İslam

3. Ölüye Ağlamak:

Yakınlarını, sevdiklerini bir anda kaybeden insanların acı çekmemeleri, bu acınm göze hücum eden yaşlar, ruhlara hâkim olan hüzün ve kederler ile tezâhür etmemesi mümkün değildir. Bu tabiîdir, sevgi ve merhametin meyvasıdır. İslâm bu nevi üzülmeyi ve ağlamayı menetmemiş, Hz. Peygamber (s.a.) ve sahâbeden de bu türlü ağıt vaki olmuştur: Üsâme b. Zeyd naklediyor: Hz. Peygamber (s.a)’in kızı kendisine «bir oğlum öldü hemen bize gel» diye haber göndermişti. Hz. Peygamber de selâm söyleyip şöyle diyecek bir haberci gönderdi. «Aldığı da verdiği de şüphesiz Allah’ındır. Herkesin Allah’a malûm bir eceli vardır. Sabretsin ve ecrini Allah’- dan beklesin!» Kerimesi, Allah aşkına muhakkak gelmesini isteyerek bir haberci daha gönderdi. Hz. Peygamber beraberinde Sa’d b. Ubâde, Muâz b. Cebel, Ubey b. Kâ’b, Zeyd b. Sâbit ve daha bazı kişilerle kalkıp gitti, çocuğu kucağma verdiler, yavrucak hini hini ediyor can veriyordu… Hz. Peygamber’in göz yaşları boşandı; bunu gören Sa’d sordu: — Bu ne yâ Rasûlallâh? — Bu öyle bir rahmet ve merhamettir ki, Allah onu kullarının kalblerine yerleştirmiştir ve Allah kullan arasından ancak merhamet sahibi olanlara rahmet eyler.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir