wiki

MUHAMMED BÂBÂ SEMMÂSi

ekran-alintisiMUHAMMED BÂBÂ SEMMÂSi; Türkis tan’da yetişen evliyânm büyüklerinden ve silsilei aliyye denilen İslâm âlimlerinin on üçüncüsü. Râmiten ile Buhârâ arasında Semmas köyünde doğdu. 1354 (H. 755) de orada vefat etti. Tasavvuf ilmini büyük âlim Ali Râmitenî’den öğrendi. Onun derslerinde ve sohbetlerinde yetişip, tasavvufta yüksek dereceye ulaştı. Hocası kendisinden sonra irşâd makâmma Muhammed Bâbâ Semmâsî’yi seçti. Diğer talebelerine de ona tâbi olmalarını emretti. Hocasının vefâtından sonra irşad makâmma geçen Muhammed Bâbâ Semmâsî çok talebe yetiştirdi ve içlerinden bir kısmını tasavvufta yüksek makama kavuşturdu. Bu talebelerinin başında, kendisinden sonra yefine geçen Seyyid Emir Külâl gelmektedir. Bir talebesi de Şâh-ı Nakşibend Behâeddîn Buhârî hazretleridir. Behâeddîn Nakşibend hazretleri Kasr-ı Hindüvan’da doğdu. Henüz o doğmadan hocası Muhammed Bâbâ Semmâsî onun doğduğu yerden geçerken; “Bu yerden büyük bir zâtın kokusu geliyor. Pek yakında Kasr- ı Hindüvan Kasr-ı Ârifân olur.” dedi. Bir gün yine oradan geçiyordu; “Şimdi o güzel koku daha çök geliyor. Umarım ki o büyük insan dünyâya gelmiştir.” buyurdu. Böyle buyurduğu zaman, Behâeddîn Buhârî hazretleri doğalı üç gün olmuştu. Dedesi çocuğun göğsünün üzerine hediye koyup, Mühammed Bâbâ Semmâsî’ye getirince; “Bu bizim oğlumuzdur. Biz bunu kabûl eyledik.” buyurup talebelerine; “Kokusunu aldığım işte bu çocuktur. Zamânmm rehberi ve bir tânesi olacaktır.” dedi. Sonra halîfesi Emir Külâl hazretlerine onun iyi yetiştirilmesini tenbih etti. Behâeddîn Buhârî hazretleri anlatır: “Evlenmek istediğim zaman büyük babam beni Mühammed Bâbâ Semmâsî hazretlerine gönderdi. Gide
ceğim günün gecesi, içimde gözyaşı ve duâ isteği kabardı. Muhammed Bâbâ Semmasî’nin mescidiT ne gidip iki rekat namaz kıldım ve Allahü teâlâyâ’ şöyle duâ ettim: “İlâhî bana, belâlarına tahammül için kuvvet ve aşkın yüzünden doğacak mihnetle-, re karşı tâkat ver.” Sabahleyin hocamın huzûruna varınca; “Bir daha duâ ederken şöyle duâ et: “İlâhî senin rızân neredeyse bu kulunu orada bulundur! Eğer Allah dostuna belâ gönderirse, yine inayetiyle o belâya sabır ve tahammülü de ihsan eder. Fakat Allah’tan ne geleceğini bilmeden belâ ister gibi duâ, doğru değildir.” buyurdu. Bâbâ Semmâsî’nin, bir gece evvelki hâlimi keşfetmekteki kerâmetini anladım ve ona tam bağlandım. Yine Behhâeddîn Buhârî hazretleri anlatır: Bir defâsmda Hocam Muhammed Bâbâ Semmâsî ile yemek yiyorduk. Yemek bitince bana bir ekmek uzatıp; “Al bunu sakla.” buyurdu. Yemek yediğimiz hâlde bana bu ekmeği vermesinin hikmetini düşünmeye başlamıştım. Bu sırada bana; “Faydasız düşüncelerden kalbi muhâfaza etmek lâzımdır.” buyurdu. Daha sonra yolculuğa çıktık ve bir tanıdığımın evinde misâfir olduk. Misâfir olduğumuz evin sâhibinin sıkıntılı bir hâlde olduğu görülüyordu. Hocam ona; “Neye üzülüyorsun?” buyurdu. O da; “Bir kâse sütüm var, fakat ekmeğim yok ki, süte banıp da yiyeyim. Ona üzülüyorum;” dedi. Hocam bana dönüp; “İşte, acabâ ne için ayırıyoruz diye düşündüğün ekmek bu iş içindi. Ver sâhibine yesin.” buyurdu. Dört halîfesi vardı. Biri Hâce Sofi Suhari, İkincisi kendi oğlu Hâce Mahmûd Semmâsî, üçüncüsü Mevlânâ Danişmend Ali, dördüncüsü de Seyyid Emir Külâl hazretleriydi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir