Genel

radyasyon

tamda bulunan radyasyonu artıran etmenlerdir. Alman İçiş­leri Bakanlığı’na bağlı Radyasyon Dairesi yaptığı sürekli öl­çümler sonucunda, bugün Almanya ortamında bulunan rad­yasyon miktarını yaklaşık olarak şöyle hesaplıyor:

Ortamdaki doğal radyasyon, dünyanın her yerinde aynı değil. Radyoaktif maddelerin yoğun olduğu bölgeler çok da­ha fazla radyasyon içeriyor. Radyasyonun çok olduğu böl­gelerde yaşayan ya da radyoaktif maddelerle çalışan insan­ların arasında kanser oranının yüksek olması radyasyonun kanserojen etkisinin bir başka kanıtı.

Güney Batı Hindistan’ın Kerala ve Tamil Nadu eyaletle­rinin yeraldığı kıyı şeridinde bulunan monasit kum yatakları­nın % 10’unu radyoaktif Thorium maddesi oluşturmakta. Bir süre önce Hindistanlı araştırmacılar, bu fabrikalarda çalışan işçiler üzerinde bir araştırma yapmış. Araştırma sonucuna göre, kansere yakalanma bakımından cinsiyetler arasında bir fark görülmüyor, ancak bu işçiler için kanserden ölüm ora­nı, Hindistan’ın genel ortalamasının 7 katı olarak bulunmuş.

Araştırmacılar kansere karşı zayıf düşen bu işçilerin ken­dilerinde ve çocuklarında herhangi bir kalıtsal kusura rastla­nılmadığını da belirtiyorlar. Radyasyonun kanserden etkili olu­şuna ilişkin bu gibi örneklerin sayıları daha da artırılabilir. Ama yine de bunların hiçbiri bize,radyasyonun kanseri nasıl baş­lattığını açıklamaya yetmiyor.

KANSER RİSKİ NE KADAR ARTTI?

Kanser riski hangi dozda ne kadardır? Bunu kesin ola­rak belirleyemiyoruz. Her ne kadar kromozomların parçalan­masına, kitlesel hücre yıkımlarına ve ölüme neden olan yük­sek doz biliniyorsa da küçük dozlar için kesin bir rakam ver­mek olanaksız. Bunun için çok sayıda ve değişik düzeylerde ışınlanmış insanlara gerek var. Hayvanlardan elde edilen fcil- giler, insanlara tam olarak aktarılamıyor. Bütün bunlar kü­çük dozlar için kesin bilgiler edinilmesini zorlaştırıyor ve bi­lim adamlarını bazı çıkarımlar yapmaya yöneltiyor. Bu ko­nuda, ölüme neden olan yüksek dozlarla sıfır noktası arasın­da kurulacak bir doğrusal ilişki kullanılıyor ve üç uluslararası komisyonun birleştiği kararlar geçerli sayılıyor. Bu komisyonlar ICRP (Uluslararası Radyasyondan Korunma Komisyonu), UNSCEAR (Birleşmiş Milletler Çekirdek Işınlarının Etkisini İn­celeme Komisyonu) ve BEIR (Amerikan Bilim Akadamesi) İyon Işınlarının Biyolojik Etkilerini İnceleme Komisyonu).

Üç komisyonun birleştiği ortak tahmin kararı ise şöyle: Her bir rem’lik etkin radyasyon artışı, milyonda 100-500 ki­şinin ek olarak kanserden ölümüne neden olacaktır.

Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Prof.Dr. Ahmet Yüksel Özemre’den aldığımız bilgiye göre bu yazının hazırlandığı ta­rihe kadar Türkiye’de ÇernobıTden sonra ortaya çıkan artış

NÜKLEER KARİDES

6-7 cm boyunda zararsız bir deniz yaratığı olan hayalet karidesin hayatta en büyük zevki’, ABD’nin 1948-1958yıllan arasında Eniwetok ve Bikini mercan adalarında yaptığı 43 nükleer silah denemesinin uğursuz mirasını barındıran Güney Pasifik’in lagünlerinde kazılar yapmaktır.

Amerikalı iki araştırmacı, bu az rastlanan ka­rides tarafından ortaya çıkarılan radyo-nükleid- lerin, Marshall adalarında yaşayanların, özellik­le Eniwetok’a dönmüş olan 400-500 kişinin bes­lenmelerini önemli ölçüde etkileyeceğini ileri sür­mektedirler.

Yapılan araştırmalarla, hayalet karideslerin iri kum tanelerini, mercanları ve kabuk dökün­tülerini sistemli olarak yuvalarında biriktirdikle­ri, daha ince taneleri ise lagün tabanının yüzeyi­ne pompaladıkları anlaşılmıştır. Karidesler, her metre kare için, günde yaklaşık 10 kilo kumu el­den geçirmekte ve yuvaların girişinde koni şek­linde öbekler oluşturmaktadırlar. Bunun sonucu okyanus dibi çökel tabakalar altüst olmakta, okyanus dibinde gömülü kalması gereken radyo­aktif test kalıntıları ortaya çıkıp, Bikini ve Eni- wetok’taki bitki ve hayvanları etkilemektedir. Gerçekten de, lagün dibinde iki metrede yapılan testlerde yüksek düzeyde plutonyum 239 ve 240, kobalt ve sezyum bulunmuştur.

kişi başına 21.6 niiliremdir. 1 rem, 1000 milireme eşit oldu­ğundan, bu hesaba göre Türkiye’de Çernobil kazasının ne­den olacağı kanser artışı sayıca son derece az olacaktır.

Bir fikir vermesi açısından radyasyon nedeniyle ortaya çıkan, akut hastalık belirtilerine neden olan en düşük dozun 200 rem olduğunu belirtelim. Radyasyonun kesin olarak öl­dürücü etkisi ise 350-600 rem olarak kabul ediliyor. Ama he­men eklemek gerekir ki, bu doz ancak tüm vücuda verildi­ğinde öldürücü etki yapıyor. Tıpta, belli bir organa ve kont­rollü olarak verildiğinde ölüm değil, yaşam getiriyor.

İNSAN HAYATI İHMAL EDİLEBİLİR Mİ?

Hepimiz biliriz, büyük sayılarla uğraşırken küçük sayılar hata payı içinde düşünülerek ihmal edilir ve hesaplamalara katılmaz. Bu ölçüyü insan yaşamı için kullanabilir miyiz? Mil­yonda bir bifs^fsa, yitirilen bir insan yaşamını neyle karşıla­yabiliriz? Hele ölen bir çocuk, belki de bizim çocuğumuzsa.

1958’de, kimyacı Linus Pauling, 230 bin çocukta geri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir