(Stanisfaw ignacy), Wlt- kacy denir, polonyalı ressam, kuramcı ve yazar (Varşova 1885 – Jeziory, Volinya, 1939). Çocukluğu, Zakopane’de, Genç Polonya kuşağının sanat ve edebiyat ortamında geçti; Kraköw Güzel sanatlar akademisi’nde (Mehoffer atölyesi) öğrenim gördü, birçok yeri dolaştı. 1918’de Polonya’ya döndükten sonra “formistler’ le ilişki kurdu. 1917-1925 arasında, insan biçimli öğelerin, bitkisel motiflerle ve çırpınan, gülünç hayvan figürleriyle birbirine karıştığı yarı soyut bir anlatımcılıkla kompozisyonlar gerçekleştirdi (Aziz Antonius’ un iğvası, 1922, Krakövv müzesi). 1928’de kurduğu “S. i. VVİtkacy portre atölyesi’ n- de, müşteriye, benimsenmiş estetik kategorileri hicveden bir anlayışta, bir dizi biçimsel tercih sunduğu pastel portreler hazırladı. Yapıtlarının bazıları, belli bir uyuşturucunun açık bir biçimde kullanılmasından kaynaklanan ruhsal bir otomatiklikle yapılmıştır. VVİtkievvicz, sağlığında pek dikkati çekmeyen ve daha sonra çeyrek yüzyıl boyunca edebiyatı etkileyen “arı biçim” üzerine kurduğu estetik anlayışını (/es Nouvelles Formes dans la peinture/ [fr. çev.] (Resimde yeni biçimler), 1919; Ecrit eslhğtiçue [fr. çev ] (Estetik yazılar), 1922; Thğâtre [fr. çev.], 1923, cyun (Eux [fr. çev ], 1920; Metafizyka dwugtcwego cielecia, 1921; Kurka wodna, 1922; Dans le petil manoir [fr. çev ], 1923; le Fou et la Nonne [fr çev], 1923; Matka, 1924; Sonate de BelzĞbuth [fr. çev.], 1925; Szevvcy, 1934), roman (Pozegnanie jesieni, 1927; Nie- nasycenie, 1930) ve eleştiri (les Notions İmpliqu6es par la notion de Texistence [fr. çev], 1935) yapıtlarında dile getirmiştir Batı kültürünün çöküşünü çözümleyen Wıtkıewıcz, seçkin tabakanın ve burjuva
zinin kaçınılmaz sonuyla dinin, sanatın ve yaşamın gizemi duygusunun kayboluşunu birleştirir. Böylece Polonya “felaket tel- lallığı “nın başlıca temsilcisi durumuna gelir. Dünyanın trajedisini gerçek trajedinin olanaksızlığıyla belirler Pastiş, karikatür, bilimsel ya da felsefi söylemi birleştiren bir edebiyat “pazarı”nı kullanarak, ama hiçbir zaman ucuz dil oyunlarına kaçmadan, yapıtlarını yıpranmış kalıpların kalıntıları üzerine kurarken işte bunu anlatmaya çalışmıştır.
WİTKİEWİCZ
16
Eki