Genel

SURİYE Kafkas Süvarileri

SURİYE

Kafkas Süvarileri Göç dalgası on binlerce Çerkeş’i Ortadoğu’nun kızgın topraklarına sürükledi. Bu topraklarda tutunma mücadelesi, onları kimi zaman Fransızların, kimi zaman Arapların yanında savaşmaya itti.

Yumuşak deri çizmeleri vardı. Siyah kalpak takarlardı, ‘‘Kapta!” denilen, kışları siyah yazları da beyaz olan dik yakalı bir gömlek giyerlerdi. Bu gömleğin üzerinde “tsey” denilen “v” yakalı, gümüş ve tahta, fildişi ya da kemikten yapılmış fişekliklerle süslenmiş koyu renkli bir palto taşırlardı. Omuzlarının üstünde ise beyaz renkli uzun başlıklan vardı. Sapı ve kılıfı bitki motifli ve savatlı gümüşle süslenmiş, uzun ve düz kama, bazen de “seşho” (şaşka) denilen bir kılıç taşırlardı. Aynı süslemeleri olan ve sapı gümüşten yapılmış kamçılan vardı. Sapı kadar uzun olan kamçının ucu örülmüş deridendi. Bu silahlar gümüş parçalarla süslenmiş ve yine ucunda gümüş süslemeler bulunan siyah deri bir kemer üzerine oturtulmuştu.

Geleneksel Çerkeş kıyafetli süvari birlikleri 1920’li ve 30’lu yıllarda Fransa’nın mandası Suriye’de ortaya çıktı. Bu kıyafeti giyenler, anavatanlarından sürüldükten sonra 186û’lı yıllardan itibaren Osman-

lI topraklarına sığınan Kuzey Kafkasyalı Çerkeş göçmenlerin torunlarıydılar.

Göçmenler çoğunlukla kırsal alanlara yerleştirildiler. Genel olarak beş yerleşim bölgesinden bahsedilebilir. İlk bölge, Ölüdeniz’in kuzeyinde, Ürdün İrmağının doğusunda bir düzine köy ve kasabadan oluşuyor (bu bölge bugün Amman’ın çevresinde bulunuyor). Kuzeye doğru çıkarken, ikinci bir bölgeye rastlıyoruz; Golan bölgesinde yaklaşık 15 köyden oluşan oldukça sık bir yerleşim bölgesi. Üçüncü bir bölge Şam’ın güneyinde, dördüncüsü ise Humus şehrinin kuzeyinde ve sonuncusu da Halep şehrinin çevresinde, batıda (bugünkü Hatay) ve özellikle de Fırat ve Habur nehirleri civarında. Çerkeslerin bu bölgelere, taşkın Bedevi ve Dürzi kabilelerine karşı bir jandarma görevi üstlenecek şekilde yerleştirilmesine özen gösterilmişti. Çerkesler, Os-manii Devleti’nin kendilerine verdiği bu görevi, 1. Dünya Savaşı’na kadar sadakatle yerine getirdiler.

Çerkesler, 1920’li yıllara gelindiğinde hâlâ yerel Arap halkı ile karışmadan yaşıyorlardı. Suriye ve Lübnan mandası Milletler Cemiyeti tarafından Fransa’ya bırakıldığında, Suriye’deki Çerkeş nüfusu yaklaşık 20-25 bin kişiye ulaşıyordu; bu da bölgenin toplam nüfusunun sadece yüzde bir buçuğuydu. Çerkeslere biçilen yeni rol artık Fransa’nın jandarması olmaktı. Halep bölgesi Çerkesleri 1922’den itibaren seyyar jandarmanın süvari birliklerinde bir araya getirildi. Philip-pe Collet isimli bir Fransız teğmenin oluşturduğu bu birliğin görevi Suriye’nin kuzey sınırında ortalığı kasıp kavuran çetelere karşı savaşmaktı.

Birliğin ilk seferi Halep bölgesinde bir başkaldırıyı bastırmak için yürütüldü. Şam ve Golan bölgesinde sistemli bir şekilde kullanılması ise
1925-27 yıllan arasındaki Dürzi ayaklanması ve milliyetçi Arap ayt lanması sırasında oldu. Çerkesler yerleştirildikleri tüm bölgelerden lah altma alınanlarla beş süvari birliği oluşturdular. Birinci birlij süvarileri hem diğer birlikleri eğitiyor, hem de şefleri Collet’nin ö: korumalığını yapıyordu. Bu koruma grubuna karalga deniyordu. Suriye’deki Çerkesler 1927 ayaklanmasından sonra, ilk kez toplu haklarına ilişkin taleplerde bulundular. Bu sadece yükselen Arap n liyetçiliğinin kendi özerkliklerini tehdit etmesi endişesinden deği Fransa sallarındaki girişimleri, Çerkeslere göre siyasi ve kültürel ödülü hak ediyordu. Özünde mütevazı olan talepleri şunlardı: Bir zete çıkartılması ve İngiliz mandası Filistin’e sığınan Çerkeslerin riye Golan’ma getirilmesiydi. Bu ilk talepler dikkate alınmadı. ( keşler bu kez daha farklı alanları da kapsayan ve manda yönetimi Çerkeslerin de temsilini isteyen yeni talepleri dile getirdiler. D sonra, azınlık statüsünün tanınması, Meclis’te temsil hakkı, Çeı köylerindeki genel eğitimin geliştirilmesi ve okullarda resmi dil < Arapça ve Fransızca yanında Çerkesçenin öğretilmesine izin veril si için mücadele ettiler. Fransa, Çerkeslere bu azınlık statüsünü t madı. Çerkeş topluluğunun gazetesi Marc’ın; Fransızca, Ara Çerkesçe ve Osmanlıca olmak üzere dört dilde yayımlanmasına verilmesi İse tek ödündü.

Böylece, topluluk içinde ayrılmalar ve gerek siyasi hesaplarla ge se dini dayanışma duygusuyla Araplara yakınlık başladı. Bundan le Çerkeş topluluğu siyasi olarak iki tarafa bölünüyordu: Bir y Arap milliyetçileriyle birlik olanlar, diğer yanda da Fransızlara d< olmaktan çok, daha da artan bir şekilde siyasal ve kültürel talepl dile getirenler. Bu arada Çerkeş süvari birliklerinin sayısı beşten ze çıktı ve böylece toplam sayılan 1000 kişiye yaklaştı. Ancak, 1 sız sömürge ordusu içindeki yeniden örgütlenme süvarilerin saj yarıya düşürdü ve Çerkeş süvari birliklerinin feshedileceğine söylentiler başladı. Çerkesler, milliyetçi Arapları gitgide dahi muhatap kabul eden Fransa tarafından aldatıldıklan hissine kapıl Araplarla Çerkesler arasında Kuneytra’da I936’da kanlı bir ça yaşandı. Suriye’nin bağımsızlığını kazanmasından sonra, Çerke: luluğu Fransa mandasındaki konumu yüzünden kendini oldukç; sas bir ortamda buldu. Ancak İsrail’e karşı 1948 ve 1967 savaş da Arapların safında gösterdikleri kahramanca tutum, onlann ye netime olan bağlılıklarının teminatı oldu. Golan Tepeleri 1967’ rail tarafından işgal edilince buradaki Çerkesler, bugün hâlâ ya: lan Şam’ın çevre mahallelerine gönderildiler.

oluşturulmaması, dilin unutulması gibi sorunlar pek yaşanmamış bu bölgede. Çerkeş kimliği çok belirgin bir şekilde asimıle olmaksızın yıllardır varlığını devam ettiriyor. Hatta öyle ki, unutulmaya yüz tutmuş bazı gelenekler yeniden canlandırılıyor. Uzunyayla, Osmanlı ve cumhuriyet ordularının atlı süvarilerinin at ihtiyacının karşılandığı yer olmuştu daima. Ancak son yıllarda bu özelliğini yitirmeye başlamış. Geçtiğimiz yıllarda Erci-yes Üniversitesinden yetkililer Kuzey Kafkasyalı ilgililer ile bağlantıya geçerek Çerkeş atlarının yeniden bölgede yetiştirilmesi için gerekli çalışmaları başlatmışlar.

Yollar beni daha sonra Göksün, Maraş, Hatay ve Reyhanlı gibi yerlere götürüyor. Her bir durak bana yeni zenginlikler, dostluklar ve değerler kazandırıyor. Göksun’daki Mahmulbey, Mehmetbey ve Tahirbcy köyleri Uzunyayla’nm güneye kadar uzanan son noktaları. Her biri kendi halinde Abzeh köyleri. Göç nedeniyle verimli topraklar işlenme? halde. Kayseri’yi Maraş’a bağlayan karayolundan geçen araçlar ovanın sessizliğini bozarken, akan suyun sesi köylerde kalan yaşlılara geçmişin canlı köy yaşantısının anılarını fısıldıyor. Yer yer kırdaki alabalık lokantalarına gidenlerin çevreye yaydığı gürültü, sessizliği deliyor ovanın içinde,

Hatay… Tarihin bilinen ilk kentlerinden biri. Uygarlıkların beşiği bereketli Anadolu topraklarını Babil’e
bağlayan yollar üzerinde kurulmuş. Kuşların göç nın üzerindeki o dar ve zor geçit veren Belen G’ aşar aşmaz önümüzde uçsuz bucaksız Amik Ova: yor… Reyhanlıya kadar uzanıyor verimli toprakU hanlı Çerkeslerinden bir kısmı Ürdiin, Suriye v Çerkesleri ile akraba. Reyhanlı’dakilcrin önemli mı 93 Harbinden sonra Osmanlı tarafından bölgt leştirilmiş. Şimdilerde Suriyeli akrabaları ile \t bağlantı kuramadıklarından, Göksün veya Uzum aralarında uzun bir mesafe bulunduğundan Tür! diğer noktalarındaki diğer Çerkeslcre oranla ken daha fazla yalnız hissediyorlar. Bu nedenle, bölge ğer kentlere yoğun bir göç var. Ayrıca, Reyhanlı1 leri arasında anavatana kesin dönüş yapmakta olanlar, diğer bölgelerdekilere oranla daha fazl hanlıhlar, 1930’lu ve 40’lı yıllarda uygulanan “\; Türkçe Konuş!” kampanyasından olumsuz bir şet kilenmişlerlerse de dillerini korumuşlar.

Yolculuğum Suriye sınırlarını gösteren dike^ rin bulunduğu noktada sona eriyor. Ancak Duz* pazarı, Balıkesir, Çanakkale vc İstanbul gibi ye hiç söz etmedim. Bu yazıda sadece Samsun’dan lan suyun güneye doğru izleyebileceği yolu tak’r Reyhanlıya kadar geldim. Çerkeş dünyasında*, luğumun sadece bir kısmıydı bu. Kafdağının gelen insanların çocukları vc torunları, bana inginliklerin bu dünyada hâlâ var olduğunu Çerkcslere minnet duyuyor ve onların kültu8″^ ha da zenginleştirdiği Anadolu topraklanr^ daha saygıyla bakıyorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir