wiki

LÛ T ALEYHİSSELÂM

LÛ T ALEYHİSSELÂM; Kur’ân-ı kerîm’de
ismi bildirilen peygamberlerden. İbrâhim aleyhisselâmın
kardeşinin oğludur. İbrâhim aleyhisselâm
ve ona inananlarla birlikte Nemrûd’un memleketinden
hicret edip Şam’a geldikten sonra, Lût
Gölü yanındaki Sedûm şehri halkına peygamber
gönderildi. İnsanlara İbrâhim aleyhisselâmın dînini
tebliğ etti.
İbrâhim aleyhisselâmla birlikte Bâbil’den hicret
edip, Şam diyârına geldikleri zaman Cebrâil
aleyhisselâm gelerek Lût Gölü civârındaki Sedûm
bölgesi ahâlisine peygamber olarak gönderildiğini
bildirdi. İbrâhim aleyhisselâmdan ayrılarak Sedûm
bölgesine gitti.
Bu beldede ahlâksız ve sapık bir millet türemişti.
Putlara tapıyorlar, soygun yapıyorlar, zayıfları
eziyorlardı. İğrenç olan livata (homoseksüellik;
bugün tedâvisi mümkün olmayan AIDS
hastalığına sebeb olan cinsî sapıklık) yapıyorlardı
(Bkz. Livâta). Lût aleyhisselâm onları çirkin işlerden
menedip, doğru yola dâvet etti. Bu husus
Kur’ân-ı kerîmde Şuarâ sûresi 161-164. âyetlerde
meâlen şöyle bildirilmektedir: “Kardeşleri
Lût onlara: Allah’a karşı gelmekten sakınmaz
mısınız? Doğrusu ben size gönderilmiş emin,
güvenilir bir peygamberim. Artık Allah’tan
korkun ve bana itâat edin! Buna karşılık sizden
bir ücret istemiyorum. Benim ücretim âlemlerin
Rabbine âittir, dedi.”
Sedum halkı hazret-i Lût’un dâvetine uymadılar.
İsyân edenler arasında kendi hanımı da vardı. O
da kocası hazret-i Lût’a inanmamıştı. Kâfirlerle bir
olup, ona ihânet etmişti. Bu azgın ve cinsî sapıklıkla
uğraşan kavim, îmân etmedikleri gibi hazret-i Lût’u
ve ona inananları memleketlerinden kovmaya kalkıştılar.
Lût aleyhisselâm bu kavme nasîhat edip,
doğru yola dönmezlerse Allahü teâlânın azâbma
uğrayacaklarını bildirdi. Buna rağmen isyândan ve
fuhuştan vazgeçmediler. Hattâ hazret-i Lût’a “Doğru
sözlü isen bahsettiğin azâbı getir de görelim”
dediler. Sapık kavmin isyânmm gittikçe artması
üzerine Allahü teâlâ onları cezâlandırmak için melekler
görevlendirdi. Bu melekler Cebrâil, Mikâil,
Azrâil aleyhisselâm bir rivâyete göre de Cebrâil
aleyhisselâm ile birlikte on iki melekti. Melekler önce
İbrâhim aleyhisselâma uğrayıp, kendisine bir
oğlan evlâdı (hazret-i İshâk) verileceğini müjdelediler
ve azgın Sedum halkını helâk etmek üzere
geldiklerini söyleyip ayrıldılar. Öğle veya akşam
vakti Sedum beldesine gidip hazret-i Lût’u buldular. Melekler nûr yüzlü genç delikanlı sûretinde
hazret-i Lût’un evine gelince hazret-i Lût’un isyankâr
hanımı, durumu azgın Sedum halkına bildirdi.
Azgın Sedum halkı hazret-i Lût’un evinin etrâfmı sarıp
misâfirlerini bize teslim et diyerek musallat olmaya
kalkıştılar. Hazret-i Lût onlara nasîhat ettiyse
de dinlemeyip kapıyı zorladılar. Bunun üzerine
melekler: “Ey Lût! Gerçekten biz Rabbinin elçileriyiz.
Kalbini onlardan gelecek bir korku ve zarar ile
meşgûl etme. Onlar sana aslâ dokunamazlar. Cebrâil
aleyhisselâm dedi ki, hemen gecenin bir kısmında
ev halkınla çık git ve içinizden hiçbiri geri
kalmasın, ancak hanımın hâriç, çünkü kavmine isâbet
edecek azâb ona da gelecektir. Onların helâk zamânı
sabah vaktidir.”
Azgın kavim içeriye girmek için kapıyı kırınca
Cebrâil aleyhisselâm; “Ey Lût kapıyı aç ve
geriye çekil gelsinler dedi. Lût aleyhisselâm kapıyı
açıp geriye çekildi. Cebrâil aleyhisselâm kanadını
önlerine gerdi ve içeriye hücum eden azgınların
gözleri âniden kör oldu, bunun üzerine şaşkın şaşkın
kaçışmaya başladılar. Bu husus Kur’ân-ı kerim’de
Kamer sûresi 44. âyette meâlen şöyle bildirilmektedir:
“Lût1 tan kavmi, misâfîr melekleri
istediler! Hemen biz onların gözlerini kör ettik.
(Anadan doğma gibi kör oldular) işte azâbımı ve
tehditlerimin âkıbetini tadın dedik.ft
Lût aleyhisselâm kendine tâbi olanlarla geceleyin
Sedum beldesinden ayrılıp Sa’r şehrine
gitti. Cebrâil aleyhisselâm Sedum beldesini kanadıyla
alt üst etti. Üzerlerine şiddetli taş yağmaya
başladı, nihâyet hepsi helâk olup gitti. Bu hususta
Kur’ân-ı kerîm’in Kamer sûresi 38. âyet-i
kerîmesinde meâlen; “Celâlim hakkı için, bir
sabah vakti devamlı bir azâb onları bastırıverdi.”
Ve Hicr sûresi 73-74-75. âyetlerde de;
“Nihâyet onları güneşin doğma vaktinde korkunç
gürültü yakalayıverdi. Hemen şehirlerinin
üstünü altına geçirdik ve üzerlerine de çamurdan
pişmiş taş yağdırdık. Elbette bunda keskin
anlayışlılar için ibret alâmetleri var.” buyrulmaktadır.
Lût’un aleyhisselâm kavminin yaşadığı ve helâk
oldukları topraklar Kur’ân-ı kerîmde alt-üst
olan memleket mânâsına gelen “El-mü’tefikât”
şeklinde zikredilmiştir. Sedum beldesi alt-üst olduktan
sonra kaynarsular fışkırıp göl hâline geldi.
Bu gün bu bölge, Lût Gölü adıyla anılmaktadır. Yahûdî
kaynaklarında ise bu belde (Sodom) ismiyle
geçmektedir.
Lût aleyhisselâm, kavminin helâkinden sonra,
Şam bölgesine gidip, amcası İbrâhim’in (aleyhisselâm)
yanında yedi sene kaldı. Sonra Hicaz’a gidip,
seksen yaşında iken orada vefât etti. Kabrinin,
İbrâhim aleyhisselâmın kabrinin de bulunduğu
Filistin’deki Halîlürrahmân’da veya Mekke-i mükerremede
Kâbe yanında Hatim denilen yerde olduğu
rivâyet edilir.
Kur’ân-ı kerim’de yirmi yedi âyette Lût aleyhisselâmdan
bahsedilmektedir. Lût aleyhisselâmın
mûcizelerinden bâzıları şöyledir:
1. Bulutsuz yağmur yağdırmıştır. Kavmini
doğru yola dâvet ettiği vakit, mûcize olarak bulutsuz
yağmur yağdırmasını istediler. Duâsı kabul
olunup, elleriyle göğe işâret etmesi vahyedildi.
Göğe işâret edince yağmur yağmaya başladı.
2. Duâsı bereketiyle otsuz bir dağda ot bitmiştir.
Kavmi Lût aleyhisselâmın koyunlarını otsuz
bir dağa toplayıp başka yere salmadılar. Hayvanlar
açlıktan telef olmaya başlamıştı. Hazret-i
Lût kuruyan dağda ot bitmesi için duâ etti ve yemyeşil
otlar bitti. Azgın kavmin koyunları o dağdan
otlasa hemen ölürdü. Bu mûcizesi ile kırk kişi
îmân etmiştir.
3. Taşlar, çakıllar ve kum tâneleri, Lût aleyhisselâm
ile konuşmuşlardır. Kavminin isyânı üzerine
taş parçaları dile gelip, “Kavminin îmân etmeyeceği
sizce muhakkak ise cenâb-ı Hakk’a duâ
et, ohları yakmak için bizi ateş eylesin.” dediler.
4. Kavmi, ona eziyet vermek için üzerine ufak
taşlar atardı. Allahü teâlânın koruması ile hiçbiri
ona dokunmazdı.
5. Üzerine yattığı taşlar döşek gibi yumuşak olmuştur.
Kavmi, kendisini öldürmek için karar verince
İlâhî emre uyarak onlardan uzaklaşıp bir dağa
gitti. Çok yorulduğundan bir yerde uyuyup kalmıştı.
Peşinden gelen yedi kişi, onu gördüklerinde
sırt üstü yatmış, altında bulunan taşlar döşek gibi
yumuşayıp çukurlaşmıştı. Onu tâkip eden yedi
kişi bu hâli görünce îmân etmiştir.
6. Lût aleyhisselâm çok uzak yerlerde olan şeyleri
görüp haber verirdi. Çocuğu kaybolan biri gelip,
nerede olduğunu sorunca duâ etti. Allahü teâlâ
da ona bildirdi. O da, çocuğun olduğu yeri söyledi.
Bunun üzerine çocuğunu soran kimse îmân etti.
Ahmed bin Hanbel ve İbn-i Mâce’nin bildirdikleri
hadîs-i şerîflerde, Peygamber efendimiz
sallallahü aleyhi ve sellem, Lût kavmi hakkında buyurdu
ki:
On şey vardır ki Lût kavmi onları yapmış ve
o yüzden helâk edilmiştir. Ümmetim ise onlara bir
de kendisi katar. Bunlar; livâta (erkek erkeğe münâsebet),
fındık gibi taşları sapanla atmak, güvercinle
(kumar) oynamak, def çalmak, (kadınlar
için düğünlerde ruhsat vardır) içki içmek, (özürsüz)
sakal kesmek, (emredilenden fazla) bıyık uzatmak,
ıslık çalmak, el çırpmak, (erkekler için) ipek
gömlek giymek bir tâne de ümmetim ilâve eder ki;
o da kadın kadına münâsebette bulunmaktır. Lût
kavminin işini (livâta) yapan mel’undur. Benden
sonra ümmetim hakkında en korktuğum şey Lût
kavminin yaptığını yapmalarıdır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir