wiki

NAKŞİBENDİYE

naksibendiye

NAKŞİBENDİYE; Ehl-i sünnet tarîkatlerinden (tasavvuf yollarından) biri. Kurucusunun isminden dolayı bu ismi almıştır. Kurucusu Şâh-ı Nakşibend adıyla tanınan Behâeddîn Muhammed bin Muhammed Buhârî’dir (v. 1389) (Bkz. Şâh-ı Nakşibend). Nakşibendiyye, hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Ali vâsıtasıyle Peygamber efendimize ulaşır. Nakşibendiyye silsilesi, hazret-i Ebû Bekr’den, Bâyezîd-i Bistâmî’ye kadar Sıddîkîyye; Bâyezîd- i Bistâmî’den Abdülhâlık Gocdüvânî’ye kadar Tay- fûriyye; Abdülhâlık Gocdüvânî’den Behâeddîn-i Buhârî’ye kadar Hâcegâniyye; Behâeddîn-i Bu- hârî’den Ubeydullah-ı Ahrâr’a kadar Nakşibendiyye; Ubeydullah-ı Ahrâr’dan tmâm-ı Rabbânî’ye kadar Ahrâriyye; İmâm-ı Rabbânî’den Mazhar-ı Cân-ı Cânân’a kadar Müceddidiyye; Mazhar-ı Cân- ı Cânân’dan Mevlâna Hâlid-i Bağdâdî’ye kadar Mazhâriyye; Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’den sonra ise Hâlidiyye olarak anılmıştır. Nakşibendiyye yolu, Ehl-i sünnet îtikâdına bağlılığa, dînin emir ve yasaklarına uymaya öncelikle önem verir. Bunlardan sonra, dünyâ işleriyle uğraşırken, Allahü teâlâyı unutmamayı, her an O’nu hatırlamayı tavsiye eder ve bunun yollarını öğretir. İnsanların rûhen yükselebilmeleri için kendine has usûl ve metodları varcjır. İslâm memleketlerinde ferd ve cemiyetin ıslahında iyi insanlar yetişmesinde büyük hizmeti olmuştur. Nakşibendiyye daha çok Hanefî muhitlerde yayılmıştır. Ebû Alî Farmedî’nin halîfelerinden Yûsuf-ı Hemedânî’nin halîfesi Ahmed Yesevî ile Mâverâünnehr’de; Abdülhâlık Gocdüvânî ile Hâ- rezm’de; Ubeydullah-ı Ahrâr’ın halîfesi Abdullah-ı İlâhî (v. 1491), Muhammed Ma’sûm’un halîfeleri Murâd-ı Münzâvî, Ahmed-i Yekdest ve Meh- med Emîn Tokâdî ve Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî ve halifeleri tarafından Anadolu’da; Muhammed Bâ- kî-billah ile Hindistan’da yayıldı. Hindistan’da İmâm-ı Rabbânî’ye nisbetle Müceddidiye adı ile gelişerek Hicaz, Irak ve Suriye’de; bilhassa Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî’den (v. 1826) sonra Irak, Suriye ve Anadolu’da daha çok yayıldı. Osmanlı pâdişâhları ve devlet adamları tarafından rağbet gördü.

Yayıldığı yerlerde Ehl-i sünnet dışı îtikâdlar yok olmuş veya yayılmasına imkân bulamamıştır. Nakşibendiyye yolu, Osmanlılar tarafından olduğu gibi, Ehl-i sünnet olan Hint, Türk ve Özbek Türk devletlerinden de himâye ve destek görmüştür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir