Sultan İkinci Mahmûd Han’ın
Tenbihnamesi
Sultan İkinci Mahmûd Han
“İstanbul’da sâkin olan ibâdullâhın beş vakit farz namazlarını cemâatle edâ etmelerine, her gece yaz ve kış belirli vakitlerde her minâreden “salât” ve her Cuma “sa- lâ” verilip terk olunmamasına ve sabah namazını herkesin bulunduğu mahallenin câmi-i şerifinde cemâatle edâ edip Fetih Sûresi okunarak devletimin devamı için dııâda olmalarının teminine gayret edesin.”
Sultan ikinci Mahmûd Han’ın tahta çıktığı günlerde sadrazama, devletin işlerinin ve halkın ahvâlinin düzeltilmesi için yazdığı tenbihnâme:
“Hamd âlemlerin rabbi olan Allâhü Teâlâ’ya, salât ve selâm evvelkilerin ve sonrakilerin efendisi olan Muhammed Mustafa (s.a.v.)’e ve onun güzel, temiz âline ve ashabına olsun. Bundan sonra sen ki veziriazamım ve mutlak vekilim Mustafa Paşa’sın. Malûmun ola ki “Muhakkak ki biz seni yeryüzünde halife kıldık. Artık insanlar arasında hak ile hükmet ve hevâ- ya (nefsin arzularına) tâbi olma.” meâlindeki âyet-i kerîme üzerine Cenâb-ı Hakk’ın takdiri ile cülûs-ı hümâyûnum vukû bulmuştur. Allâh’ın yardımından ¡lisân buyurulan Devlet-i Muhammedi ve Saltanat-ı Ah- medî olduğundan evvelâ tenbîh-i hümâyûnum budur ki; Cenâb-ı Hakk’ın emaneti olan cümle Ümmet-¡ Muhammed’in ve şâir halkın ve Devlet-i Aliyye’min cümlesinin küçük büyük işlerini şer’-i şerife bakıp ona göre haklarını yerine getirip şerîat-ı garrâyı icrâda o kadar dikkat ve ihtimâm edesin ki Devlet-¡ Aliyye’min ve bütün ibâdullâhın üzerine şeriatın nürâniyeti zâhir ve bâhir olup bütün müminlerin durumları iyi olsun. Veziriazam, ulemâ, devlet adamları ve ocaklı kullarım ittifâk ederek devlet işlerini görüp büyük ecdâdımın kânununu icrâ etsinler. Vazife sahipleri, muayyen hizmetleri her ne ise herkes kendi işini görüp ihtilâf ve nifaka sebep olmayıp, başkalarının işlerine müdâhale etmeyip, nifâka sebep olacak en basit maddelerden son derecede kaçınsınlar. İslam askerinin, gâzilerin ve Yeniçeri Ocağı’m, Cebehâne-i Âmire’m, Tophâne-i Âmire’m ve şâir ocaklarımın hallerinin intizâmına ihtimâm gösterip düşmanla harpte olan askerimin hallerinin refahına sebep olan zahire (hububat), cephane ve şâir karadan ve denizden gönderilecek sefer malzemelerinin kat kat tertîb ve tekmiline gayret sarf edip ve kalyoncu askerinin ve topçuların talimli bir şekilde hazır bulunmalarına çokça çalışasın. Allâh’ın kullarının asayişine sebep olan narh hususuna dâimâ
dikkat edip her şeyi kıymeti neyse ona göre sattırıp fazla fiyatla satılmasına izin vermeyesin. Fakirlere, gariplere ve zayıflara merhamet ile hallerini teftîş eyleyip durumlarından haberdâr olup şeriata ve kânuna muhâlif vergilerini kaldırıp her türlü zulmün defedilmesine çalışasın. Osmanlı memleketlerinde bazı toplulukların birbirleriyle muhârebe edip bu kadar Ümmet-i Muham- med’in telef ve bazı şehir ve kasabaların harap olduğunu işittim. Bu gibi, Allâh’ın kullarının asayişine zarar veren durumların tamamıyla defedilmesine çalışıp uyanık olasın. İstanbul’da sâkin olan ibâdullâhın beş vakit farz namazlarını cemâatle eda etmelerine, her gece yaz ve kış belirli vakitlerde her minâreden “salât” ve her Cuma “salâ” verilip terk olunmamasına ve sabah namazını herkesin bulunduğu mahallenin câmi-i şerifinde cemâatle edâ edip Fetih Sûresi okunarak devletimin devamı için duâda olmalarının teminine gayret edesin. Ve şâir İslâmî nurlara vesile olan hallerin icrâ- sıyla Peygamberlerin sultânı, Allâhü Teâlâ’nın habîbi, kıyâmet gününün şefâatçisi ki tahiyyatların en güzeli onun üzerine olsun Efendimiz Haz- retleri’nin ve Ashâb-ı Kirâm -Allâh onlardan razı olsun- hazarâtının ve selef-i sâlihînin eserine uyarak güzel çalışmalar zuhûra getirip dünyâ ve âhiret saâdetine mazhar olasın. Ce- nâb-ı Hakk cümlenize muvaffakiyet ihsân eyleye, âmîn.،