YENGEÇ.
Yengeçler değişik boyut ve biçimlerde 5.000 dolayında türü bulunan geniş gövdeli, 10 bacaklı, sert kabuklu deniz hayvanlarıdır. Gövde gienişlikleri cainlı midye ve istiridyelerin kabukları içinde yaşayan midye yengeçlerinde (Pinnotheres cinsi) 1 santimetreyi geçmezken, örümcek yengeçlerin bir üyesi olan Japonya .dev yengeci {Macrocheira cinsi) île Tasmanya dev yengecinde [Pseudo-carcinus cinsi) 30 santimbtreyi aşabilir. Eh iri örneklerinde bacaklar arasındaki açıklık bir uçtan öbür uca 4 metre dolayındadır. Yengeçler ıstakoz, karides ve kerevitle birlikte onayakhlar (Decaporfa) takımında sınıflandmlır.
Küzey yarıküre denizlerinde”y’aygm biçimde görüleri yengeçlerden bazıları; 1 Kıyı yengeci; 2 örümcek yengeci; 3 nrıaskeli yengeç; 4 pavurya.
Yengeçlerin çoğu denizlerde, pek‘ âzı tatlı sularda yaşan Yaşamlairıni büyük ölçüde karada geçiren ve erişkin evrelerinde denizle olan ilişkilerini iyice azaltan kara yengeçleri ise yumurtlamak için denizlere” döner. Bu hayvanlar yaşamlarinın ilk evrelerini de denizde geçirir. …
Yengecin sağlam kabuğu bacaklarıyla birlikte bütün gövdesini korur. Bacaklarının öne yakın olan ilk çifti hem korunma, hem de avlanma işlevi gören güçlü birer kıskaca dönüşmüştür. Öbür onayaklıİardan farklı olarak, kârın ya dâ arka bölümü küçük ve altına doğru kıvrıktır. Bu bölüm dişilerde erkekler-dekinden daha geniş ve yuvarlaktır. Yengecin altı çift çenesi vardır. Gözleri, gerektiğinde kaldırabildiği hareketli sapların ucunda bulunur. Bazı türlerde son bacak çifti yâ dâ bütün bacaklar yassılaşarak yüzmeye uyarlanmıştır. Ama yengeçlerin çoğu diptö yaşar ve ister dipte, ister karada olsun genellikle yan yan yürüyerek yer değiştirirler. ‘ .
Yengeçler sert kabuklarına ve güçlü kıskaçlarına karşın lezzetli etlerinin tadına bakmak isteyen insanlardan, rakun, kıyı kuşları gibi çeşitli hayvanlardan kurtulamazlar. Birçok türü ekonomik değeri yüksek deniz ürünleri arasında yer alır. Avrupâ kıyılarinda ve AkNHPAfSıephtn Krasemann
ABD’nin Atlas Okyanusu kıyılarına çıkmış bir nal yengeci. Bu hayvanlar yumurtalarını havalar ısındıktan sonra, suların yükselme döneminde döker. ”
deniz’de pavurya {Cancer pagurus) ile çalpa-r2İHr {^PoTti’.T’.ns Amprika’da
mavi yengeç {Callinectus sapidus) ve Dunge-ness yengeci {Cancer mdgister), Avustralya’da çamur yengeci {Scylla serrata), Japonya ve Alaska kıyılarmda kral yengeci (Paralitho-des camtschaticd) yenebilir yengeçlerin en tamnmışlandır. ,
Birçok yengecin biçim ve rengi düşmanlan-nm dikkatinden kaçacak ölçüde yaşadıkları çevreye uyum sağlamıştır. Bazıları çakıl taşlarını, bazıları mercan parçalarını andırır. Bazı yengeçler özelleşmiş son bacak çiftleriyle sırtlarında, taşıdıkları süngerler sayesinde etkin bir kamuflaj sağlar. Bazı örümcek yengeçleri kıskaçlarıyla kestikleri deniz yosunlarını sırtına yerleştirir. Tropik bölgelerde yaşayan bazı yengeçler olasılıkla avlarını zehirlemek ıve, kendilerini korumak için kıskaçlarında ■birer denizşakayığı taşır.
Yengeçlerin büyük bölümü ölmüş hayvanlan yiyerek beslenir. Birçoğu küçük,hayvanları ve hatta kendilerinden küçük yengeçleri avlar. Bitkisel maddelerle beslenen türler pek azdır. Bunlardan palmiye yengeci {Birgus cinsi) güçlü kıskaçlarıyla hindistancevizinin sert dış kabuğundaki zayıf noktayı delerek içini yer.
Dişi yengeç yumurtladığı yumurtalarını karnı ile gövdesinin geri kalan bölümü arasına sıkıştırarak taşır. Yumurtalardan küçük ve yüzebilen larvalar (bak. Larva) çıkar. Bunlar
yuvarlak gövdeleri, ve uzun^ kuyruklarıyla yengeçten çok ıstakozu andırır. Başlangıçta gözleri ve karnı göydesinin öbür bölümlerine göre iridir. Deri (kabuk) değiştirdikçe yengece benzer bir görünüm kazanır. Yengeç büyüdüğü sürece kabuğunu giderek daha uzun aralarla atıp yeniler.. Özellikle tatlı sularda yaşayanlar arasında bazı yengeçler larva evresinden geçmeden erişkinlere benzer yavrular olarak yumurtadan çıkar.
Güneydoğu Asya ve Hint Okyanusu’nun kuzey kıyıları ile Kuzey Amerika’nın doğu kıyılarında, suların yükseldiği dolunayiı sıcak gecelerde, garip yaratıklar sürünerek kıyıya çıkar. Tarihöncesinden kalma bir görünüş taşıyan bu hayvanlar kumlan kazarak yumurtalarını bırakır.. Bazılarının genişliği yaklaşık 60. santimetreye ulaşır. Bunlar dişilerdir. Erkekler ise daha küçük yapılıdır. Gövdelerinin nn holümü at nalını andırır. Arkalarında kıhc biçiminde uzamış bir kuyruk dikeni vardır. Ters çevrildiklerinde eklemli bacaklarıyla bir yengece oldukça benzerler.
Bu garip hayvanlara benzetme yoluyla nal yengeci adı verilmiştir. Gerçekte ise, pnayak-lılardan ayrı bir eklembacakhlar takımı (Xip-hosura) içinde sınıflandırılan bu hayvanların yaşayan en yakın akrabaları örümcekler ve akreplerdir.
Nal yengeçlerinin varlığını sürdüren yalnız dört türü vardır. Bunlar 400 milyon yıl kadar önce son derece yaygın olan bir grubun günümüze ulaşabilmiş son örnekleridir ve yaşayan fosiller olarak nitelenirler. Gene tarihöncesi eklembacaklılardan trilobitler {bak. TrİLOBİTLER) de akrabaları arasındadır.
Nal yengeçleri zararsız hayvanlardır. Deniz dibindeki kumlar ve çamurlar arasında yaşar, kabuklu kabuksuz küçük deniz hayvanlarını yiyerek beslenirler. Basık bir kubbe biçiminde gelişmiş kabuğunun altında çeneleri, beslenmesine de yardımcı olan bacakları ve kitapsı solungaçları yer alır… Solungaçları bu adı, kitap sayfalarını andıran, doku uzantıları biçiminde gelişmesinden ötürü ahr. Kabuğunun üst yüzeyinde yanlarda ve ortada üç küçük göz bulunur. Kuyruk dikenini eklem yerinden bükerek hareket etmesine yardımcı bir organ olarak kullanabilir.