Üç Padişahın Mimarı MİMAR SİNAN(1490-1588)
Ömrunun sonuna kadar durmadan çalışmış, 477 tane eser inşa etmiş ya da tamamlamıştır. Bu eserlerin 300 kadarı İstanbul ve çevresindedir. Yaklaşık yarım asır mimarbaşılık yapan Mimar Sinan, her yıl ortalama 8 bina inşa etmiştir.
Yavuz Sultan Selim Han, 1512’de tahta çıkar çıkmaz, Yeniçeri Ocağına Anadolu’dan da asker almaya karar verdi ve bütün sancaklara talimat gönderdi. Bütün köyler tarandı. Sağlıklı, zeki ve kabiliyetli gençler seçildi ve İstanbul’a gönderildi. Bu gençler arasında Sinan da vardı. Enderun’da eğitim gören Sinan’a dülgerlikteki kabiliyetini geliştirmesi için imkân verildi. Daha iki yıllık bir yeniçeri iken Yavuz Sultan Selim Han’la seferlere çıktı. Çıktığı seferlerde diyar diyar dolaştı. İran sınırlarından Balkanlar’a kadar olan sahadaki mimarî eserleri inceledi. Bitmek tükenmek bilmez bir merakla her harabeden ders çıkarmasını bildi. En usta mimarların yapamadığı işleri o daha “Atlı Sekban” iken yapmaya başladı. Seferler sırasında en azgın nehirler üzerine çok kısa sürede köprüler yapmayı bildi.
Osmanlı Devleti’nin en parlak devri olan 16. asırda yaşayan Mimar Sinan; Kanunî Sultan Süleyman, Sultan İkinci Selim ve Sultan Üçüncü Murad’a mimarlık yapmış, mimarî sahada devletini en iyi şekilde temsil etmeyi başarmıştır. “Tiirkler Ayasofya’nın kubbesinden daha büyük kubbe yapamaz”, diyen AvrupalIlara Selimiye Camii ile cevap vermiştir. Yaklaşık 100 yaşında vefat eden Mimar Sinan’ın, mimarbaşı olduktan sonra yükü daha da artmıştır. Ömrünün sonuna kadar durmadan çalışmış, 477 tane yapı inşa etmiş ya da tamamlamıştır. Bu yapıların 300 kadarı İstanbul ve çevresindedir. Yaklaşık yarım asır mimarbaşılık yapan Mimar Sinan, senede ortalama 8 bina inşa etmiştir. Bunun yanında sultan yapılarının mimari yöneticisidir.
İstanbul ‘daki ve devlet sınırları içindeki bütün yapılardan Mimar Sinan sorumludur. Mesela saraya eldenecek bir odadan, Edirne Eski Cami ,ye açılacak bir pencereden, Mostar Köprüsü ,niin bakım ve onarırın için mimar tayin etme işinden hep o mesuldür. O, hem tasarımcı hem de bayındırlık ve imar bakanı gibi çalışmış, Osmanlı Devleti’ni camiler, hanlar, hamamlar, sebiller, türbeler, medreseler ve köprülerle süslemiştir. Eserlerinin çoğu günümüzde de ayaktadır. Mimar Sinan, 1588 yılında vefat etmiştir. Kabri, “kalfalık eserim” dediği Süleymaniye Camii’nin yanındaki mütevazı türbesindedir.
Ser-mimârân-ı Hâssa Koca Sinan’ın vefatının üzerinden 350 sene geçmiştir. Tarihler 1 Ağustos 1935’i göstermektedir. Türk Tari Kurumu tarafından seçilen bir heyet huzurunda Mimar Sinan’ın mezarı açtırılır ve “Mimarbaşı Türkmüdür, değil midir?” sorusuna cevap aranır. Daha sonra Mimar Sinan’ın kabri kapatılır; fakat kafatası yeni kurulacak Antropoloji Müzesi’nde muhafaza edilmek üzere alıkonduğu iddia edilmektedir. Aradan onca sene geçmesine rağmen ne Antropoloji Müzesi kurulabilmiştir, ne de kafatasının akıbetinden kimsenin haberi vardır. Mimar Sinan’ın türbesi, aslı namazgah olan üçgen mermer şekilli setin üzerindeki hazirede bulunur. Ha- zire mermer şebekeli taş bir duvarla çevrilidir. Alünda Mimar Sinan’ın sandukası bulunan türbe, kiifeki taşından, dikdörtgen planlı yapılmıştır.