Enes b. Mâlik’in rivayet ettiği ve Hz. Peygamber’in oğlu İbrahim’in vefatını anlatan başka bir hadiste, Rasûlullâh’m can vermekte olan çocuğu kucağına aldığı, öpüp kokladığı, gözlerinden yaş boşandığı, Abdurrahman b. Avf’ın «sen de mi yâ Rasûlallah» demesi üzerine şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: «Bu rahmettir, merhamettir… Gözler ağlar, kalb mahzun olur ve biz ancak Rabbimizin hoşnut olacağını söyleriz; İbrahim senden ayrıldığımız için gerçekten mahzunuz!» (18) Ölünün yüzünün açılması ve öpülmesi de caizdir. Nitekim Hz. Ebû Bekir, Habib-i Hûda’nın mübârek nâşını edeb ve muhabbetle öpmüş ve ağlamıştır. Hz. Peygamber’in «ölü, ailesinin ona ağlaması yüzünden azab çeker,» buyurduğu rivâyet edilmiştir. Yukarda naklettiğimiz ve ağlamanın caiz olduğunu ifade eden sahih hadisler ile bu sahih hadisi uzlaştırmak için yapılan araştırmalar şu neticeleri vermiştir: a) Hz. Âişe’nin açıkladığına göre bu rivayet mümin olmayanlar içindir; zaten azab çeken böyle ölü üzerine âilesinin ağlaması da bir azab olmaktadır. b) Ölüye azab veren ağıt, İslâmın yasakladığı ve İslâm’ dan önce çok revaçta olan «bağırıp çağırarak, Allah’a karşı yakışıksız sözler söyleyerek, saçını, başını ve elbisesini yolup yırtarak ağlamaktır (niyâhâ). Bilhassa ölünün böyle bir âdeti var idiyse ve ailesine bunu o aşılamış ise azab çekmesine vesile olmaktadır. Aksi takdirde Allah kimseye diğerinin suç ve günâhından dolayı azab etmez. (19)
İSLÂM’IN IŞIĞINDA GÜNÜN MESELELERİ
12
Ara