wiki

NÂFİ’ BİN ÖMER EL-KUREŞİ

Büyük hadîs âlimlerinden. Doğum tarihi bilinmemektedir, 169 (m. 785) senesinde vefât etti. Rivâyet ettiği hadîs-i şerifler Sahîh-i Buhâri, Sahîh-i Müslim, Sünen-i Ebî Dâvûd, Sünen-i Nesâî, Sünen-i îbn-i Mâce’ de mevcuttur. îbn-i Ebî Müleyke, Sa’îd bin Hassân el-Hicâzî, Sa’îd bin Ebî Hind, Abdülmelik bin Ebî Mahzûre, Ebû Bekir bin Ebî Şeyh es-Sehmî, Bişr bin Asım es- Sekafî ve başka zâtlardan (r.anhüm) hadîs- i şerif rivâyet etmiştir. Abdurrahmân bin Mehdî, Vekî’, Yahyâ el-Kattan îbn-i Mübâ- rek, Yezîd bin Hârûn, Yûnus bin Muham- med, Yahyâ bin Ebî Zâide ve diğer başka âlimler (r.anhüm) de ondan hadîs-i şerif bildirmişlerdir. Nesâî ve Ahmed bin Hanbel (r.anhüm) hadîs ilminde O’nun sika (güvenilir) bir âlim olduğunu söylemişlerdir. îbn-i Ebî Hâtim, babasından Nâfî’ bin Ömer’in nasıl olduğunu sorunca, “O sikâ’ dır” demiştir. îbn-i Ebî Hâtim, tekrar babasına: “O bir mes’elede hüccet (delil) kabûl edilebilir mi?” diye sorunca, “Evet’ diye cevap vermiştir. îbn-i Ömer’den (r.a.) rivâyet ettiği hadîs-i şeriflerden birisi: “Kim Cum’a’ya giderse, gusül abdesti alsın. ” “Cömerdin yemeği şifâ, cimrinin yemeği hastalıktır.” “Allahü teâlânın ni’metleri kimde •
fsUm ilimleri Ansiklopedisi 3 3 3
“Bir baba, çocuğuna güzel bir edep vermekten daha iyi bir şey veremez.”
Hadis i yeril
*
% . *
ÖMER BİN ABDÜLAZİZ
“Aziz ve yüce olan Allah, merhameti yüz parça eyledi. Doksan- dokuzunu kendine alıkoydu ve yeryüzüne bir tek parça indirdi. Bu bir parçadan yaratıklar bir- birleriyle merhametle- şir. Hattâ at, yavrusuna isabet etmek korkusundan ayağını yavrusundan kaldırır (onu korur).” Hadîs-i şerîf
3 3 4 tsUm alimleri Ansiklopedisi
çoğalırsa, insanların ona yük olması da çoğalır.” Nâfi’, îbn-i Ömer’le ilgili ba’zı haberleri nakletmiştir. O şöyle der: îbn-i Ma’mer, îbn-i Ömer’e (r.a.) altmış bin dirhem hediye göndermişti. îbn-i Ömer (r.a.), gelen hediyenin hepsini orada bulunanlara dağıttı. Bu sırada bir fakir geldi. îbn-i Ömer, verdiği hediyeyi onlardan borç olarak geri aldı ve gelen fakire verdi.” “îbn-i Ömer (r.a.) gece namazına devam ederdi. Onun için, bana, “Sabah oldu mu?” diye sorar, sabah olmuşsa, oldu derim, O da kalkar, oturup istigfâr ederdi.”
1) el-A’lâm cild-8, sh-5 2) Tezkiret-ül-huffâz cild-1, sh-231 3) Tehzib-üt-tehzib cild-10, sh-409 4) Mîzân-ül-i’tidâl cild-3, sh-226

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir