MÜRTED; İslâm dîninden aynlan, dinden dönen, dîni reddeden. Müslüman iken kâfir olan kimse (Bkz. Kâfir). Arapça bir kelime olan “red” (geri çevirmek) kelimesinden türeyen “irtidâd” kelimesi, lügatte “geri dönmek, ayrılmak, bir işten rücû’ etmek” mânâlarında kullanılır. Dînî, bir tâbir olarak irtidâd, “İslâm dîninden dönmek” mânâsındadır. “Riddet” de aynı mânâdadır. Mürted, İslâm dîninden dönen kimse demektir. İslâm dînine göre, yeryüzünde bulunan bütün insanlar Müslüman veya kâfir olmak üzere ikiye ayrılır. Müslüman, Allahü teâlâyâ îmân edip, her sözünde ve her işinde O’nun gönderdiği Peygamberine uyan kimsedir (Bkz. Müslüman). Kâfir, Allahü te- âlânın varlığını ve dînini inkâr eden, Peygamberlerine tâbi olmayan veya O’nların bildirdiklerinden birini veya birkaçını beğenmeyen kimsedir (Bkz. Kâfir).
Kâfir olan insanlar, inkârları bakımından birkaç smıfa ayrılırlar. Mürted de bunlardan biridir. Mürted demek, âkil ve bâliğ olan kimselerin, Müslüman evlâdı oldukları halde, Müslümanlıktan haberleri olmadığından ve hiçbir din âliminin kitabını okuyup anlamadıklarından, yalnız bir lütuf ve ihsâna veya bir dünyâlığa kavuşmak için ve yaşadığı ortamın içindeki bozuk akıntıya kapılmış olmak için, kendi irâdesiye Müslümanlığı beğenmeyenler ve İslâmiyete hakâret edenlerdir. Müslüman ana ve babanın çocuğu küçükken ana ve babasına tâbi olarak Müslümandır. Akil ve bâliğ olunca yâni dînin emirlerini yapmakla sorumlu olduğu yaşa ulaşınca ana ve babasına tabi olması devam etmez. İslâmiyetten kendisine lâzım olan esasları öğrenmesi mutlaka lâzımdır. îmânın şartlarını öğrenip inanmadıkça ve İslâmiyete uymak lâzım olduğuna inanmadıkça Müslümanlığı devam etmez, mürted olur. (Bkz. îmân)
Allahü teâlâ, mürtedler hakkında Kur’ân-ı kerîmde buyuruyor ki:
Sizden her kim, dinden döner de kâfir olarak ölürse bu gibilerin yaptığı iyi işler, dünyâda da, âhirette de boşa gitmişler ve kendileri de cehennem ehli olup, orada, ebedî (sonsuz) olarak kalırlar. (Bakara sûresi: 217) Kim İslâmiyetin hükümlerini tanımaz, îmânı inkâr ederse, bütün yaptıkları boşa gitmiştir ve âhirette hüsrana uğrayanlardandır. (Mâide sûresi: 5) Ey îmân edenler! Sizden her kim dîninden dönerse, (biliniz ki) Allah onun yerine öyle bir kavim getirecek ki, Allah onları sever, onlar da (Allah’ı) severler. Müminlere karşı son derece mütevâzi (alçak gönüllü), kâfirlere karşı izzetli (şerefledirler. Allah yolunda cihâd (harp) ederler ve kınayanın (hiçbir) kınamasından korkmazlar. Bu, Allah’ın bir lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah, lütfü bol ve ilmi sonsuz olandır. (Mâide sûresi: 54)
Mürted olan kimsenin canı, malı, ibâdetleri ve nikâhı ile ilgili hükümler fıkıh (ilmihal) kitaplarında açık ve geniş olarak bildirilmektedir. Mürted olanın, ömrü boyunca yaptığı bütün ibâdetleri, iyi işleri, yok olur, geçersiz sayılır. Evli ise dînen nikâhı ortadan kalkar. Kazandığı malı kendisinin sayılmaz, fey olur (Bkz. Fey). Müslüman ile mürted birbirine mirasçı olamaz. Hadîs-i şerîfte; “İki ayrı dinde olanlar, birbirine vâris olamazlar.” buyruldu. İslâm cezâ hukûkuna göre, mürted olanın İslâm ülkesinde yaşama hakkı yoktur. Tekrar Müslüman olması için zorlanır, yoksa cezâlandırılır.