ÖLDÜRMEK geçi. f. (ölmek’ten öl-dür -mek). Bir canlının hayatına son vermek: Siz hiç adam Öldürdünüz mü kendi elinizle, göz f. “• (Kçmal Tahir). Bir adamı kılıçla ölmesine yol açmak: Onu içki öldürdü, |f — Te^m. yol. [Bitkiler için] Solup kurumasına, yok olmasına yol açmak: Susuzluk çiçeği öldürdü. || Bazı sebzelerin acılığını ve sertliğini gidermek: Soğanı tuzla öldürmek. |J Sağlığını sarsmak, yorgunluktan bitkin düşürmek: Mesleği onu öldürüyor. f| Fizikî veya ruhî bakımdan aşırı derecede rahatsız etmek. || Mec. Yok olmasına yol açmak: Savaş bu sanayiyi öldürdü. jf Ortadan kalkmasına, kaybolup gitme-Ş.in« r y°l açmak: Bir duygusunu öldürmek.
|| [Vakit, saat, gün v.b. için] Boşuna geçirmek; üç günümüzü o köhne yerde öldürdük.
— Patol. Telef etmek; beslenmenin etkisinden ayırmak: Kangren etleri öldürür.
¦ öldürtmek ettrg. f. öldürmek İşini yaptırmak.
¦ öldürülmek edilg. f. öldürmek eylemine
ÖLÜ
konu olmak: ölmüşler, öldürülmüşler, suikastlar, baskınlar, meydan dayakları içinde yuvarlanmışlardı (Ş. S. Aydemir). Erde-bil’i merkez edinip Şamahı beyine karşı yaptığı bir baskında öldürülmüştü (A. Gölpı-narlı). [ML]
ÖLDÜRÜCÜ sıf. (öldürmek’ten öldür-ücü). öldüren, ölüme yol açan: Bir şeyi doğru bulmamak, bir şeye inanmamak öldürücü olabilir (N. Ataç), öldürücü hastalık.
— Adlî tıp. öldürücü etken, doğuştan veya sonradan, morfolojik veya fizyolojik olan ve organizmayı hayatla bağdaşmaz duruma getirip dölütün veya yeni doğmuş çocuğun ölümüne yol açan genetik karakter. (Anne ile dölütün kan grupları arasındaki uyuşmazlık öldürücü bir etken olabilir; bazı kalp veya damar bozuklukları da ana karnındaki hayatı etkilemez, ama doğuştan sonraki hayatı imkânsız hale getirir.)
— Biyol. öldürücü gen, etkisi normal al-lelomorf gen’i tarafından düzeltilmediği veya dengelenmediği takdirde bulunduğu insanı öldüren gen. (Yani homozigot haldeki gen’in zaıarlı ve hayatla uyuşmaz bir etkisi vardır, sadece hayatiyeti azaltan gen’e ise yarı öldürücü denir.) [LM]
ÖLDÜRÜCÜLÜK i. (öldürücü’ten öldürü-cü-lük). Patol. Bir yarayı, lezyonu veya hastalığı kaçınılmaz şekilde öldürücü hale getiren şartların tümü. (L)
ÖLESİYE zf. (ölmek’ten öl-esi-y-e). «Ölecek kadar» anlamında aşırılık belirtir: Arkadaşım ellerimi tuttu: Yusuf efendi seni ölesiye seviyor Feride, dedi (R.N. Güntekin). Bu ovada sarhoş bile ölesiye sarhoş olur (Ş. S. Aydemir). [M]
ÖLET i. (ölmek’ten). Halk dili. Tehlikeli hastalık salgını.
ÖLDÜRMEK
02
Mar