Tâbiînden hadîs âlimi, itünyesi Ebû Ubeyde’dir. Şam’da yaşamıştır. A’mâ idi. Vâsile bin Eska’, ibni Ömer, Abdullah bin Bişr, Muâ- viye, Ebû ldrisf Havlânî, Ümmûdderdâ ve daha birçok âlimden ilim öğrenip, hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Kendisinden ise Amr bin Vâkıd. Hâlid bin Zeyd, Sa’îd bin Abdül- azîz, Süleymân bin Utbe, Evzâî ve daha birçok âlim ilim alıp hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Ebû Dâvûd, Darekutnî, Ibn-i Hib- ban ve Ibn-i Sa’d onun sika (güvenilir) bir âlim olduğunu bildirmişlerdir. Yûnus bin
Mey sere Şam câmiînde Kur’ân-ı kerîm okurdu. Heysem bin îmran diyor ki, “Yûnus bin Meysere bir gün güneş batarken şöyle duâ ediyordu: “Yâ Rabbi! Bana senin yolunda şehid olmayı nasîb et.” Onun bu duâsma çok şaşmrdım. Çünkü nasıl şehid olacaktı. Zîrâ a’mâ idi. Bir müddet sonra işittim ki, 132 (m. 749) senesinde Abdullah bin Ali’nin Şam’a girdiği sırada şehid edilmişti. Daha sonra şehid edenler onun için ağlamışlardı.” Vefâtında 120 yaşında olduğu rivâyet edilmektedir. Abdurrahmân bin Velîd diyor ki, “Yûnus bin Meysere’den işittim, ölüm sırasında şu beyitleri söylüyordu: “Sâlih insanlar gitti, geriye bu pis zamamn insanlannm kötü kokusu kaldı.” Birçok Sahâbiden (r. anhüm) hadîs rivâyet etmiştir. Yûnus bin Mesleme’nin Hz. Muâviye’den rivâyet ettiği hadîs-i şerifte: “Hayr kalbe sükûnet verici, şer ise çarpıntı doğurucudur.” buyurul- muştur. Vâsile bin el-Eska’dan (r.a.) rivâyet ettiği hadîs-i şerifte: “Ey benim Allahım, muhakkak filân bin filan senin koruman altındadır. Kabir fitnesini ve Cehennem azâbım anladı. Sen vefâ ve hak sâhibisin. Ey Allahım onu mağfiret et ve ona rahmet et. Şüphesiz sen Gafûr ve Rahimsin99
buyuruldu. Kendisinin Ebû Idris Havlânî’den, onun da Ebüdderdâ’dan (r.a.) rivâyet ettiği hadîs-i şerifte: “Kişi evinden çıkıp bir hasta kardeşini ziyâret ettiği zaman, Allahü teâlânın rahmetine dalar. Hasta bir kardeşinin yaranda oturunca, Allahü teâlânın rahmeti onu kaplar” buyuruldu. Muâz bin Cebel’den (r.a.) şu hadîs-i şerifi rivâyet etmiştir: “Rabbim putlara ibâdeti men ettikten sonra, şarap içmeyi ve insanlarla münâkaşa etmeği de men etti.” Yine Muâz bin Cebel’den (r.a.) rivâyetle dedi ki: “B irgün Resûlullah (s.a.v.) fitneleri, büyüklüğünü ve şiddetini bildirdi. Ali ” bin Ebî Tâlib (r.a.) dedi ki: Ondan kurtuluş ~—yolu nedir? Yâ Resûlallah! Peygamberimiz (s.a.v.) buyurdu ki: “Allahın kitâbı- dır. Onda sizden öncekilerin, ~ sonrakilerin ve sizin hâliniz bildirilmiştir. Onu terk edenleri Allah helâk eder. Allahü teâlâdan başkasından hidâyet isteyeni, Allah sapıttırır. O Allahın sağlam bir ipi, hikmetli zikri ve cinlerin duyunca “Bizi hayrette bırakan, hidâyete ulaştıran Kur’ânı dinleyip ona îmân ettik (Cin sûresi âyet- ı)” dedikleri, lisanların onun için aynı şeyi söylediği, o çok okunduğunda bıktırmay andır.” Ebüdderdâ’dan (r.a.) Rahmân sûresi 29’uncu “Her gün O, bir iş üzere olan” âyet-i kerimesi hakkında rivâyet ettiği hadîs-i şerifte: “O’nun işi günah affetmekf bir sıkıntıyı gidermek. Bir kavm i yüceltm ek ve diğerini alçaltmaktır” buyuruldu. Yûsuf bin Meysere dedi ki; Hz. îsâ (a.s.) buyurdu ki “Şeytanın kendisi muhakkak dünyâ ile berâberdir. Hilesi mal ile beraberdir. Zînetleri heva ve heves (arzular) mal ile berâberdir. Neticeye ulaşması da şehvetlerdedir.” Muhammed bin Muhacir dedi ki: Yûnus bin Meysere’niri, “Kardeşlerim nerede? Arkadaşlarım nerede? Muallimler gitti ve geride talebeler kaldı. Yemek verenler gitti ve geride yiyenler kaldı” dediğini duydum. Buyurdu ki: “Hikmet der ki, Ey Âdemoğlu beni aramak istersen şu iki sözde bulursun: Bildiğin iyi işleri yap. Bildiğin kötü işleri terk et.” “Levh-il-mahfûzda yazılıdır ki: Muhakkak, şüphesiz Ben, Allahım, Rah- mân ve Rahim olan Ben’den başka ilâh yoktur. Ben merhamet ederim ve çok çok rahmet ederim. Rahmetim gadâbımı, affim cezâlandırmamı aşmıştır.”