Varanidae.
Varanların büyük bölümü iri yapılarıyla tanınır. Bununla beraber boyu 20 cm’yi geçmeyen varan türleri de vardır. Varanların doğal yaşam alanları Afrika, Güney Asya ve Okyanusya’dır. Etçil olan bu hayvanların bir bölümü de leşle beslenir. Diğer bir özellikleri de dillerinin çatallı oluşudur.
Afrika’nın tropikal bölgelerinde yaşayan Nil varanının (Varanııs nüoticus) boyu 2 m’ye ulaşır. Bu hayvan kuyruğunu dümen olarak kullanır ve çok iyi yüzer. Varanidae familyasında yer alan iri türlerin çoğu güney ve güneydoğu Asya’da yaşar. Su varanı (V. salvator) bu iri türler arasındadır; ancak iri varanların en iyi örneği Komodo ejderidir (V. iomodoensis). Endonezya’nın küçük adalarında ve Ca-va’nm doğusunda yaşayan bu hayvanın en ağır keler oduğu doğrudur, ama sıkça söylendiği gibi kelerlerin en büyüğü olduğu doğru değildir. Komodo ejderinin iyi tanınmasında pek çok fotoğraf ve filme konu olmasının büyük rolü vardır. En büyük keler niteliğini taşıyan Salvadori varanı (V. salvadorii) Yeni Gine’de yaşar. Bu hayvanın boyu çok uzun kuyruğuyla birlikte 4 m’yi aşar.
Helodermatidae. Bu grupta yer alan ve boncuklu keler adıyla anılan canlıların en önemli özelliği yegâne zehirli kertenkeleler olmalarıdır. Bu grupta biri ABD’nin, diğeri Meksika’nın kurak bölgelerinde yaşayan iki tür yer alır. Bunlar bodur gövdeli ve kısa kuyruklu kelerlerdir. En iyi bilinen boncuklu keler Gila boncuklu keleridir (He/oderma suspeetum). 55 cm uzunluğundaki bu hayvanın üzeri siyah ve pembe renkli boncuğa benzer pullarla kaplıdır. Meksika boncuklu keleri ise (H. horridum) Meksika’nın batısında yaşar.
Amphisbaenidae. Kazıcı yaşama daha iyi uyum göstermiş olan bu sürüngen grubu, modern sınıflandırmada kelerlerden ayrılır ve Amphisbaenia (kör kelerler) adı altında özel bir alttakım olarak kabul edilir. İri solucanları andıran ve gözleri körelmiş bulunan bu bacaksız sürüngenler, çöller dışında yeryüzünün bütün sıcak bölgelerine dağılmış durumdadır.
Lacertidae (gerçek kertenkeleler)
Lacertidae familyasında bildiğimiz kertenkeleler yer alır. Bunlar Avrupa, Afrika ve Asya’ya dağılmış durumdadır. Batı Avrupa ve Türkiye faunasında yaşayan kelerlerin büyük çoğunluğu bu familyadandır. En sık rastlanan kertenkele türü boz kertenkele veya duvar kertenkelesidir (Podarcis muralis). Yaklaşık 15 cm uzunluğundaki bu kertenkele eski taş duvarlar arasında yaşar ve en küçük bir uyarıda bile hızla kaçarak saklanır. Bir öncekinin iki katı uzunluğunda olan yeşil kertenkele (Lacerta viridis), çalılık alanlarda yaşar. Avrupa faunasının en iri kertenkelesi, boyu 40-90 cm arasında değişen benekli kertenkeledir (L. lepida). Güney bölgelerinde rastlanan bu kertenkelenin göğüs kısmında büyük mavi benekler vardır. Bu kertenkeleler küçük kemiricileri bile avlayabilmektedir. Çotuk kertenkelesi (L. agiHs), ve doğuran kertenkele (L. vivipara) gibi çeşitli Akdeniz kertenkelesi türleri de bu grupta yer alır. Doğuran kertenkelenin en önemli özelliği, yumurtaların yumurtlamadan hemen önce hayvanın içinde açılması ve yavruların hemen dışarı çıkmasıdır (ovoviviparlık). Türkiye’de cüce kertenkele (L. parva) ve kaya kertenkelesi (L. saxicota) gibi yaygın türlerin yanı sıra toplam 16 Lacerta türü vardır.
Bukalemun, uzun dilini avına doğru fırlatarak yakaladığı böceklerle beslenir.
DEV GEKO MUAMMASI
Bitkaç yıl öııce zoologlar, fransa’da Marsilya Doga Tatihi Müzesi’nde sergilenen biiyük bir kertenkele turunu incelemeye karar verdileı ve yapılan araştırmalar Sonucunda, bunun bilinmeyen bir tür olduğu ortaya çıkarıldı! Oysa bu örnek 1850 yılında müzeye getirilmiş ve bir asır boyunca binlerce ziyaretçi taralın^ dan incelenmişti.
Bu hayvan aslında, 62 cm uzunluğuyla, bilinen en iri geko türü olan dev gekodur. Hoplodactylus tkkourti bilimsel adı verilen bu türle ilgili iki ayrı soru, hâlâ gizemini korumaktadır; bu tütün günümüzde yaşayan-temsilcisi var mıdır? Varsa yeryüzünün neresinde yaşamaktadır? Eldeki veriler bu turun Yeni Zelanda Jtö-‘ kenii olabileceğim düşündürmektedir, Dev gekoların görüldüğüne dair bazı tanıklıklar bulunsa da, bunların sayısı pek azdır. Yeni Zelanda takımadalarında bulunan ve bü türe ait , olabileceği düşünülen kemik kalıntı»’ lanmn, Maori’ferie aynı döneme ait olduğu sanılmaktadır. Dev gekonun ağaçlarda yaşadığı (veya yaşamış, ol-1 duğu} ve günümüzdeki temsilcilerinin büyük ağaçların yapraklan arasında bir yerlerde hâlâ buiunabilece-gi varsayılmaktadır. ‘ ‘
Bukalemunların gözleri
birbirlerinden bağımsız olarak hareket edebilir: bu fotoğrafta bir gözüyle önüne, diğeriyle de arkasına bakan bir bukalemun görülüyor.