wiki

PARKİNSON HASTA LIĞI

P A R K İN S O N H A S T A L IĞ I ; Aim. Parkinsonische,
Krankheit (f), Fr. Maladie (f), de Parkinson,
İng. Parkinson’s disease. Beynin alt kısımlarındaki
gri cevher çekirdeklerinin bozukluğuna
bağlı bir sinir sistemi hastalığı. Genellikle orta
yaş hastalığıdır. Adını hastalığı ilk defâ 1917’de
“titremeli felç” olarak târifleyen James Parkinson’dan
almıştır. Binde bir sıklıkla görülen, müz min,
ilerleyici, tedâvisiz iyileşmeyen bir hastalıktır.
Temel bozukluk, koordineli hareketleri düzenleyen
beyin bölümlerindendir. Bu bozukluğu
yapan sebep tam bilinmiyorsa ‘idyopotik Parkinson
hastalığı”, sebebin belli olduğu durumlarda ise
“Parkinsonien sendromlar” adı verilir. Bunlar:
1) Geçirilmiş beyin enfeksiyonları, 2) Bâzı
ilâçlar, 3) Arteioskleroz, 4) Âilevî sebepler, 5) Travma,
6 ) Zehirlenmeler, 7) Tümörler, 8 ) Kandaki kırmızı
hücrelerin aşırı yükselmesi gibi durumlardır.
Hastalığın temel belirtileri titreme, sertlik ve
hareketlerin yavaşlamasıdır. Titreme ilk ortaya çıkanı
olup, genellikle başlangıçta tek eldedir. Zamanla
aynı taraf bacağa ve karşı ele geçebilir. Sıklıkla hastalıktan
vücûdun bir yarısı baskın olarak etkilenir.
Titreme dinlenirken olup, uyurken kaybolur; sinirlilik
ve yorgunluk titremeyi arttırır. Sertlik veya katılık
boyun kaslarından başlar ve başın gövdeden önde
tutulmasına sebep olur. Bel kemiği de etkilenip bel
hafif öne eğilir, diz kalça ve kol eklemleri bükük hal
alır. Hasta, küçük hızlı adımlarla sendeleyerek yürür,
hantallaşır, saatlerce oturur. Yazıya büyük başlar,
harfler gittikçe küçülür ve yazının okunması
güçleşir. Monoton bir konuşması vardır. Kasların tonusu arttığı için (sertleştikleri için) bükülü kolun
açılmaya çalışılması sırasında dişli çark hareket ettiriliyormuş
hissi alınır. Yüz adale faâliyetleri (mimik
ve jestler) silinir, donuk, anlamsız çehre (maske
yüzü) vardır. Hareketlere başlamakta güçlük çeker,
cildi yağlanır ve %40 hastada bunama görülür.
Kelimelerin son hecesini tekrar eder. Gözünü kırpmaması
söylenip, burun köküne vurulunca kırpma
hareketini kontrol edemez. Gözlerin yukarıya doğru
dakikalar hattâ saatlerce kayması da, hastayı çok
rahatsız eden bir durumdur.
Tedâvi üç grupta plânlanabilir: Birincisi, hastayı,
faydalı aktiviteler ve zihnî faaliyetlerle içe
kapanık ve cemiyetten ayrı olmaktan korumaktır.
İkincisi, cerrâhî tedâvi olup, hastanın ızdırabım
azaltmak için kullanılmıştır ve hasta bölgenin, elektrik
veya alkolle tahribinden ibârettir. Cerrâhî tedâvyle
titreme genellikle düzelir, ancak katılık ve
hareketlerde gözle görülür bir iyileşme olmaz.
Üçüncü ve bugün parkinsonun esas tedâvisi
olarak ele alınan tedâvi ilâçla tedâvidir. Beyinde sinir
hücrelerinin uyarılabilme özelliğini arttıran
asetilkolinle bunun aksini yapan dopamin arasında
belli bir denge vardır. Parkinsonda bu denge asetilkolin
lehine bozulmuş olup, tedâvide dopamin
açığının yerine konması gerekmektedir. Sentetik
dopamin kan ile beyin arasındaki bariyeri aşamamaktadır.
Bu problem kan-beyin engelini aştıktan
sonra dopamine dönüşen, L-Dopa’nm bulunması ile
çözümlenmiştir. Tedâvide L-Dopa belirtilerin kaybolduğu
doza kadar tedricen arttırılarak verilir.
Bundan başka bir virüs ilâcı ol^an amantadin, dopamin
gibi etki gösteren bromocriptine de L-Dopa’ya
yardımcı olarak tedâviye katılabilmektedir.
Hâlen beyin doku nakli çalışmaları da devâm etmektedir.
Burada esas; beyin nakli olmayıp, yeni
ölen ceninden dopamin yapan küçük bir bölüm,
hasta beyne nakledilmektedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir