YANARDAĞ
Dünya’mn iç kesimlerindeki erimiş kayaçların yüzeye çıktığı yere yanardağ ya da volkan denir. Bu tür yerler,’her zaman olmasa da genellikle dağ biçimindedir. Henüz yüzeye ulaşmamış erimiş kayaçlara magma, dışarı: akanlara ise lav denir. Magma yukarı doğru yükselirken açtığı bir bacadan ya da yerkabuğu parçalarının arasındaki yarıklardan dışarı çıkar. Lavların sıcaklığı 1.200°C dolayındadır. Yanardağlarda; özellikle de ilk oluşum evrelerinde sık sık lav patlamaları olur; Patlama sonucunda lavlar parçalar halinde çevreye saçıhr. Bu parçalar ince toz ya da küllerden, “yanardağ bombası” denen büyük bloklara kadar değişen çeşitli biçim ve büyüklüklerde olabilir. Birçok patlamaya, lavın yüzeye çıkmadan önce deniz suyu ya da bir yeraltı suyuyla temas etmesi neden olur. Lavın içinde çözünmüş halde bulunan kızgın buharların ve karbon dioksit gazının neden olduğu öteki patlamalar ise son derece tehlikelidir.
Çok değişik biçim ve kıvamda lavi vardır; bazıları ince ve akışkan, bazıları ise ağdah ve yapışkandır. İnce ve akışkan lavların en sıkmagma katman,
Bir yanardağın ve tabanındaki kayaç kaımanlarmm kesit resmi.
rastlanan türü, soğuyup sertleştiğinde ağır ve siyah bir kayaç haline gelen bazalftUı Ağdalı ve yapışkan lavlann en çok görülen türü ise, gerçekte erimiş granitten başka bir şey olmayan, çok açık kahverengi riyoliftir. Akışkan bazalt lavı 600 metreye kadarı yükselebilen fıskiyeler halinde püskürür. Sonra da yamaçlardan aşağı akarak geniş bir çevreye yayılır. ABD’nin kuzeybatı kesimlerinde ve Hindistan’ın Dekkan Yaylası’nda, lav âkıritılannın üst üste birikmesiyle oluşmuş çok kalın bazalt katmanları görülür. Kuzey İrlanda’nın Devler Yolu adıyla anılan kesiminde görülen lav akıntısı oluşumları da son derece ilginçtir.
Yanardağlarda lav püskürmelerinden önce çoğunlukla patlamalar olur ve dışarı büyük miktarlarda kül ve cüruf fışkırır. Koni biçimindeki bir yanardağın gövdesi, üst üste binmiş kül ve lav katmanlarından oluşur. Lavlar ve küller koninin tepesindeki krater boşluğundan dışarı püskürün Birikintiler artıp koni iyice büyüdüğünde lavlar ana koninin yamaçlannda yer alan daha küçük konilerden püskürebilir. ,
Yapışkan riyolit lavları ise fazlaca akışkan olmadığından yanardağ krateri çevresinde kubbe biçiminde kütleler oluşturur. Bunlar çok tehlikelidir. Gazlı riyolit lavı bu kubbelerin tabanından, sıkıştırılmış bir kabarcık gibi
yanlara doğru patlar.’Bunun sonucunda, nuee ardente,“kızgın bulüt’’ olarak âdlandm-İan yakıa’bir gaz kütlöşi püskürür. Havada asıltı halinde duran akkor Sıcaklığındaki sayı- ^ sız ‘tanecikten oluşan lav, yoluna çıkan Her şeyi yok ederek liizla yüıâçtan aşağı iner., Bu arada püsküren ince küllerin oluşturduğu büyük bulutlar da çeyreye yayıhr.
Yanardağlar normal olarak kısa bir süre püskürür, sonra üzün bir süre sessiz kalur. Sessizlik dönemlerinde lavlar kraterde bir lav gölü hâlinde kabano kaynayabilir va da katılaşabilir. Katılaşma, yanardağ etkinliğinin artık son bulduğu, yani yanardağın söndüğü anlamına gelebilir. Ama çoğunlukla yanardağ hâlâ etkindir ve bir sonraki püskürmesi bir patlama biçiminde olur. Çünkü, yanardağın boğazındaki katılaşmış lavın oluşturduğu tıkaç ancak büyük bir gaz basıncıyla patlatı-hp atılabiUr. Birçok yanardağ iki püskürme arasında kalan dönemlerde “tüter”; çıkan duman, alttaki lavdan kaçan kızgın buharlardır.
DÜNYA maddesinde açıklandığı gibi, yer-kabuğu “okyanus kabuğu” ile “kıta kabuğu” olmak üzere iki ayn bölümden oluşur ve bunlann her ikisinin de altmda manto katmam bulunur. Mantodaki erimiş kayaçlar sıkışıp okyanus ortası sırtlardan dışan akar ve böyle-ce sürekli olarak yeni okyanus kabuğu oluşur. Okyanus ortası sırtlarda ve okyanus çukurla-rinda birçok yanardağ yer alır. Bu okyanus yanardağlannın en yüksekleri, Havvaii Adala-n • ve İzlanda gibi adalar biçiminde suyun üküne çıkmıştır. Okyanus yanardağlarındaki lavlar hemen hemen tümüyle bazalttır. Okyanus ■ kâbuğıi Büyük Okyanus’u çevreleyen kıyılarda Ve Hint Okyanusu’nun kuzeydoğusunda, derin okyanus çukurlarında yeniden Dünya’nın iç kesimlerine doğru yönelir. Buralarda, okyanus kabuğunun dibe dalah okyanus levhasının üstünde bir yanardağlar zinciri oluşur. Bu tür yanardağ zincirleri, Büyük Okyanus’un kuzeyindeki Aleuf Adaları gibi bir adalar dizisi ya da kıtalann kenarı boyunca uzanan, Güney Amerika Andlan gibi bir sıradağ olüşturabilir. Batan okyanus kabuğu üzerindeki yanardağlarda, özellikle de -kıta kehanridâ yer alan yanardağlarda lav püskürmeleri genellikle patlamalı biçimde gerçekleşir. Son dönemlerde oluşan Krakatöa, Kat-mai ve Pelee püskürmeleri bu türdendi.
Ünlü Yanardağlar ve PüskürmelerSon 100 yılın en büyük yanardağ püskürmesi, Endonezya’da, Cava ile Sumatra arasındaki Sunda Boğazı’nda yer alan Krakatöa Adasi’n-da gerçekleşen püskürmedir. Krakatöa; uzun bir süre önce büyük bir okyânus yânardağinın püskürmesi sonucunda oluşan bir dizi küçük adadan biriydi. Ağustos 1883Ue yer sarsıntılarını ve’daha küçük: püskürmeleri izleyen bir dizi körkünç patlama Krakatoa’nın 0k büyük bir bölümünü ve yakınındaki küçük Rakata Adası’nın bir bölümünü yok etti. Patlâmâla-rın gürültüsü Hint Okyanusu’nda ve ‘ Avüs-tralya’da, 5.000 km öteden işitilebilecek kadar şiddetliydi. Bugüne kadar bu uzaklığa ulaşan bir başka ses bilinmiyor; Aynı patlai-malar sırasında, Krakatoa’nın 250 km açığına kadar gökyüzü kararmış ve atmosferi dolduran tozlar dâhai sonraları dünyanın pek çok yerinde pırıltılı gün doğmalarına ve batmalarına neden olmuştu. Püskürme, bütün okyanusa yayılan dev dalgaların oluşmasına da neden oldu. Cava ve Sumatra adalarında kıyıya yakın yerlerde yaşayan 36 binderi çok insan bu dalgalarda Soğuldu.Batı Hint Adaları’ndan Martinik Adası’nda yer alan Pelee Mayıs 1902’de şiddetle püskürmeye başladı. Patlama kuvveti yukarı doğru değil, yana doğru etki yaptı ve dağın çevresinde derin bir yara açtı. Buradarı çıkan akkor sıcaklığındaki gaz ve tozlardan oluşan son derece güçlü bir kızgın bulut diağm yamacından aşağı indi ve yolu üzerindeki St. Pierre kentinin üstüne’-çökerek 30 bin dolayında insanın ölümüne neden oldu. Kentte hayatta kalan tek insan, cinayetten suçlu olarak kent hapishanesinde yerin epeyce altında zincire vurulmuş durumda tutulan Jo-seph Surtout adındaki Siyah’tı. Surtout, kurtarılmadan önce’ burada aç ve susuz olarak dört gün kaldı.’ Limandaki gemilerin çoğu kızgın tozların etkisiyle yandı ya da kaynayan denizin doğurduğu dev dalgalarla alabora oldu.
Alaska’daki On Bin Duman Vadisi 1912’de gerçekleşen bir püskürme sonucunda: oluştu. Aynı yılın 5 Haziran’ında gerçekleşen yeni bir
CernsheimCollecrion, The Universiry of Texas At Ausrin (ortada): Ewing Calloway (Ctsıte ve alnaj
Lavlarının bileşimine bağlı olarak, bazı yanardağlar öbürlerine oranla çok daha patlamalı bir büjimde–püskürür. Cava’daki Botak,,Bromp.ve Semeru,
(en üstte) en şiddetli patlayan yanardağlardır. İtalya’da Napoli Körfezi’nde yer alan Vezüv Yanardağı (ortada) püskürürken pek şiddetli patlamaz. Büyük.Okyanus’taki, Kilauea Dağı (altta) gibi Havvaii yanardağları en zayıf patlayan türlerdir. Yanardağların en patlayıcı blaiılarındayamaçlarm çok daha dik olduğu görülmektedir püskürmenin saldığı akkor halindeki lav par-çacıklanndan oluşan bir akıntı da, yolu üzerindeki her şeyi silip süpürerek vadinin sonuna ulaştı Ve buradaki ağaçlan, odunkömürüne dönüştürdü. Ertesi gün vadinin başındaki Katmai Dağı patla’dı,’ üç zirveden oluşan karla kaplı idorüğu parçalandı ve bunun yerini 4 km .çapında bir krater aldı. Bu püskürme sonucunda, 160 km uzaktaki Kodiak Adası da 30 cni kahnlığında bir kül katmanıyla kaplandı. Bu büyük püskürmede hiç kimse ölmedi. Vadi üç yıl sonra keşfedildi ve vadi tabanından milyonlarca buhar püskürtüsünün yükseldiği görüldü. Bugün de aynı vadide pek çpk püs-kürtü görülebiliir. Ariıa bunlar düniah değil, buhardır.
i ABD’de Washington eyaletinin güneybatı-‘sındaki Kaskad Dağlan’nda yer alan St. Helen’s Dağı’nda 1980’de gerçekleşen püskürme, bugüne kadar Kuzey Amerika’da kaydedilmiş plan püskürmelerin en büyüğüydü’ Püskürme öncesinde bir yer sarsıntısı oldu ve yanardağın kuzey yamacında bir çatlak açıldı. Sonra bu yamaç şişti ve bir çığ halinde yuvarlandı. Bunu, döküntülerini 20 km öteye taşıyan ve 260 kmHk orman alanını yok eden bir patlama izledi. Püskürme sırasında 66 kişi öldü ya da kayboldu.
İtalya’da Napoh Körfezi’nde yer alan Ve-züv, patlamah yanardağ türünün tipik bir örneği ye Avrupa kara parçasının tek etkin yanardağıdır: Kraterinde; hemen hemen her zaman belirli bir etkinliğin sürdüğü Vezüv’ün genellikle bir baca gibi tüttüğü görülür. Vezüv’ün püskürmeleri St. Helen’s Dağı’ndakiy-le aynı türdendir.
– Vezüv zaman z;aman şiddetle . püskürür. Bunlardan biri, yüzyıllar siiren bir sessizlik döneminden sonra İŞ 79’da igerçekleşti. Ortada hiçbir işaret yokken yanardağın tepesi birdenbire patladı ve çevredeki düzlüklerin üstüne tonlarca kül indi. Pompei bu küllerin altında kaldı; Herculaneum ise, küllerin çamura dönüşüp lav gibi akmasına neden olan şiddetli bir boran sonrasında çamurlann altına gömüldü. Çok sayıda insan öldü; bazılarının vücutlan Pompei’nin külleri arasında yüzyıllarca hiç bozulmadan kaldı. Bugün kent, caddelerinde yürünebilecek ve İS 79’daki hali az çok görülebilecek kadar temizlenmiş du-
rumdadır. Sözü edilen püskürmeden sonra 1631’e kadar Vezüv’de yalnızca, ara sıra bazı ani patlamalar görüldü {bak. POMPEl). Ama daha sonra Vezüv hep etkin kaldı ve en son 1944’te şiddetle püskürdü.
: Akdeniz’de Sicilya Adası’ndaki Etna Yanardağı Avrupa’nın en büyük ve Vezüv’den sonraki ikinci ünlü yanardağıdır, Krateri Ve-züv’ünki gibi genellikle dumanlıdır. Sicilya’ nın kuzeyindeki Lipari Adalan’nda yer alan Stromboli de bir başka etkin yanardağdır. Ateşleri., gece her zaman görülebildiği için “Akdeniz.feneri” olarak anılır. Lipari Adaları arasında bulunan Vulcano Adası’nda da 1888’de bir püskürme gerçekleşmiştir;İzlanda bir yanardağlar adasıdır; bunların arasında en ünlüleri Hekla Yanardağı ile açıklardaki volkanik Surtsey Adası’dır. Ama bunların hiçbirinin sürekH bir etkinliği yoktur
ÜNLÜ YANARDAĞLAR
ADI BULUNDUĞU BÖLGE
Afrika
Nyamlagira Zaire
Ngorongoro Tanzanya
Amerika
Cliimborazo ,• Ekvador
Cotopaxi Ekvador
Katmai ‘California, ABD
Lassen Galifornia, ABD
Pelee Martiniksı. Helen’s Waşhington, ABD
Okmbk Aleüt Adaları,’ABD
San Miguel El Salvador Soufrifere Şt. Vincent, Batı Hint Adaları Antarktika
Erebus i • Ross Adası
Asya Fujiyania Japonya
Krakatoa ■ Endonezya ^ ■
Mayon , Luzpn, Filipinler ,,
Merapi Cava, Endonezya
Mihara Japonya Okyanusya
Bağana Solomon Adalan
Kilauea Havvaii
Mauna Loa Havvaii ‘
Ngauruhoe Yeni Zelanda,
Ruapehu Yeni Zelanda
‘ Taravvera ’ Yeni Zelanda
Tongariro . Yeni Zelanda
Avrupa , Askja ” İzlanda
Etna Sicilya, İtalya ‘
Hekla İzlanda Santorin Yunanistan Stromboli jtalyaSurtsey < jzlahda Vezüv İtalya
ve pek çoğu tepeleri buz ve karlarla kaplana-, cak kadar uzun bir süre sessiz kalın- Bir püskürme olduğunda dâ bu kar ve buzlar ısının etkisiyle erir ve bir sel halinde aşağı iner. Yeni Zelanda’nın Kuzey Adası’nda, sönmüş, sessiz ve etkin pek çok yanardağ vardır. Bunlardan Taravvera Dağı 1886’dâ,-12 km uzunluğundaki bir yarıkla ikiye ayrılmış ve I yaklaşık 10.000 km^’lik bir alanı küller kaplamıştı. Bu bölgede, İzlanda’da’Oİduğu gibi pek çok sıcak su kaynağı ve” gayzer yer almaktadır {bak. Gayzer) Havvaii’de iki etkin yanardağ vardır: Mau-! na Loa ve Kilauea/ Mauna Loa pek şiddetli I püskürmez,i ama başka herhangi bir yanardağdan daha çok lav çıkarır. Bu yanardağın 1950’de püskürttüğü lav ‘miktarı, o ‘güne kadar kaydedilmiş olanların en büyüğüydü; 1935’te Hilo kenti. Mauna Loa’dan geleni’vö günde 2 kilometrelik bir hızla ilerleyen bir lav akıntısının tehdidi altında kaldı? ABD’Deniz Kuvvetleri’ne bağlı uçaklar lavı bombaladılar ve böylece açılan yeni kanallardan akan laivlar Hilo’dan uzaklaştı. ‘
Lavını genellikle sessizce akıtan Kilaüea 1924’te şiddetle patlamıştı. Bu yanardağın 10,7 km^ yüzölçümündeki kraterinin tabanı, soğumuş ve katılaşmış lavlarla kaplıdır. Ama gene de yıllık arahklarla sıvı” lav gölleri ve fıskiyeleri oluşur ve akkor sıcakhğmdaki lavlar dağ yamacını yarıp denize doğru akar.