ÖĞRENİM

ÖĞRENİM

ÖĞRENİM

ÖĞRENİM

ÖĞRENİM i. (öğrenmek’ ten öğren-i-m). Yeni. Bir bilgi veya bir meslek kolunu öğrenme işi: Ona göre Türkiye’de bile yüksek tahsil, yalnız Kur’an öğrenimine dayanırdı (Ş. S. Aydemir). Metotlu bir öğrenim. Eşanl. TAHSİL.
Huk. Türk anayasası, ilke olarak, herkesin bilim ve sanatı öğrenme ve öğretme, açıklama, yayma ve bu alanlarda her türlü araştırma hakkına sahip bulunduğunu belirtmiştir. Bu hükme göre, Türkiye’de öğrenim ve eğitim devletin tekelinde değildir. Ancak yine Anayasa, üniversitelere ilişkin 120. maddesinde, üniversitelerin ancak devlet eliyle ve kanunla kurulmasını öngörmektedir. Buna göre, üniversite niteliğinde ve düzeyindeki öğrenim devlet tekeli altındadır ve özel kişilere bu konuda öğrenim kurumu açma ve eğitim yapma hakkı tanınmamıştır. Nitekim, Anayasa mahkemesi, «özel yüksek» okul adı altında bile olsa, üniversitelere paralel nitelikte, aynı imkânları sağlayan öğrenim kuramlarını Anayasanın devlete tekel hakkı veren hükmü karşısında Anayasaya aykırı bulmuş ve özel yüksek okullara ilişkin kanun hükümlerini iptal etmiştir.
Türkiye’de öğrenim kuramları çok eski yıllardan beri faaliyet göstermiş bulunmakla birlikte, meselenin bir hürriyet ve hak açısından ele alınması Islahat fermanıyle başlamış, osmanh ülkesinde yaşayan her türlü topluluğa öğrenim hürriyeti tanınmıştır. Fermana göre, her topluluk, eğitim ve sanayi konularında okul açma hakkına sahiptir. Bu hakkın daha açık bir şekilde düzenlenmesi 1876 Anayasasıyle mümkün oldu. Nitekim, 1876 Anayasasında, öğrenimin serbest olduğu, kanunî sınırlar içinde her OsmanlI devleti vatandaşının genel ve özel öğrenim ve öğretim hakkına sahip bulunduğu, bütün okulların devletin gözetimi altında faaliyet göstereceği belirtildi. Daha sonraki anayasalar da öğrenim serbestliğini tanıdı. •
Anayasa, eğitim ve öğrenimi kişi hak ve hürriyetleri arasında sayar. Ancak bu hürriyetin kullanılması sınırsız değildir; özel olsun, kamusal nitelikte olsun, bütün öğrenim kurum ve faaliyetleri üzerinde devletin gözetim ve denetim hakkı, vardır, özel okulların uyacağı esaslar, devlet okullanyle
erişilmek istenen seviyeye uygun olarak, kanunla düzenlenir. Çağdaş bilim ve eğitim esaslarına aykırı eğitim ve öğrenim yerlerinin açılması yasaktır, öğrenime hâkim olan önemli ilkelerden biri de laikliktir. öğrenim ve öğretime ilişkin bir başka önemli ilke tarafsızlıktır, öğrenimde tarafsızlık, öğrenim ve eğitim alanında bir ideolojinin hâkim kılınmaması demektir. Yalnız Millî Eğitim bakanlığına bağlı öğrenim kuramlarında ve Üniversitelerde genellikle Atatürk ilkelerinin hâkim bulunduğu bir gerçektir. Ancak, Atatürk ilkeleri herhangi bir ideoloji çerçevesi çizmeden çağdaş medeniyet düzeyine ulaşmayı amaç edindiğinden tarafsızlık ilkesinden aynlmak söz konusu değildir, öğremin yapma bir hak ve hürriyet olmakla birlikte ilköğrenim bütün vatandaşlar için zorunlu kabul edilmiştir, öğrenim ve eğitim alanına devletin müdahalesinin meşruluğuna karşılık, Anayasa devlete bu konuda önemli görevler vermiştir. Zorunlu olan ilköğrenim devlet okullarında parasızdır. Durumlan sebebiyle özel öğrenime ihtiyacı olanları topluma yararlı kılacak şekilde tedbirler almak da devletin görevidir. Ayrıca devlet, maddî imkânlardan yoksun olan başanlı öğrencilerin en yüksek öğrenim derecelerine kadar çıkmalarını sağlayacak, bunun için burslar ve başka kolaylıklar tanıyacaktır, öğrenim ve eğitim alanındaki devlet görevlerinin asıl yürütücüsü Millî Eğitim bakanlığıdır. Türkiye’de öğrenim, temel bakımdan ilk, orta ve yüksek olarak derecelendirilmiştir. Devletin öğrenme alanındaki kurucu, yönetici, gözetici ve denetici görevlerini yü* rüten Millî Eğitim bakanlığı, bu derecelendirmeye uygun olarak teşkilâtlanmıştır. Ortaöğrenime ortaokullar, liseler, ilköğret-men okulları, köy öğretmen okulları, yüksek ve ortaöğretmen okulları da girer. Yüksekokullar, üniversite dışında kalan yükseköğrenim kurumlandır ve meslekî öğretim yaparlar. (M)
ÖĞRENME i. (öğrenmekken öğren-me). öğrenmek işi, belleme. (BiçClliTJ.
— Huk. öğrenme nazarlyesi, yöneltilmesi gerekli olan irade açıklamasının, karşı tarafça öğrenildiği zaman hüküm ifade edeceğini kabul eden nazariye. Bk. ANSİKL,
— ansikl. Huk. Türk hukukunda, kural olarak, öğrenme nazarlyesi değil de varma* nazariyesi kabul edilmiştir. Ancak, irade beyanının geri alınmasında bazı durumlar için öğıenme nazariyesinin kabul edildiği görülür. Buna göre, yöneltilmesi gerekli olan bir jrade beyanı karşı tarafa vaımadan önce veya karşı taıafa vardığı anda geıi alma beyanı da varırsa, irade beyanı geri alınmış sayılır. Bunun gibi, geri alma beyanı iıade beyanından daha sonra varmakla birlikte, karşı tarafça daha önce öğrenilecek olursa, geri alma beyanı hüküm ifade eder. (M)
ÖĞRENMEK geçi. f. (esk. türk. öğrenmek’ ten). Bir bilgi veya bilgiler bütünü edinmek: Ali mektepte birçok şeyler öğreniyor, bunları Yusuf’a da anlatıyordu (Sabahattin Ali). İkimiz de memleketin coğrafyasını ve nüfusunu az Çok öğrenmiştik (F. R. Atay). [| Bir alışkanlık edinmek, yetenek kazanmak: Susmasını öğrenmek. Okuma yazma öğrenmek. [| Bilinmeyen bir şey hakkında bilgi sahibi olmak, haber almak: Çocukları, araştıran gözlerle biraz da ürkek bakıyorlardı. Bakışlarında, yeni bir şey daha öğreneceklerini umduktan zamanların sevimli merakı vardı (Kemal Tahir). Onun yanına giderek esrarı Öğrenmeği doğru btıldu (Vâ-NÛ).
— DEY, Hanya’yı Konya’yı öğrenmek (veya anlamak). Bk. HANYA.
♦ öğrenilmek edilg. f. öğrenmek işine konu olmak: Ne ise bahsi kapa, rezil olduk! İş büyüdü, bizim kim olduğumuz öğrenildi (M. Ş. Esendal). [MJ ÖĞRENMELİK i, (öğrenmekten öğren-melik). Yeni, öğrenim yapabilmeleri için muhtaç öğrencilere bir kişi veya kurum tarafından verilen aylık. Eşanl. BURS. (M) ÖĞRETİ i. (öğretmek’ten öğret-i). Yeni. Siyasî, dinî, felsefî bir öğretim sistemini meydana getiren dogma ve kavramların tümü: || Bir filozofun, bir bilginin düşüncelerinin tümü: Her feylesof okurlarını itte
kendi öğretisine bağlamak isteı

Rate this post
Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*