
RESMÎ DİLİ…….. ……….. ….. ……….._….Arapça
DÎNİ………………………………… …………………..İslâm
PARA BİRİMİ…. ……………………….. Libya dinarı
Afrika kıtasının, kuzeyinde Akdeniz kıyısında
yer alan bir ülke. 32°-20° kuzey enlemleri ile
10°-25° doğu boylamları arasında kalır. Kuzeyde
Akdeniz, doğuda Mısır, güneydoğuda Sudan, güneyde
Nijer ve Cad, batıda ise Cezâyir ve Tunus’la
çevrilidir.
Târihi
Libya’nın bilinen ilk târihi, ülkede mevcut
mağara, harâbe ve eski eserler üzerinde yapılan
araştırmalara göre, M.Ö. 400 yıllarında yaşamış
olan Berberîlerle başlar. Eski Yunanlılar Libya’nın
en eski yerlileri olarak bilinen Berberîlere, “Lebular”
ve ülkeye de “Lebu” diyorlardı. Zamanla bu
kelime, “Libya” şeklinde söylenmiştir. Berberîler,
uzun müddet Fenikelilerin istilâsında kalmış-lardır. Libya, bundan sonra birçok milletlerin istilâsına
uğradı ve pekçok medeniyetlerin tesirinde
kaldı. Libya’yı önce Kartacalılar, sonra Romalılar
idâreleri altına aldılar. Romalılar buraya “Afrika”
adını verdiler. Bu isim yıllar sonra bütün kıta için
söylenir oldu. Libya, bunlardan sonra 642 yılma
kadar Vandallar ve BizanslIların istilâsında kaldı.
Mekke’de doğan İslâm güneşi, 642 yılında
Libya’yı aydınlatarak, Afrika karanlığını ve Bizans
zulmünü ortadan kaldırdı. Emevî orduları bölgeyi
bunlardan temizleyerek, İslâm dîninin buralarda
yayılmasına sebeb oldu. Emevîlerden sonra
kurulan Abbâsî Devletinin meşhur halîfesi Hârûn
Reşîd zamanmda, Libya’ya “Ifrikiye” adı verildi ve
devlete bağlı vâlilerce idâre edildi. Uzun yıllar
Abbâsi hâkimiyetinde kaldıktan sonra, 910 yılında
Fâtimîlerin işgâline uğradı. Kısa bir müddet
sonra, önce Eyyûbi Devletine daha sonra Memlûklere
bağlandı. Libya 1551 yılına kadar Memlûk
sultanlarının idâresi altında kaldı. Aynı yıllar, OsmânlıDevletinin Asya, Avrupa ve Afrika’da fetihler
yaparak zaferden zafere koştuğu yükselme
dönemidir.
Bir zamanlar İspanya ve Malta şövalyelerinin
elinde inleyen Trablus, 1551 yılında, meşhur
Kaptan-ı derya Turgut Reis tarafından fethedilmiş
ve Libya, Osmanlı Devletine bağlanmıştı.
Libya, 400 yıl Osmanlı adâleti ve idâresi altında
huzur ve refah içinde yaşadı. Osmanlı Devletine
bağlı ayrı bir il idi. Osmanlı pâdişâhının tâyin ettiği
vâlilerce idâre edilir ve her yıl devlete vergi verirdi.
Fakat Osmanlı Devletinin son zamanlarında
iş başına geçen İttihat ve Terakki Partisinin beceriksizlikleri,
üç kıtaya yayılmış büyük Osmanlı
topraklarının elden çıkmasına sebep olduğu gibi,
Libya da aynı âkıbete uğradı. İttihat ve Terakkicilerin
tecrübesiz ve bilgisiz idâreleri sırasında
Libya’ya gerekli önem verilmedi. Dünyânın içinde
bulunduğu siyâsî buhranlar Afrika’da da kendisini
göstermiş ve İtalyanlar, Libya’ya saldırmışlardır.
Bundan sonra Libya, diğer Afrika ülkeleri
gibi Avrupalı milletlerin mücâdele alanı olmuştur.
Nihâyet 1911 yılında Ouchy Antlaşması ile
ülke, İtalyanların eline geçti. Bu târihten îtibâren
1951 yılma kadar devâm eden kargaşalıklar dönemine
girdi.
Libya’daki mevcut azınlıkların liderleri olan
Ahmed eş-Şerîf, M.İdris ve M.İbn Ali el-Sanûsi gibi
emirler, AvrupalIlara karşı isyânları başlattılar.
Ülke içinde İtalyanlarla şiddetli çarpışmalar oldu.
İtalyanlar birçok katliamlar yaptılar. Nihâyet
müttefiklerin yardımı ile 1951 yılında yabancıların
idaresi son bularak Libya Krallığı kuruldu.
1953 yılında Arap Birliğine ve 1955 yılında da
BM’ye üye oldu. Libya, 1963 yılında on yönetimbölgesine ayrıldı. Krallık, 1969’da meşrûti krallık
hâline getirildi. Fakat çok geçmeden iki yıl sonra
ordu içindeki genç subaylar grubu ihtilal hazırlığına
girdiler. O sıralarda Türkiye’yi ziyâret etmekte
olan Kral îdris devrildi. İhtilâl sırasında
yüzbaşı rütbesiyle Silahlı Kuvvetler Komutanı
olan Kaddâfi, ihtilâlden sonra, önce başbakan ve
sonra da devlet başkanı oldu. Muammer Kaddâfi,
ülke yönetimini ele geçirdikten sonra “ihtilâl lideri”
olarak Libya’yı yeni bir düzen içine soktu. Arabİsrâil
Harbi neticesi parçalanan Arab Birliği yerine
Mısır ve onun yanında yer alan Arap ülkelerine
karşı, Red Cephesini kurdu. Rusya ile yakın ilişkiler
içerisine girerek politikasını Moskova’ya paralel
bir tarzda yürüttü. Kendisinin yazdığı ve sosyalist
fikirlerini ihtivâ eden Yeşil Kitab istikâmetinde
bir Arap Birliği düşüncesine kapıldı. Mısır
ile birleşme çabası boşa çıkınca Sûriye ile birleşme
kararı aldı.
1980’de, bir uranyum kaynağı olan Çad ile
resmî olarak birleşti. Son olarak Tunus ile birleşmeye
teşebbüs edildiyse de, Mısır birleşmesi gibi
başarısızlığa uğradı ve birçok karışıklıklar ortaya
çıktı. Libya’daki ABD ve İngiltere’ye âit üsler kapatıldı.
ABD ile karşılıklı ticarî misillemelerin ve
Akdeniz’deki askerî sürtüşmelerin arkasmdan ABD
uçakları Trablusgarb ve Bingazi’yi bombaladı. Bu
saldırı Kaddâfi’nin ülke içindeki yerini yeniden
güçlendirdi (1986). Libya’nın Mısır, Uganda ve
Çad’m içişlerine karışmaya kalkışması üzerine,
bu ülkelerde birçok silahlı çatışma meydana geldi.
Çad’a gönderilen Libya kuvvetleri mağlup olarak
geri döndü. Kaddâfi, Castro politikasını Afrika
kıtasında benzeri bir şekilde tatbik ederek Libya’daki
birçok müesseseleri devletleştirmiş ve hür
dünyâ ülkeleri ile olan ilişkilerini gerginleştirmiştir.
1986’dan îtibâren Amerika’nın Petrol ve
havacılık sektörlerine uyguladığı ambargo, büyük
ekonomik sıkıntıya yol açtı. 1990 yılında Kaddafi,
Amerika ile ilişkilerini geliştirmeye başladı.
Fizikî Yapı
Yüzölçümü 1.759.540 km2ye ulaşmaktadır.
Toprak bakımından Afrika’nın dördüncü büyük
ülkesidir. Bu geniş toprakların hemen hemen %
95’i çöl veya kurak arâzidir. Kuzeyde Akdeniz ve
güneyde Ekvator Afrikası arasında bir kum denizine
benzeyen Büyük Sahra Çölünün, yaklaşık
1300 km uzunluğundaki büyük bir bölümü, Libya
topraklarının tamâmına yakın kısmını meydana
getirir.
Libya’nın, Tunus ve Mısır arasında bulunan
Akdeniz kıyılarının uzunluğu, yaklaşık 1912
km’dir. Kıyıdan îtibâren gittikçe yükselen Libya
toprakları, umûmiyetle yüksek yayla görünümünde
olup, başlıca üç büyük bölgeye ayrılır; Bunlar
Fizan, Trablus ve Sirenaik bölgeleridir.Akdenize bir kavis şeklinde girmiş olan Sirenaik
bölgesi, düz girintisiz çıkıntısız olan kıyılardan
îtibâren yükselmeye başlar. Kıyıya paralel
uzanan Yeşil Dağı (Cebel-ül-Ahdar) buradaki mevcut
yaylanın en yüksek yeri olup, yaklaşık 880 m
yüksekliğindedir. Kuzeydoğudaki bu yüksek yayla,
güneyde Libya Çölüne doğru alçalmaya başlar.
Sidra Körfezinin batısında yeralan ve ortalama
650 m yüksekliğinde olan Trablus bölgesi, irili
ufaklı vahalara sâhip olup, verimli topraklarla
kaplıdır. Bu bölgenin en yüksek yeri olan Nefusa
Dağı, bölgeyi kuzey rüzgârlarına karşı örter.
Libya topraklarının büyük bir bölümünü meydana
getiren ve Kuzey Afrika’yı hemen hemen
kaplamış olan Büyük Sahra Çölü ıssızdır. Sahra
Çölünde iklim de çok farklılık gösterir. Bâzı yerlerine
on yıl boyunca hiç yağmur yağmaz.
İklim
Libya iklimi yükseklik ve denize yakınlık bakımından
çeşitlilik arz eder. Fakat genel olarak ülke,
çöl ikliminin tesiri altındadır. Yazlan oldukça sıcak
ve kurak, kışlan çoğunlukla ılık ve az yağışlı geçer.
Bu yağışlar, birkaç haftayı bulmaz. Bahar aylannda
güneyden esen Ghibli rüzgân, Sahranın kavurucu
sıcaklığını kuzeye doğru taşır.
Kıyı bölgelerde Akdeniz iklimi ve kıyıya yakın
ve paralel uzanan yaylalarda yüksek ova iklimi
hüküm sürer. Libya’da genel olarak yıllık sıcaklık
ortalaması kışın 15°C ve yazın 38°C civânndadır.
Bugüne kadar en fazla (rekor seviyede) sıcaklık,
1922 yılında Aziziye bölgesinde 58°C olmuştur.
Yıllık yağış ortalaması Trablus’ta 400 mm,
Sirenaik’de 500 mm’dir.
Kuzey yükseltiler, çoğunlukla üzüm bağlan ve
meyve bahçeleri ile kaplı iken, güney bölgelerde
koruluklar bodur çalılar ve otlara rastlanır. Daha
güneyde ise bu bitki örtüsü de bulunmaz ve ka-vurucu sıcaklığın getirdiği yarı yarıya çatlamış
çöl toprakları mevcuttur. Trablus bölgesi, tarım
ürünleri bakımından en fazla verimin alındığı vahalara
sâhiptir. Kıyı ile Nefusa Dağı arasında yer
alan Gefera Ovası umûmiyetle ağaçlık bölge olup,
verimli topraklara sâhiptir. Çöllerin bol olduğu
Fizan bölgesinde ise yer yer görülen vahalar sâdece
hurma ağacı yetiştirilmesine imkân verir.
Tabiî Kaynaklar
Libya, yer îtibâriyle Akdeniz kıyısına yakın
olmakla berâber, Afrika kıtasının özelliklerini üzerinde
taşıyan bir ülkedir. Kıyı bölgeleri hâriç, ülkenin
% 95’i çöl veya kurak topraklardan meydana
gelir. Büyük Sahra Çölünün ülkeye çok tesiri vardır.
Çölün % 20’lik bölümü saf kumdur, diğer bölgeleri
ve özellikle Libya topraklarında kalan kısımları,
çıplak iri kayalıklardan meydana gelmiştir.
Trablus ve Sirenaik bölgelerinde yer yer yeşil
sahalar mevcutsa da, güneyde Fizan bölgesinde
vahaların bulunduğu bölgeler hâriç, sâdece çölün
kurak ve yarı çatlak toprakları yer alır. Vahalar civârındaki
ağaçlıklar dışında ülkenin önemli bir
orman zenginliği yoktur.
Kıyı bölgeler nisbeten sulak olup, Akdeniz ikliminin
tesirinde kalan muhitlerde zeytinliklere ve
ardıç, zakkum gibi nâdiren yetişen ağaç topluluklarına
rastlanır. Mâden bakımından fazla zengin
olmayan Libya’nın en önemli gelir kaynağı, petroldür.
Mevcut petrol yatakları ülke ihtiyacını karşıladığı
gibi önemli ihraç kaynağı durumundadır.
Nüfus ve Sosyal Hayat
Libya nüfûsu 4.447.000 olup, bunun büyük
çoğunluğu kuzeybatı bölgesi ve özellikle Trablus
civârında yaşamaktadır. Ülke topraklarının çok
geniş olması ve ayrıca büyük bir bölümünün hayat
şartları için müsâit olmaması sebebiyle nüfus yoğunluğu
çok düşük olup, ancak kilometrekareye bir
veya iki kişi düşmektedir. Bu rakam Trablus bölgesinde
biraz artarak beş kişiye ulaşır.Nüfûsun büyük bir bölümü Arap veya Araplaşmış
Berberîlerden meydana gelir. Trablus, Bingâzi,
Deme, Zuara, Homs, Misurata ve Beyda nüfûsun
en kalabalık olduğu başlıca büyük şehirlerdir.
Şehirlerden başka, ülkenin özellikle batı kesiminde
yer alan vahalardaki insanlar, dâima çölün
getirdiği birtakım zorluklarla karşı karşıyadırlar.
Bunlardan iç bölgelerde bulunan Sebha, Murzuh,
Cufra, Derg ve Gadames vahaları nisbeten kalabalıktır.
Buradaki insanlar çoğunlukla sepet örme,
deve yetiştiriciliği ve deri dabağlamacılığı işleriyle
uğraşırlar. Nüfûsun sâdece % 5’i hemen
hemen tamâmen çöl olan Fizan bölgesinde yaşar.
Resmî dil Arapça olup, halkın tamâmı tarafından
konuşulur. Ayrıca Berberîce, Tebuca ve
Sudanî dillerine de çok az olmak üzere rastlanmaktadır.
Libya halkının çoğunluğu Sünnîdir. Pek az
olmakla birlikte Vehhâbilik ve mezhepsizlik de
taraftar bulmuştur.
Libya’da eğitim ve öğretim seviyesi düşük olup,
halkın yaklaşık % 50’si okur-yazardır. 1940-1943
yıllan arasında ülkedeki bütün okullar İtalyanlarca
kapatılmıştı. Daha sonra yavaş yavaş okullar açılmaya
başlandı ve dışardan öğretmenler getirildi.
Devlet, ülkenin en önemli gelir kaynağı olan petrol
kârlannı bu alanda harcamaya hız verdi. 1956 yılında
ilk üniversite (Libya Üniversitesi) açıldı. 1960
yılından sonra okulların sayısı artırıldı. 6-12 yaş grubuna
öğretim mecbûriyeti getirildi. Berda’daki îslâm
Üniversitesi, ülkenin ikinci büyük üniversitesidir.
Ayrıca ülkede tarım endüstrileri, teknik ve
meslek okulları mevcuttur. Devlet okullannda ihtilâlden
sonra eğitim ve öğretim, sosyalist felsefe
esaslarına göre yürütülmektedir. Libya’da basın ve
yayın, devlet kontrolündedir. Günlük olarak yayın
yapan 7 özel gazete devletleştirilmiştir. Sağlık hizmetleri
de devlet kontrolündedir.
Libya, uzun yıllar Osmanlı idâresi ve Türk-İslâm
kültürü altında kalmıştır. Bundan başka Birinci
Dünyâ Harbinin cereyan ettiği cephelerden biridir.Dolayısıyla târihî mîrası, Libya’ya turizm açısından
önemli bir gelir kaynağı teşkil etmektedir.
Siyâsî Hayat
Önceleri meşrutî krallıkla yönetilmiş olan Libya,
1960 ihtilâlinden sonra cumhûriyet rejimine
dönmüştür. Her ne kadar hâlihazır idâre şekli İslâm
cumhûriyeti ise de, bütün güç “İhtilâl Konseyi”nin
ve onun ihtilal lideri Muammer Kaddâfi’nin elindedir.
Bir yandan sosyalizm prensiplerini uygulayarak,
diğer yandan da mevcut Müslüman potansiyeli
kullanarak, Arap dünyâsının ve İslâm câmiasının
lideri olma arzusunda olduğu için, idârî
tarzı birtakım tezatlar arz eder. Libya’nın, askerî
cunta idâresinde, bir devlet başkanı, bir başbakanı
ve bakanlar kurulu mevcuttur. Devlet başkanı
Kaddâfi, aynı zamanda İhtilâl Komuta Konseyi
Başkamdir. Ülkeyi her bakımdan kontrolünde bulunduran
İhtilâl Komuta Konseyi, başbakan ve
bakanlar kurulunu tâyin etmektedir. Bu tâyinler
devlet başkanınca onaylanmaktadır.
Libya, 10.9.1980 târihinde, Suriye ile birleştiğini
açıklamıştı. Ortak bir hükümet ve ortak bir devrim
kongresinin kurulacağına dâir bildiri yayınlandı.
Fakat bu birleşme fiilen gerçekleşmedi. Aynı olay
Mısır ile de tekrarlanmış ve bir netîce alınamadığı gibi
aksine ülkeleri birbiriyle çatışma safhasına getirecek
derecede, dostluk münâsebetleri bozulmuştu.
İdârî olarak on ayrı bölgeye ayrılmış olan Libya,
askerî kontrol altında merkezî bir cumhûriyet
olup, 1969’dan bu yana “sosyalizm” ve “üçüncü evrensel
teori” fikirleriyle dolu Yeşil Kitap istikâmetinde
yönetilmektedir. Libya’nın yeni adı “Libya
Arap Halk Sosyalist Cemâhiriyesi” olarak değiştirilmiş
ve “hükümet ve devlet”yerine “Büyük
Halk Kongresi” kurulmuştur. Buna göre Halk Kongresinin
beş kişilik “Sekreterya”sınm birinci sekreteri,
Devlet Başkamdir.
Kaddâfi, tıpkı Castro gibi Moskova taraftarı bir
politika tâkip etmiş, yeni bir fikir sistemi kurma
çabasına girmiştir. Uyguladığı bu politika, Libya’yı komşuları, diğer Afrika ülkeleri ve hür dünyâ
ülkeleri ile çeşitli sürtüşmelere getirmiştir. Bir
İslâm Cumhûriyeti olmak iddiasını taşımasına rağmen,
devlet idâresinde İslâm dîninin temel esaslarını
reddederek, İslâmla ilgisini sâdece isim seviyesinde
tutmuştur.
Ekonomi
Önceleri son derece bozuk olan ekonomik
denge, petrol yataklarının bulunması sâyesinde
normale döndü. Bugünkü durum îtibâri ile ekonominin
yardımcı unsurlarını tarım ve hayvancılık
teşkil ediyorsa da, asıl ana gelir, petrol ve petrol
ürünlerindendir. Son yıllardaki petrol ihrâcatının
önemli ölçüde artışı, Libya’yı dünyâya tanıtmış
ve dünyâda petrol ihrâç eden ülkelerin altıncısı
durumuna getirmiştir. Petrolden başka diğer
önemli gelir kaynağı tabiî gazdır. Fakat bundan elde
edilen gelir, petrol, gelirinin ancak yarısına
ulaşabilmektedir. Libya’nın yılda 120.000.000 ton
olan petrol üretimi ve yan ürünleri, ona Avrupa’daki
iş hayâtına katılma fırsatı vermiştir. Meselâ
Libya Arap Bankası, İtalyan Fiat Şirketinin en
büyük hissedarlarından biri durumuna gelmiştir.
Fakat bütün bunlara rağmen Libya dış borçlardan
kurtulamamıştır. Dış borçların yanısıra Libya’nın
politik açıdan yaptığı aşın masraflar ve ABD ile İngiltere’ye
olan gerginliği, ekonomisini tehdit etmektedir.
İngiltere’yi bölgeden uzak tutabilmek
için Malta’ya yaptığı askerî ve mâlî yardımlar, siyâsî
rejimini yerleştirmek maksadıyla Cad ve Sudan’a
yaptığı müdâhaleler ekonomisini önemli ölçüde
sarsmıştır.
Libya’nın dış ticâretinin % 98’ini petrol, petrol
ürünleri ve tabiî gaz meydana getirir. Aynca deri
ve post, yerfıstığı, zeytinyağı, hurma, tütün, selüloz,
bâdem ve çeşitli cins meyveler ve turunçgiller,
diğer ihrâcat ürünleridir.
Balıkçılık diğer bir gelir kaynağı olup, özellikle
ton balığı avlanır. Hayvancılık deve, sığır,
merkep, at, koyun ve keçi yetiştirmekten ibâret
olup et, deri, yün ihrâcatı açısından önemli bir
gelir kaynağıdır.
El sanatları ve dokuma endüstrisi yanısıra sigara,
deri ve zeytinyağı sanâyi kolları ve inşâat sektörü
gelişmiştir. Özellikle inşâat yapımı için dış ülkelerden
işçi ve mühendis gelmektedir. Bu ba-kımdan Türkiye ile sıkı bir ekonomik bağ kurulmuştur.
Libya, Türkiye’den başka Mısır, ABD, İngiltere
ve Fransa ile ticârî münâsebetler kurmuş durumdadır.
Trablus, Bingâzi, Sebha’daki modern havaalanları
Libya’yı dünyânın mühim merkezlerine
bağlar. Yurtiçi ulaşımını küçük jet uçakları (tayyareleri)
sağlar. Havayolu ulaşımı, ülkenin büyük
şehirlerini ve petrol merkezlerini birbirine bağlar
ve en müsâit ulaşım vâsıtasıdır. 1964’ten îtibâren
karayolu sistemine ağırlık verilmeye başlandı. Ülkedeki
karayolu uzunluğu 19.300 km’ye ulaşmış
olup, yarısından fazlası asfalt kaplanmıştır. Ülkede
hiç demiryolu yoktur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir