RECEB-İ ŞERÎFİN FAZİLETİ
69 — Receb-i şerifin, fazileti hakkındaki hadîs-i şerifleri
işiten bir ihtiyar, yerinden kalkıp, yâ Resûlallah «sallallahü
aleyhi ve sellem»! Receb-i şerifin bütün günlerini oruç tutmama kudretim kâfi gelmiyor, ne yapmam lâzımdır?
diye sordu. Resûlullah «sallallahü aleyhi ve sellem» buyurdu
ki, (Receb-i şerifin bir gün evvelinden, bir gün ortasından ve bir
gün de sonundan oruç tut. Receb-i şerifin hepsini tutmuşcasına,
Hak teâlâ hazretleri lutf-ü ihsânda bulunur). Regâib gecesi,
Receb ayının ilk Cum’a gecesidir. Çok kıymetlidir. Fekat,
Resûlullahm «sallallahü aleyhi ve sellem» babasının evlendiği
gece değildir. Böyle söylemek yanlışdır.,
ŞA’BÂN-I ŞERÎFİN FAZİLETİ
70—Şa’bân-ı şerîfde oruç tutmanın da sevâbı çokdur.
Resûl-i ekrem “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” buyurdu ki:
(Şa’bân-ı şerîf, benim kendime mahsûs bir aydır. Hak teâlâ hazretleri Arş-ı a’lânın meleklerine azamet-i şâniyle buyurur ki, ey benim meleklerim, gördünüz mü, benim kullarım sevgilimin ayına
nasıl ta’zîm ve hürmet ediyorlar. İzzim, celâlin hakkı için ben de
kullanmı afv-ü mağfiretime nâil eyledim). Diğer bir hadîs-i şerîfde
buyurdu ki, (Her kim Şa’bân-ı şerîfde üç gün oruç tutarsa, Hak
teâlâ, Cennet-i a’lâda ona bir yer hâzırlar). Kırkbeşinci maddeye
bakınız! [Bu oruçları tutarken günâhlardan sakınmak, halâl
kazanmak lâzımdır. Böyle olmıyanlar ve Ramezân orucu ve
farz nemâzı borcu olanlar, bıi sevâblara kavuşmazlar. İş adamlarının, Şa’bân aymda oruç tutmayıp, Ramezânı kuvvetli karşılamaları lâzımdır],
— 445 —
RAMEZÂN-I ŞERİFİN FAZİLETİ
71—Ramezân-ı şerif ayında oruç tutduğun zeman bütün
a’^ arm la tut ki, orucun oruç olsun ve orucun faziletine ve
d||scesine nâil olasın. Habîb-i kibriyâ «sallallahü ve
s^an» efendimiz buyurdular ki, (Yâ Ebâ Hüreyre! Ora|&rtâunİR.vfkt, orucunu erken aç! [Ya’nî akşam olduğu anİfilfanca
hj||en iftâr eyle]. Benim ümmetimden hayrlı o ki,
a ifp ! ezâaı okunduğa ^bi, orucuna açar ve sainsr yettralügeç
yİ^Zİrâ sahurda çok rahmet vebereket vardır. Ve b e f l^ İ ^ e –
tUkRaiBezân-ı şerifin orucunu güzel ve tam olarak Hak
teip hazretlerinin bayram gecesi vereceği ecr-ü mesâtf&L, bt’fttn
ve&sânı kendi zât-ı-pâkinden başkası bilmez. Hak te lâ hazretleri azamet-i şâiriyle buyurur ki: «Oruç benim rızâm içindir,
vereceğim ecri de kendim bilirim».) Bunun içindir kî, kâfirler
bütün ibâdetlerle puta tapdılar. Fekat, oruç ile tapmadılar.
Ramezân orucu, nemâz kılmakdan sonra, bütün ibâdetlerden
ve başka aylarda tutulan oruçlardan dahâ çok faziletlidir.
[Oruç, insanı hasta yapmaz. Kuvvetlendirir ve zihnini
açar. Din düşmanlarının yalanlarına aldanmamağıdır.
Tenbîfı: İbni Âbidîn “rahime-hullahü teâlâ” (Redd-ülmtthtâr) kitâbmda buyuruyor ki: (Ramezân ayının başında,
gcitde hilâli, ya’nî yeni ayı aramak, âkil ve bâliğ olan her
müslimân üzerine vâcib-i kifâyedir. Görünce, kadıya, ya’nî hâkime
haber vermesi de vâcibdir. Fâsıkın haberini kabûl eden kadı, günâha girer. Sözü kadı tarafından red edilen kimsenin, yalnız kendisi
oruç tutar. Kadı kabûl ve i’lân edince bütün müslimânlann o
gün oruç tutmaları farz olur. Fâsık otuz gün tutdukdan sonra,
bayram yapamaz. Herkesle berâber bir gün dahâ tutar.
Bulutlu havada, âdil olan bir müslimânın haberi kabûl edilir.
Bulutsuz havada, çok kimsenin haber vermesi lâzımdır. Kadısı
veyâ müslimân vâlîsi bulunmıyan yerlerde, âdil bir müslimânın
gördüm demesi ile, bunu işitenlerin oruç tutmaları lâzım olur.
Topu ve kandili kullananlar âdil müslimân iseler, kâdının hükmüne alâmet olurlar. Ramezân aymm takvim ile, hesâb ile
başlaması câiz değildir. Âdil olsalar bile, Ramezân aymm başlaması için, bunların sözlerinin kıymeti yokdur. Bunların,
Ramezân hilâlinin doğacağı günü önceden haber vermeleri ile
Ramezân orucu başlamaz. Şâfi’î âlimlerinden imâm-ı Sübkî
“rahime-huilahü teâlâ” (Şa’bânın otuzuncu gecesi hilâli gören
olsa, hesâb ise, hilâlin bir gece sonra doğacağını bildirse,
burada hesâba inanılır. Çünki, hesâbla anlaşılan kat’îdir. Doğ-
— 446 —
madan bir gece evvel görülmesi imkânsızdır) diyor. Şems-üleimme Halvânî “ rahime-hullahü teâlâ” buyuruyor ki,
(Ramezân ayının başlaması, hilâlin görülmesi ile olur. Hilâlin doğması ile başlamaz. Hesâb, hilâlin doğduğu geceyi
bildirdiği için, Ramezân-ı şerîf ayının başlaması hesâb ile
anlaşılamaz. İki âdil şâhidin şehâdet etmesi ile veyâ kâdının
hükm etmesi ile bir yerde Ramezân başlayınca, dünyânın her
yerinde oruca başlamak lâzım olur. Hac, kurban ve nemâz
vaktleri böyle değildir. Bunlar vaktlerinin bir yerde ma’lûm olması ile, başka yerlerde de öyle olmaları lâzım gelmez). Yine
İbni Âbidîn “rahime-hullahü teâlâ” nemâzm şartlannı bildirirken, kıble ta’yîninde diyor ki, (Nemâz vâktlerini ve kıble cihetini anlamak için takvimlere .ve astronomik hesâblara
inanılır. Bunların bildirdikleri kesin olmasa bile, kuvvetli zan
hâsıl eder. IFekat, takvimlerin, vaktleri anlıyan sâlih bir müslimân
tarafından hazırlanmış olduğunu bilmek lâzımdır.] Burada kuvvetli zan etmek kâfi ise de, şübhe, ihtimâl kâfi değildir. Ramezâmn
başladığını anlamak için ise, astronomik hesâblara uyulmaz.
Çünki, Ramezân-ı şerifin başlaması, gökde hilâli görmekle
olur. Hadîs-i şerîfde, (Hilâli görünce oruca başlayınız!) buyuruldu. Hilâlin doğması, görmekle değil, hesâbla anlaşılır. Hesâbın bildirdiği kesin doğru ise de, hilâl doğduğu gece
görülebileceği gibi, o gece görülemeyip, ikinci gecesi görülebilir. Ramezâmn başlaması, hilâlin doğması ile değil, hilâlin
görünmesi ile olacağı emr olundu). Takvimler, hilâlin görülmesini
değil, doğmasını bildirdikleri için, Ramezân ayının başlaması,
takvimle anlaşflamaz.Takvîm ile veyâ âdil olmıyan kimselerin,
ya’nî kâfirlerin, mezhebsizlerin, fâsıklarm sözleri ile başlayan Ramezân aylarının ilk ve son günlerinin Ramezân olup olmadıkları
şübhelidir. Ya’nî, Ramezân ayı, hakîkî zemânmdan bir gün evvel
başlamış ise, birinci günü tutulan oruç, Şa’bân ayında tutulmuş
olur. Bayram da bir gün evvel yapılmış olacağı için, hakîkî Ramezân ayının, son günü oruç tutulmamış olur. Ramezân ayı, hakîkî
Ramezândan bir gün soma başlamış ise, Ramezâmn birinci günü
oruç tutulmamış, sonunda da, bayram günü oruç tutulmuş olup,
bu oruç kabûl olmaz. Böyle başlatılan Ramezân ayı, hakîkî Ramezân ayının başlamasına uygun da olabileceği için, Ramezân olup
olmaması, şübheli olmakdadır. Bu şübheli iki günde Ramezân
orucu tutmanın tahrîmen mekrûh olduğu ve müslimân memleketinde olup da, ibâdetleri bilmemenin özr olmadığı İbni Âbidînde
yazılıdır. Bunun için büyük İslâm âlimi, ondördüncü asrın müced-
— 447 —
d â seyyid Abdülhajcîm Efendi “rahime-huîlahü teâlâ» (Böyle
yelerde bulunan müslimânların bayramdan sorira, dilediği zeman, kazâ niyyeti ile iki gün dahâ oruç tutmaları lâzımdır)
buyurdu. Takvimlerde bildirilen geceden önceki gecede (Hilâli
gördük) demek yanlışdır. Böyle yanlış söze uyarak Arafâta
çıkmış olanların haclan sahîh olmaz. Bunlar hâcı olmadar.)