Kesinlikle gerekli, vazgeçilmez olan bir şeyin özelliği: Pazarlık yapmanın zorunluluğu. Bir önlemin zorunluluğu. — 2. Yasa ve yönetmeliklerin ya da toplumsal yaşamın, toplumsal uzlaşmaların gerektirdiği şey; mecburiyet: Vergi ödeme zorunluluğu. Onlarla görüşmeyi sürdürmek gibi bir zorunluluğumuz yok —3. Kaçınılmaz, önüne geçilmez bir şey ya da bu şeyin özelliği: Zorunluluğa boyun eğmek. Ölümün zorunluluğu. —4. Kaçınılmaz gereksinim; bir durumun, koşulların gerektirdiği şey: Basın özgürlüğü bir zorunluluktur. Gitmek onun için bir zorunluluktu.
ZORUNLUK ya da ZORUNLULUK
05
Eyl