nâzik ve güzel ahlâklı peygamber
Benim için Nasıl Bir mersiye Okuyacaksınız?…
Abdülmuttalib kızlarını etrafına çağırdı: ‘Öldüğümde benim için nnsıl bir mersiye okuyacağınızı merak ediyorum. Haydi şimdiden söyleyin ben de işitmiş olayım!…’
Sevgili Peygamberimizin altı halası bir ağızdan fasih arapçalan ile yu tınlamda dokunaklı bir ağıt yaktılar:
Cömert, hürmete ve itaate lâyık
Edebli, nâzik ve güzel ahlâklı
Cesur, âdil, iyiliksever •
Asil soylu, heybetli, tatlı sözlü, şerefli
En şerefli… Şüphesiz;
Şeref bir insanın dünyada ebedi kalmasına yetseydi
O elbette yüksek şerefiyle yaşayıp gidecekti.
Kızlarının bahar rüzgarı gibi hafif ve yumuşak sesleri, kulaklarına dola taşa bu fani âlemden çekilip gitti. Ve Sevgili Peygamberimiz (suv), bir daha öksüz kaldı.
Abdülmuttalib’in vefat haberi, Mekke’yi Öyle bir dalgalandırdı ki, alışveriş bile durdu, çarşı günlerce kapalı kaldı. O güne kadar kimseye gösterilmeyen bir hürmetle naşı sidre yaprağının suyu ile yıkandı ve Yemen kumaşından iki parça kefene sanlarak misk sürüldü.
Kureyş ahâlisi, engin hürmet ve bağlılıklarından dolayı emirlerinin tabutunu eller üzerinde uzun uzun taşıdıktan sonra, kabristan yoluna girdiler. Tabutun hemen arkasındakilerin arasında azizler azizi de var. Buğulu bakışları ayak ucunda yumuşak adımlarla yürüyor.
Tabutunu el üstünde, sevgisini kalblerde taşıyan kalabalık, Hacun mezarlığında… Abdülmuttalib, büyük dedesi Kusayy’ın yanma defnedildikten sonra alay, Mekke’ye dönüyor.