wiki

LÜTFİ PAŞA (Dâmâd)

LÜ TF İ PAŞA (Dâmâd); on altıncı yüzyıl
kumandan, târihçi, ilim ve devlet adamı. Âilesi, doğum
yeri ve târihi bilinmemektedir. Enderunda
terbiye edilip, öğretim görerek yetiştirildi. Kânûnî
Sultan Süleymân Han zamânında Dimetoka’da
vefât ettiği sanılmaktadır.
Enderunda eğitim ve öğretimini tamamlayan
Lütfi Paşa, Osmanlı Sultânı İkinci Bâyezîd Han
(1481-1512) devrinin son zamanlarında çuhadar
iken, Yavuz Sultan Selim Hanın 1512’de tahta geçmesiyle,
müteferrika oldu. Yavuz Sultan Selîm Han
(1512-1520) devrinde çeşnigirbaşı, kapıcıbaşı ve
mîralem vazifeleri verildi. Bu vazifelerinde Sultan’ın
takdirini kazandı. Kastamonu ve Aydın sancakbeyliklerinde
bulundu. Kânûnî ile birlikte Rodos’un
Fethine iştirâk etti (1522). Yanya sancakbeyi
iken Viyana Kuşatmasına katıldı (1529). 1533’te
Karaman beylerbeyi oldu. Irakeyn Seferine katıldı
(1533-1536). Önce Anadolu, peşinden Rumeli beylerbeyliğine
getirildi (1536). Kısa bir müddet sonra,
üçüncü vezirliğe tâyin olundu. 1537’de Kaptan-ı
Deryâ Barbaros Hayreddîn Paşanın iki yüz seksen
gemilik korfu Seferine serdâr olarak katıldı. Korfu
Seferinde Kânûnî Sultan Süleymân Han, Avlonya’da
bulunurken, Lütfî Paşa da İtalya sâhillerinde,
Osmanlınm yokluğunda Akdeniz’i kana boyayan
korsanları ve Haçlı donanmalarını aradı. Otranto
ve Castro kalelerini tahrîb ederek, donanmayla İstanbul’a
döndü. 1538’de İkinci vezirliğe tâyin edildi.
Kânûnî Sultan Süleymân Han ile Boğdan Seferine
katıldı. Bu sefer esnâsında Prut Nehri üzerinde
köprü inşâ ettirerek Mîmâr Sinân’ı Sultan’a tanıttı.
Boğdan Seferi sonunda 13 Temmuz 1539 târihinde
vezîriâzamlığa tâyin edildi. Yavuz Sultan Selim’in kızı
ve Kânûnî Sultan Süleymân Hanm kız kardeşi Şâhî
Sultan ile evlenerek Osmanlı hânedânma dâmâd
oldu. 1541 Nisanında emekli olduktan sonra, Dimetoka’da
ilim ile meşgûl olup, kıymetli eserler
yazdı. Emekli haslarıyla geçinerek, vefâtına kadar
Dimetoka’da oturan Lütfi Paşa hacca da gitmiştir.İyi bir idâreci, teşkilâtçı, kumandan olan Dâmâd
Lütfi Faşa, Enderundaki eğitim ve öğretiminin yanında
tâyin olunduğu çevrenin âlim ve şâirleri ile sıkı
münâsebet kurarak, ilmini artırmıştır. Arap edebiyâtı,
fıkıh, hadîs, târih ve diğer ilimlerin yanında
tıp ilmini de bildiğinden, Arapça ve Türkçe kitap-
1ar yazmış, tercümeler yapmıştır. 1554 senesine
kadar Osmanlı târihini ihtivâ eden Tevârih-i Âl-i
Osman vezirlerin ve devlet adamlarının uyacağı kâidelerden
bahseden Asafnâme, tıp ve dînî ilimleri
konu edinen Tuhfetü’t-Tâlibîn Kitâb-ül-Es’ile
ve’l-Ecvibe, Tenbih-ül-Gâfîlîn ve Tekîdü’s-Sâlikîn,
Kitâbü’l-Künûz fi’I-Letâifi’r-Rumûz, Zübdetü’l-
Mesâil fi’I-İtikâdât ve’l-İbâdât dâhil yirl&
l’i’: miye yakın eser te’lîf ve tercüme etmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir