Sente yenilgisini bana anlattıkları zaman bu işin arkasında kimlerin olduğunu hemen anladım. Sadrazam Elmas Mehmed Paşa, onu sevmeyen bazı paşaların oyununa gelmişti. Ordumuz, Tays Nehri kıyısına gelince karşı tarafta Avusturya ordusunu kendilerini beklerken bulmuşlar. Ordumuz savaşa hazırmış ama önce nehrin karşısına geçmeleri gerekiyormuş. Oysa ortada ne bir köprü ne de bir sal varmış. Sadrazam hemen vezirlerini toplamış ve “Ben, bu iş köplp kurmadan hiç olmaz.” diyorum. “Bilmem siz ne dersiniz?” diye sormuş. Hemen hepsi, “Doğru söylersiniz. Köprü kurulsun, asker karşıya geçsinj” demişler13 Ekim 1695 tarihinde kaleyi gülle yağmuruna tuttular. Gelen haberlere göre kale harap olmuş, içinde yorgun ve bitkin düşmüş 4-5 bin asker kalmıştı. Yollar kapanmıştı. Yiyecek içecek ve barut tükenmişti ama askerimiz yine de kaleyi korumak için direniyordu. Bu haberler bizi üzüyor ancak yollar kapalı olduğu için yardım gönderemiyorduk. Kaleyi teslim etmekten başka çare kalmadığını gören kumandan, 64 günlük bir direnişten sonra askerini toplayıp geri döndü. Bu yenilgi bizi çok üzdü ama Olah zaferi ile yüzümüz tekrar güldü. Fakat sevincimiz ne yazık ki kısa sürdü. Ordumuz, Sente’de yenilmiş, Sadrazam Elmas Mehmed Paşa şehit olmuştu. Bazı kaleler de elimizdeıv çıkmıştı.
Azak Kalesi Direniyor
İstanbul’a döner dönmez, Rus Çarı Deli Pet- ro’nun, Azak Kalesi’ni kuşattığını öğrendik. Kalede çok az sayıda asker ve mühimmat vardı. Hepimiz kötü bir haber beklerken yüzümüzü güldüren haberi aldık. Kale kumandanı Kefe Beylerbeyi Murtaza Paşa, kalabalık Rus ordusuna karşı büyük bir direnme göstermiş. Rus ordusu 95 günlük bir kuşatmadan sonra çekilmek zorunda kalmış. Bu sonuç bizi sevindirmişti ama Ruslar, yenilginin intikamını almak için tekrar saldırdılar.