SANDAL ALEMİ
Ayrılarak bir gece o zulmet diyarından,
Teselliler ettik teneffüs, boğaz rüzgârından,
Cıvıldaşırken martılar o lâhza enginlerde
Kalbime uyan bir ses duydum derinlerde.
Anladım ki bülbüller gülünü arıyordu,
Aşkım ise yavaş yavaş engini sarıyordu.
Büyülerken gönlümü denizin nağmeleri,
Ruhum birden coşarak şunları söyledi:
«Bu dünya muammadır; hiç de belli olmaz
Bugün yeşeren çiçek, yarın nasıl da solmaz?
Çek küreği gidelim, sandalı sarsın kamer,
Sefanı şimdi sür, ne kalırsa dünden eser.
Bu sükûnet yetişmez mi, melâlin dinsin?
Neş’eni âlem görsün, herkes sevinsin