MAĞARABILİM (SPELEOLOJI)

B

 

MAĞARABILİM (SPELEOLOJI)

Enırullah GÜNEY

Jeomorfolog Fırat Üniversitesi


ilim ve teknik geliştikçe, insanoğlunun doğayı yenme, ona egemen olma istek­leri arttıkça, ayrıntılı araştırmalar yapma ge­reği ortaya çıkıyor. Bundan yüz yıl kadar önce yerkabuğunu inceleyen yalnız bir bilim dalı-jeoloji- olduğu halde, bugün yeryüzünde- ki her olayın nedenlerini araştıran, ilişkileri bulmaya çalışan, sonuçları ortaya çıkarma uğraşı veren pek çok bilim vardır. Göller, ır­maklar, denizler, bataklıklar bugün artık tek bir bilim dalı konusu değildir. Eskiden Hid- rografya ya da Hidroloji konusu sayılan göl­leri bugün Limnoloji, akarsuları potamolo- ji, denizleri oseonografı incelemektedir. Do­ğal denge, toprak-su-canlılar açısından Eko­loji de bataklıkları konu olarak ele almakta­dır.

Jeoloji, yüz yıl öncesine değin ansiklope­dik bir bilim dalıydı. Kapsamı öylesine geniş­ti ki, bir jeolog yerin katı derinliklerinden, yeryüzündeki tüm şekillere değin her konu­dan anlamak, bilmek zorundaydı.. Bugün ar­tık, jeomorfoloji bilim dalı jeolojinin yükünü hafifletmiştir. Yeryüzünde işleyen güçleri, karaların yeryüzü biçimleri topluluklarını be­lirten, bunların oluşunu açıklayan bilim da­lıdır jeomorfoloji..

Bugün artık Jeoloji ilgilense de yanardağ bilim (volkanoloji) buzul bilim (glasyoloji) deprem bilim (seizmoloji) taş bilim (petrog­rafi) mineral bilim (mineraloji) eriyen kaya­larda oluşan şekilleri inceleyen bilim (karst- oloji) ayrı ayrı birer bilim olarak gelişmişler­dir, ya da gelişme yolundadırlar..

Gelelim Speleolojiye.. Adını çok kişinin duymadığı bir bilim dalı… Mağara bilim… insanlığın tarihi kadar eski.. İlk insanların doğal mağaralarda yaşadıklarını düşünürsek, mağaracılıkları oldukça geçmişlere kadar uzanıyor.. Ancak bunu bir bilim için değil, doğal olarak yabanıl hayvanların saldırıların­dan korunmak, ya da av avlamak için yapı­yorlardı. Speleoloji, mağaraların, uçurumla­rın, yarık ve boşlukların, yeraltı ırmaklarının araştırılmasıyla, geniş anlamda yerin dibiyle uğraşan bilim ve spordur. Yeraltı dağcılığı tersine Alpinizm adlarının verildiği de olur.

Speleolojinin daha kapsamlı olan Karstolo jinin bir dalı olduğunu belirtmek gerekiyor. Karstik araştırmalar bilimi de denilen Kars- toloji, adını Trieste kenti yakınlarındaki ken­dine özgü şekilleri olan ve dağlık bir yöre­nin adından, Karst sözcüğünden almıştır. Bu dağlık bölgede eriyebilen kayalar üzerin­de dolinler, uvalalar, polyeler, çıkmaz vadi­ler, lâpyalar, yeraltında mağaralar vardır. Uluslararası sözcük değeri kazanmış olan bu sırpça öğeler yerine Türkiye’de halkımız çok anlamlı ve rahatlıkla kullanabileceğimiz adlar yakıştırmıştır bu karst şekillerine.. Örneğin: obruk, düden, subatan, suçıkan, karpuzatan vb..

Türkiye’nin yüzölçümünün beşte biri kal­ker, jips gibi eriyebilen kayalardan oluşmuş­tur. Bu arazi üzerinde karstik şekiller çoktur.

Yüzeyin son derece kıraç, kurak olmasına karşın, buralarda ırmaklar, çaylar yeraltında akarlar. Sulama ve içmesuyu sağlamada, elektrik üretmek için hidroelektrik santralle­ri kurmada, bu karstik alanlardaki sulardan büyük ölçüde yararlanmak olasıdır. İnsanoğ­lunun tarihi kadar eski olan bu araştırmalar ne yazık ki Türkiye’de son 25 yıl içinde baş­lamıştır. Yeraltından gürül gürül ırmaklar akıp giderken yeryüzündeki köyler su sıkın­tısı çekmişlerdir. Küçük bir emekle yüze çı­karılabilecek sular derinlerden akıp gitmiş, ekenekler sulanamamış, kuraklıktan ürün alı­namamıştır.

Toros Dağlarının büyük bir bölümü eriye­bilen kayalardan oluştuğu için karstik şekil- lerce zengindir. Mağaralar, yeraltı ırmakları adım başı vardır. Cennet, Cehennem mağara­ları, Dilek kuyu mağarası, Damla Taş Mağa­rası ilk akla gelenlerdendir. Bunlardan ilk üçü Mersin- Silifke arasında, üçüncüsü Alan­ya kalesinin dibindedir. Burdur yakınındaki insuyu mağarasını da unutmamak gerek..

Mağaralar her yerde insanların rahatça görebileceği yerlerde olmayabiliyor. Belki bütün Türkiye’nin derinliklerinde binlerce mağara insanların araştırıp, bulmaları için bekliyor.. Kimi mağaralar bir rastlantı so­nucu köylülerce ortaya çıkarılıyor.. Kimi mağaralar yol yapım çalışmaları sırasında, tünel kazımı sırasında bulunuyor..

Mağaralarla ilgilenenlere speleolog adı veriliyor.. Eskiden yalnız serüven amacıyla yapılan bu sporun bugün artık amacı insan­lığın yararına, yeraltmın tanınması, mağa­ralar dünyasının nimetlerinden yararlanılma­sı amacına yöneliktir.. Speleolog yalnız bir sporcu değil bir araştırmacıdır. Mağara araş­tırıcıları çok güç şartlar altında dikine iniş­ler, dar yerlerden geçişler yaparlar Mağaralar savaşlarda insanlar için sığmak görevi yapmış­lardır. Bugün ve 21. yüzyılda insanlığı tehdit eden nükleer savaşlarda mağaralar en güveni­lir doğal sığmaklar olabileceklerdir. Ayrıca bombardımanlardan zarar görmemeleri için savaş araç ve gereçlerinin en sağlam bi­çimde saklanabileceği yerler mağaralardır. Türkiye’de 2582 mağara saptanmasına karşı­lık, turizme açılan mağarasa sayısı ancak 5 kadardır. (İnsuyu, Damlataş, Cennet, Cehen­nem, Dilek Mağaraları) Doğal güzelliklerin en hârikalarından olan mağaralar korunması gereken varlıklardır. Bilinçsiz eller stalagtit ve salagmititlerini kırarsa, doğallığını boza­cak süslemeler yapılırsa mağaralar çabukça bozabilir, değerini yitirebilir. Bugün Amerika Birleşik Devletlerinde 124, Fransa’da 100, İtalya’da 34, Batı Almanya’da 25, Avustur­ya’da 15 mağara turistlerin gezebilmesine, zi­yaretine açıktır. Yugoslavya’nın Adelsberg mağarasını 1962 yılında 281.000 turist gez­miştir ki, bunun yarısı yabancı gezginlerdir.. Aynı ülkedeki Postumia mağarası, Fransa’nın Padirac mağarası ve yeraltı ırmağı, Avustur­ya’da Buzlu Mağaralar, İtalyadaki Castellana mağarası, Amerikadaki Mammouth Cave ve Carlsbad Mağarası çok turist çekmektedir. Turizm gelirleri çok önemli ekonomik kay­naklar olduğuna göre mağaraları değerlendir­mekle ülkeler ticaret açıklarını daha kolay kapatmaktadırlar. Ayrıca mağaralar ve yöre­leri Ulusal Park olarak ayrılmakla yeniden canlandırma anlamında değer kazanmakta ve bozulmadan sonraki nesillere devredilmesi amaçlanmaktadır. Kimi mağaralar sağlık bakımından değer taşırlar. Alanya Damlataş Mağarası astımlı, nefes alma güçlüğü olan, ro­matizmalı, bronşitli hastaların koştuğu, umutla iyileşmeyi beklediği bir “kür merke­zi” işlevini yüklenmiştir.

Tüm işlevleriyle değerlendirilmeleri duru­munda mağaralar çok amaçlı, topluma hiz­met veren doğal varlıklardır. Speleoloji bu­gün, jeolojiden ayrı gelişen bir bilim dalı ola­rak bu amaca, uygun çalışmalar yapmakta­dır.

Eğer % 2’lik bir artışla sürerse, 1800 yıl içinde dünya nüfusu yeryüzünün kütlesine eşit olacaktır.

Dişi bir morina balığı her yıl 6 milyon yumurta bırakır, ama sadece yarım düzine­den biraz fazlası yetişkin balık olur. Eğer hepsi yaşasaydı, dünya okyanusları morina balıklarının sıkı sıkıya doldurduk­ları birer paket haline dönüşürlerdi.

Uzay mekiğinin üç ana moturunun tam güçte oluşturduğu enerji, Hoover barajının enerji çıkışının 23 katıdır. Motorların için­deki sıcaklık ise demirin kaynama noktası­nın üzerindedir.

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*