Zekasıyla Herkesi Hayran Bırakan Bir Âlim
“Ben insanlarla konuşurken aklımın yarısı ile konuşurum. Aralarında anlaşmazlık olan iki kişinin muhâkemesini yaparken bütün aklımla dinler, dikkatimi tamamen mesele üzerinde toplarım.”
Emevîler devrinde Basra’da kadılık yapması sebebiyle Kadı İyâs olarak tanınan İyâs bin Muâviye bin Kurre, Miladî 666 (H. 46) yılında doğmuştur. Dedesi Ashâb-ı Kirâm’dan, babası ise Tâbiîn’dendir. Basra’da yetişen İyâs bin Muâviye, Enes bin Mâlik (r.a.) ile görüşmüş, Hasan-ı Basrî ve Muhammed bin Şîrîn gibi âlimlerden tefsir, hadis ve fıkıh dersleri almıştır. Tâbiîn’den olup güvenilir (sika) bir hadis âlimi ve fakihtir. Aynı zamanda devrinin dâhilerindendi. Kadı İyâs, eşŞifâ isimli eseriyle tanınan Kadı İyâz ile zaman zaman karıştırılmaktadır.
Halife Ömer bin Abdülaziz devrinde Basra kadısı olan İyâs bin Muâviye’nin zekâ ve kavrayış gücü atasözü haline gelmişti. Kendisi yaşadığı devrin dâhilerinden biri idi.
İslâm tarihinin en meşhur kadılarından biri olan İyâs bin Muâviye’nin esas şöhreti, zekâ ve kavrayışındaki keskinliği (fırâseti) sebebiyledir. Hatta onun bu vasfı halk arasında “İyâs gibi zeki” ve “İyâs’in fırâseti” şeklinde deyimleşmiştir. İyâs bin Muâviye, ilk defa Abdülmelik bin Mervan’ın halifeliği devrinde Şam’da, üstelik çocuk denecek bir yaştayken zekâsıyla dikkatleri üzerine çekmişti. Hadise şöyle olmuştu:
Bir gün İyâs bin Muâviye, ihtiyar bir adamı Şam kadısına şikâyet ederek: “Kadı efendi! Bu zât bana haksızlık yaptı. Haksız yere malımı elimden aldı.” der. Ancak davalıyı tanıyan ve korumak isteyen kadı:
“Deden yaşındaki bir ihtiyar hakkında ileri geri konuşmaktan utanmıyor musun?” deyince iyas:
“Ey kadı! Ben hak talep ediyorum. Hak ise bu adamdan daha büyüktür.” diye cevap verir. Güç duruma düşen kadı bu defa: “Sen sus bakalım!” diye kendisini azarlamak isteyince iyâs:
“Ben susarsam hakkımı kim savunacak?” diye tekrar itirazda bulunur. Meselenin uzayıp gitmesi ve İyâs bin Muâviye’nin bir türlü davanın peşini bırakmaması üzerine iyice sinirlenen kadı efendinin:
“Ey çocuk! Anladım ki bu dava sonuçlanıncaya kadar senin ağzından doğru bir söz çıkmayaçaktır. Artık ne söylersen söyle benim indimde yalandan ibârettir.” demesi üzerine iyâs derhal kelime-i şehâdet getirmek suretiyle kadıyı mahcup eder ve cevap veremez hale getirir.
İyâs bin Muâviye, Ömer bin Abdülaziz’in halifeliği devrinde (.717-720) Basra’ya kadı tayin edildi. Kadılığı sırasında adâlete ehemmiyet verdiği, şâhitleriıı güvenilir olmasına dikkat ettiği, davaları uzatmadan isabetli kararlarla sonuçlandırdığı, bazı kararlannın sonraki uygulamalara örnek teşkil ettiği kaydedilir. Ne derece dirayetli bir kadı olduğunu onun “Ben insanlarla konuşurken aklımın yarısı ile konuşurum. Aralarında anlaşmazlık olan iki kişinin muhâkemesini yaparken bütün aklımla dinler, dikkatimi tamamen mesele üzerinde toplarım.” şeklindeki sözlerinden de anlamak mümkündür.
Kadılıktan ayrıldıktan sonra Vâsıt Şehri’ne giden Kadı iyâs, burada da bazı resmî görevlerde bulundu. 739 (H. 212 ) veya 740 (H. 122) tarihinde vefat etti.
Kadı iyâs’ın zekâ, kavrayış ve anlama gücüne, susturucu cevaplarıyla getirdiği aklî delillere dair anlatılan hikâyeler o kadar çoktur ki ibnü’n- Nedîm ‘in el-Eihrist’inde bu konu hakkında Medâinî tarafından bir kitap yazıldığı zikredilmektedir.
Kaynaklar: İbn-i HalUkân, Vefeyâtü’l-A’yân ve Enbâ’ü Ebnâ’i’z- Zemân, I, Beyrut tarihsiz, s. 247-250; Ahmed Rif’at, Lügât-ı Tâ- rîhiyye ve Coğrâfiyye, V, İstanbul 1300, s. 246-247; Ibnü’l-Cev- zî, Kitâbü’l-Ezkiyâ Zekîler Kitabı, çev. Enver Günenç, İstanbul 2002, s. 74-75, 185; Ahmet Ağırakça, “iyâs b. Muâviye”, DİA, XXIII, İstanbul 2001, s. 498; Türkiye Gazetesi İslam Âlimleri Ansiklopedisi, II; İstanbul tarihsiz, s. 274-275
Adamın biri, bir diğerine bir miktar mal emanet eder. Geri istediğinde emanetçinin inkâr etmesi üzerine Radı Îyâs’a şikâyette bulunur ve “Ben buna emânet bırakmıştım, inkâr ediyor!” der. Kadı “Emanet ederken yanınızda kimse var mıydı?” diye sorar. Adam “Falanca yerde vermiştim, ama yanımızda kimse yoktu.” der. Kadı bu defa o mekânda alamet olarak bir şey olup olmadığını sorar. Adam “Bir ağaç vardı.” deyince oraya gidip ağaca bakmasını, belki Allâh’ın, malını ne yaptığını aklına getireceğini, belki de ağacın altına gömmüş olabileceğini söyleyip onu gönderir. Diğerine ise arkadaşı gelinceye kadar beklemesini söyler ve başka davalara bakmaya başlar. Bu arada bir taraftan da adamı gözetlemektedir. Aradan bir müddet geçtikten sonra oldukça sıkılmış olan ve dalgın bir halde bulunan adama “Acaba arkadaşın oraya varmış mıdır?” diye sorar. Adamın boş bulunarak “Hayır, daha varacak kadar olmadı.” demesi üzerine de “Ey Allâh’ın düşmanı! Bunu nereden biliyorsun? Sen emanete hıyanet ettin!” diyerek diğeri gelinceye kadar onu yanında tutar. Adam dönünce, “Arkadaşın hakkını itiraf etti, onu al!”
Kadı İyâs bir gün tanımadığı bir şahsı görerek “Bu adam Vâsıt Şehri’nde mektep hocasıdır ve kaçan kölesini aramaktadır.” dedi. Mesele soruşturulduğunda dediği gibi çıktı. Tanımadığı bir kişinin hâline vâkıf olması garip bir iş olduğundan nasıl anladın diye sorduklarında Kadı İyâs: “Gördüm ki çarşı pazarda dolaşırken etrafa dikkatle bakıyor, bildim ki buranın yabancısıdır. Elbisesindeki kırmızı toprak izlerinden anladım ki Vâsıtlı’dır. Daha ziyade çocuklara selam vermesinden bildim ki mektep hocasıdır. Zengin ve güzel giyimli kişilere iltifat etmeyip de halkın elbisesine ve bilhassa eski kıyafetli, fakir kılığında bulunanlara bakmasından hissettim ki kölesini aramaktadır.” diyerek herkesi zekâ ve kavrayışına hayran bıraktı.
Kadı İyâs anlatıyor: “Bana bir adamdan başka hiç kimse gâlip gelememiştir. Şöyle ki Basra mahkemesinde dava görmekle meşguldüm. İçeri bir adam girdi, bir kimsenin bahçesiyle alâkalı şahitlik yaptı. Sınırlarını söyleyerek “Burası talanın mülküdür.” dedi. Ben “Söyle bakalım, bahçede kaç tane ağaç var?” diye sordum. Adam sustu, sonra: “Kadı hazretleri, siz ne kadar zamandan beri burada dava görüyorsunuz? diye sordu. Ben şu kadar vakittir diye söyledim. Adamın: “Mahkeme binasının çatısında kaç adet kereste var.” diye sorması üzerine “Hakseninle beraberdir.” diyerek şahitliğini kabul ettim.”