Genel

sonat

sonat

Bir solocu ya da bir çalgılar topluluğu için yazılmış, ri­timleri farklı birkaç bölümden oluşan müzik parçası. Senfoni, konçerto ve yaylı çalgılar dörtlüsünün yanı sı­ra, çalgı müziğinin başlıca büyük formlarından birini belirten sonat terimi, XVI. yy’da İtalyanlar tarafından, tek çalgıyla seslendirilen yalın parçaları belirtmek için kullanılırken (sonata), XVII. yy’da birçok değişik tema ve ritim hareketi içeren ve sonunda süitle birleşen bir formu belirtmeye başladı. İkisi solocu, biri destek bası üç çalgı için bestelenen üçlü sonatların (sonata a tre)

  1. yy. boyunca büyük ilgi görmesinden sonra, Co- relli, Vivaldi gibi, aynı zamanda da birer keman virtüö­zü olan İtalyan bestecilerinin, çalgılarının teknik ola­naklarına uygun sonatlarını, Couperin, Bach, Hândel, Leclair, vb. besteciler tarafından, bütün çalgılar için, ay­nı modelde sonatlar b’estelenmeye başlanması izledi. Bu arada XVIII. yy. ortasından başlayarak, bir sonattaki bölüm -dolayısıyla ritim- sayısı, üç ya da dört olarak ke­sinleşti: İki tema üstüne bir allegro; canlı bir adagio; bir menuetto; birfinal. Haydn ve Mozart’ın benimsedikleri bu plan, bir solocu çalgı yerine, gruplaştırılmış iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz çalgıya uyarlandı (bütün bir orkestraya uyarlandığındaysa, senfoni diye adlandırıl­dı). Sonat formunu serbestleştirip, daha canlı, daha ge­niş sonatlar besteleyen Beethoven’in yapıtlarına daya­nan Schumann, Brahms, Franck, vb. besteciler, “ro­mantizm dönemi sonatları”nın en başarılı örneklerini verdiler. Debussy, Ravel, Hindemith, Bartok, Scriabin, Prokofyev, Boulez gibi XX. yy. bestecileri de sonat for­munda birçok yapıt vermekle birlikte, formu kişisel es­tetiklerine uygun biçimsel zorlamalara uğrattılar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir