olay örgüsü, romanda, yazann bilinçli
olarak seçip düzenlediği, birbirine bağlı
olaylann oluşturduğu yapı. Genellikle öyküde
olduğundan daha gelişmiş bir anlatım
düzeni gerektirir. E.M. Forster Aspects o fthe Afove/’da (1927; Roman Sanatı, 1982)
öyküde olayların “zaman sırası”na göre
düzenlendiğini, olay örgüsünde ise “nedensellik”
in önem kazandığını yazar.
Olay örgüsüne verilen önem dönemden
döneme büyük değişiklik göstermiştir.
Örneğin, Aristoteles Poetika’da olay örgüsüne
(mythos) öncelikli bir yer vermiş ve
onu trajedinin “ruhu” olarak ele almışsa da,
sonraki çoğu eleştirmen olay örgüsüne daha
teknik bir işlev yüklemiştir. Romantizm
döneminde olay örgüsü romanın içeriğini
bir arada tutan bir taslağa indirgenmiş, bir
yapıtın taslağının bir başkasıyla değiştirilebilir
ya da başka yapıtlarda da kullanılabilir
olduğu, olay örgüsünün ancak karakter,
diyalog ve öbür öğelerle canlılık kazanabileceği
görüşü yaygınlaşmış ve “temel olay
örgüleri”nin listelerini içeren kitapların yayımlanmasıyla
olay örgüsü iyice önemsizleşmiştir.
Buna karşılık 20. yüzyılda olay
örgüsü hareket temelinde yeniden tanımlanmaya
çalışılmış ve bazı eleştirmenler
Aristoteles’ten yola çıkarak romanda önceliği
olay örgüsüne vermişlerdir. Örneğin,
eleştirmen Ronald S. Crane’in öncülüğündeki
Yeni-Aristotelesçiler (ya da Chicago
eleştirmenleri), olay örgüsünü yazarın okurun
duygusal tepkilerini denetlemesi (okurda
ilgi ya da kaygı uyandırması ve bunu belli
bir süre koruması) olarak tanımlamışlardır
olay örgüsü
09
Ara