♦ Pejuhende sıf. Esk. Gizli şeyleri araştırmayı seven. (M)
PEJV1N sıf. (fars. pejvtn). Esk. Çirkin. II Kirli, pis. (M) 11
PEK sıf. (esk. türk. bek, kuvvetli, sıkı’* dan). Sert, katı, sıkı: Hangi taş pekse, hemen vurmaya baksın başını (M. A. Ersoy). || Sağlam, dayanıklı. || Zf. Gereken, beklenen veya alışılmış olandan çok: Sahibi, pek sevimli, pek tatlı, pek güleryüzlü bir tranh idi (Y.Z. Ortaç). Birbirlerini pek sevmişler, pek anlaşmışlar (N. Araz). Hattâ Eda hanımın sesine pek benziyordu (H.R. Gürpınar).
—• ÇEŞ. DEY. Pek başlı, inatçı. |[ Pek canlı, dayanıklı. || Pek gözlü, cesur, atılgan. IJ Pek söylemek, yüksek sesle konuşmak. Kinci ve sert bir şekilde konuşmak. || Pek tut-
551
Chart« PİGUY
«Cahiers de la Quinzaine»-adlı dükkânında
PEK
552
Rua Şah PEHLEVI
Mohammed Rıza Şah PEHLEVi
mak, sıkı tutmak. Tok tutmak: Bazı yiyecekler mideyi pek tutar. || Pek vurmak, şiddetle vurmak. I| Pek yürekli, merhametsiz, acımasız: Pek yürekli bir üvey anne.
II Pek yüzlü, başkalarını kırmaktan çekinmeyen. Sıkılmaz, utanmaz, yüzsüz. || Eli pek. Bk. EL. d Karnı tok sırtı pek. Bk. KARIN.
— Huk. Pek fena muamele. Bk. BOŞANMA.
+ Pekçe zf. Sağlamca, sıkıca, sertçe.
+ Pek pek zf. Olsa olsa, çok çok. (M) PEKAH (öl. M.ö. 728), İsrail kralı (M.ö. 737-732), İsrail generali Remalya’nın oğlu. Kral Pekahya’yı öldürdü ve onun yerine kendini kral ilân etti. Şam kralı Reisin H’nin metbulugunu tanıdı, ikisi birlikte Yahuda kralı Ahaz’a saldırdılar. Ahaz’ın yardımına koşan Asuı kralı Tiglatpileser III, Pekah’tan Galaad ve Celile şehirlerini ve Naftali kabilesinin arazisini ele geçirdi, buraların halkını da Asur ülkesine taşıdı (733). Pekah, Asur kralının metbulugunu tanımak şartıyle Samiriye ülkesini muhafaza edebildi. (L)
Pejuhende
27
Oca