TANG SANATI

TANG SANATI

Etkili ve güçlü Tang sanatı’ iyimser, güçlü ve büyük bir güvenlik döneminin yansımasıdır. Ayrıca da kendinden hoşnut ve maddeci bir toplumun ürünüdür. Altı Sülale’nin sanatından etkilenen Tang sanatçıları nesneler in gerçek ve sağlam görünümüne yönelmek için lirik kavramları ve fantastik beğeniyi terk ettiler. Bununla birlikte, yabancı öğeler hiçbir zaman bu derece belirleyici nitelik taşımadılar: Önce, imparatoriçeler tarafından korunan ve doruk noktasına ulaşan Buddhacılık, sonra İpek yoluyla ya da denizden gelerek sanatlarım, tekniklerini ve düşüncelerini de birlikte getiren çok sayıdaki gezgin halk. Buddhacı mimarlık 845 işkencesinde çok zarar gördü. Tuğladan birkaç pagoda örneği kaldı ama bu dönemin ahşap yapıları yalnızca Japonya’da korundu. Japonya’da Nara dönemi tapınakları bunların sadık birer kopyasıy-dılar: Her zaman kapladıkları alanla kendim gösteren hemen hemen dik çatılar, görkemli direkler, oldukça sade konsollar.
IX. yy’a kadar, manastırların ve
tapınakların süslenmesi sanal çılarrn çoğunun gücünü harekete gt çirdi. Heykel sanatı, resim sanatında: etkilendi: Fırçadan çıkmış gibi göft nen akıcı hatlar, oyma desenler göri nümündeki kabartmalar. Yüksek kî bartma da kıvrımların kullanımıyl son derece çizgili bir izlenim taşır. Çc kici, yuvarlaklaştırılmış biçimler Ve^ lerin yalınlığından sonra, Hindistaı ın ve Gandhara’nın giderek artan e kişini göstermektedir.
Aynı egzotik nitelik resim sanatınd da görülür; dönemin resimle ilgili k tapları Orta Asya kökenli birço önemli sanatçıdan söz ediyordu. İpe yolundaki Hint Avrupa kentlerinin e iyi sanatçıları başkentte yoğunlaştıla ve derin bir etki yarattılar. Genel oli rak, Tangların Buddhacı resim san* tmda yabancı teknikler vardı. Saraydan sahnelerin, imparatoru gözdelerinin portreleri ya da bağım ülkelerin haraç olarak gönderdikle] hayvanların betimlemelerinin yam s ra resmi sanatçılara, imparatorluğ ait atların portreleri de ısmarlamyöı du.
Akademik sanatın dışımda ayrıç manzara resmi alanında da başlıc iki büyük gelenek ortaya çıktı.
nker
(«ton küçültülmüş TıMerde çalışan ve eğin büyük kerterinde görev ¿ak olan gemi
Su, şarap, sanayi yağları gibi sıvı yükler ve benzin, özellikle de petrol gibi akaryakıt ürünleri taşımacılığında kullanılan kamyon, özellikle de gemi. 1886’dan sonra, petrol ürünlerinde denizaşırı taşımacılığın söz konusu olmasıyla birlikte kullanılmaya başlayan tanker sözcüğünden çoğunlukla petrol tankerlerini belirtmek için yararlanıldı.
PETROL TANKERLERİ
Petrol tankerlerinde, kaza durumunda kirlenmeyi sınırlandırmak için hacmi en fazla 30 000 ma olan ve karinanın etkilerini önlemek için de boyla-
masına bölmelere ayrıian sarnıçlar kullanılır. İticiler bütünü, düzenleyiciler ve pompa odasıysa tankerin arka kesiminde yer alır. Güvde (ya da tekne) yüklemenin fazlalığından kaynaklanan büyük basınçlara karşı koyabilmek için sağlamlaştırılmıştır. Patlama ve yangın tehlikeleri çok büyük olduğundan, her tür yapım işleminde güvenliği sağlamak amaçlanır.
Günümüzdeki petrol tankerleri çok büyük gemilerdir, çünkü Süveyş kanalımın kapanmasından sonra kararlaştırılan gemi yük hacminin artması, gemi kiralama fiyatım azalttı. Bu durum, kanalın 1975’te yeniden açılıp çalışmaya başlamasıyla değişikliğe uğramadı.
Çalışan eh büyük tankerlerin yük hacmi 550 000 t’u aşar ve yük taşıma hacmi,400 000-1000 0001 olan çok sayıda tanker de yapılmaktadır, ama günümüzdeki bunalım aşırı geliştirme yarışını durdurma eğilimindedir. Teknik yapım ve işletme sorunları çözülmüş olmakla birlikte, bu aşın geliştirme yarışı özellikle limana ilişkin altyapı sorunlarını ortaya koymuştur. Yalnızca yirmi kadar liman (bunların on bir tanesi Avrupa’dadır) 500 000
fhık tankerleri kabul edebilmekt dir.
Petrol “ortaya çıktığı yer’’deki lima lardan başlayarak, ya daha az ton: lı gemiler tarafmdan öbür limanlaî götürülür, ya da bulundukları yerle deki rafinerilerde işlenir. Kıyıya y naşamayan tankerler de açık denizd ki terminallerde demir atabilirler. A nca, bu çok Büyük tonajh gemilerin letmeye konması, bunları karşılayal lecek bakım ve onarım yerlerinin y pılmasmı gerektirmiştir. Gazlanmanın giderilmesi (yüksek t smçla sıcak su fışkırtarak sarmçlaı temizlenmesi) ve safra deposunda deniz suyunun boşaltılmasının öne kazanmasıyla da büyük limanlar 1 işlemleri gerçekleştiren güçlü isti yonlarla donatılmışlardır. Geminin içinde bulunan kısmının hareketsu ğine önem verilmesi, sık sık gidilen derinliği az olan denizlerdeki ulaşı güçleştirmiştir. Tonajı çoğaltarak, i müerin sayısı ve böylelikle de çarp ma tehlikesi azaltılmıştır; ama tank« lerin batmasıyla sonuçlanan felakı ler, uluslararası düzeyde, kirlem (sorumluluk, tazminat) ve güvence^ ilgili önlemler alınmasını gerektirnu tedir.
395
Ahmet Hamdi Tanpmar
ısps
W$F.
SBîif
îte
spM
m
l-lstanbul,
nedeniyle ço-ladeni, Sinop, Ker-t, Antalya gibi yerler-: ve ortaöğrenimini buralarda yapan Ahmet Ham-r. Edebiyat Fakûitesi’ni bi-ı (1923). Fakültede öğretim üyesi ”olan Yahya Kemal Beyath’dan etkilendi, Türk ve Batı edebiyatlarını yakından tanıyarak, kendisi de şür yazmaya ve yayımlamaya başladı (Dergâh, 1921),
Erzurum, Konya, Ankara Kız ve Erkek Li seieri, Gazi Eğitim Enstitüsü, İstanbul Kadıköy Lisesi, Bağlarbaşı Amerikan Koleji gibi okullarda edebiyat öğretmenliği yaptı. Ahmet Haşim’in ölümü üzerine Güzel Sanatlar Akade-misi’ne mitoloji ve estetik öğretmeni olarak atandı (1933). Haşan Ah Yücel tarafından Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı profesörlüğüne getirildi (1939). Bu görevi sırasında, yeni kurulan bu kürsünün gelişmesine yardımcı oldu. Ancak, 1942 ara seçimleriyle Maraş milletvekili seçilince, bu görevinden uzaklaştı. 1948’de estetik öğretmenliğine geri döndü, 1949’da da Edebiyat Fakültesi’ndeki görevine yeniden atandı^Şiirin yanı sıra roman, öykü ve incelemeleriyle de tanınan Ahmet Hamdi Tanpmar’m, ancak birinci cildi yayımlanabilmiş olan XDÎ. Asır Türk Edebiyatı Tarihi [1949) adlı inceleme kitabı, Tanzimat dönemi Türk edebiyatı konusunda yapılmış en kapsamlı ve özgün incelemedir.
ŞİİRLERİNİN ÖZELLİKLERİ
Ahmet Hamdi Tanpmar’m 1921-1923 yılları arasmda Dergâh dergisinde yayımlanan ilk şiirlerinde Ahmet Haşini etkisi vardır; bu şürlerde düşsel konuları duygusal bir üslupla işleyerek sanat (şiir) aracılığıyla sonsuzluk duygusunu yakalamaya çalıştı; daha sonra geliştireceği şiirde yetkinlik arama düşüncesi, Paul Valery’nin etkisiyle, bu şiirlerde de görülür.
Kitabına (Şiirler, 1981) almadığı ilk ürünlerden sonraki şiirlerinde Ahmet Hamdi Tanpmar, metafizik evrene inanmayan ve dünyayla özdeşleşmeye çalışan bir ozan kimliğindedir. Ahmet Hamdi Tanpmar’ın şiir duygusu, kendisine özgü bir gizem taşır; bu gizemi sağlayan etmen, ilk şiirlerinde de gözlemlenen “sonsuzluğa ulaşma duygusu”dur. Kimi şiirlerinde doğrudan doğayı betimlerken, kimi şiirlerinde de doğadâiı aldığı öğeleri imge olarak kullanıp, kendi “ben”i ve bilinçal-
tıyla kaynaştırdı. Ancak bilinçaltı, simgecilerde ve simgecilikten türemiş öteki şiir akımlarında olduğu gibi, dış dünyayı bozmaya yönelik değildir, tersine, çizgileri belirsiz bir kadın imgesiyle birlikte, doğanın bütün öğelerini bireştirmeyi amaçlar. Birbiriyle ilgisi olmayan imgelerin, kimi zaman simgeye dönüşerek, kimi zaman da doğrudan dış dünyayı betimleyerek, bütünüyle “ben”in çevresinde döne-nen yaşantıları estetik bir şiir söylemiyle biçimlendirmesi, onu üslupçu bir ozan durumuna getirdi, bu söylemi zengin çağrışımlarla destekledi. Ahmet Hamdi Tanpmar, şiirlerindeki dış dünyayı, bilinen anlamda gerçekçilikten farklı biçimde betimledi; bu şiirlerdeki doğa da, bilinen an-
YAPITLARI
Şiir: Şiirler (1961); Bütün Şiirleri (Şi-irler kitabına gmneyen şiirleri de içeren yeni basım, 1976)
Öykü: Abdullah Efendi’nin Rüyaları (1943); Yaz Yağmuru (1955); Hikâyeler (1983).
Roman; Huzur (1949); Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1962); Sahnenin Dışındakiler (1973); Mahur Beste
(1975).
Deneme: Beş Şehir (1946).
İnceleme: Tevfik Fikret (1937); XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi (1949); Yahya Kemal (1962); Edebiyat Üzerine Makaleler (derleyen: Zeynep Ker-man, 1969); Yaşadığım Gibi (çeşitli yaym organlarında çıkmış deneme ve incelemeleri; derleyen: Birci Emil, 1970).
Mektup: Mektuplar (derleyen: Zeynep Kerman, 1974).
Antoloji: Namık Kemal Antolojisi
(1942)

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*