Osmanlı’nın Adaleti
“Vakıf Paralarını Zimmetinde Bulunduranlar Hemen iade Etsinler!..”
OsmanlI tarihinin en muhteşem çağına damgasını vuran Kanuni Sultan Süleyman 46 yıl padişahlık yaparak en uzun süre OsmanlI tahtında kalan sultan olmuştur. Saltanatı devrinde himayesi altında bulunan milletleri en âdil bir şekilde idare etmiş, kıl ucu kadar dahi olsa kanunların sınırından çıkmamaya çalışmış ve üç kıtada huzuru sağlamak için at üstünden inmemiştir. İdaresi altında bulunan beylerbeyi, sancakbeyi ve kadı gibi memurları yakinen takip eden Sultan Süleyman, taşradan gelen şikâyetleri de takip ediyor ve bunları çözüme kavuşturmak için gayret sarf ediyordu, işte bu şikâyetlerden biri de Siroz’dan gelmiştir. Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman Han, şikâyete konu olan ve bir kişinin üzerinde iken onun ölümüyle varislerine intikal eden vakıf paralarıyla alakalı olarak Siroz kadısına bir ferman göndermiştir.
Eedadımız Osmanlı, vakıf gelirlerini muhafazası, yerli yerinde harcanması konusunda azami derecede dikkat göstermiştir. Buna karşılık ise vakıf para ve mallarını haksız yere üzerinde bulunduranlar hakkında da ağır ^kümler vermiştir. Şikâyete konu olan hadisede, daha önceleri vakıf mütevellisinin kaymakamlığı yani vekilliği görevinde bulunan Taşeı Sinan’ın üzerinde iken, vefatıyla evlatlarına geçen vakıf paralarının acilen geri alınması, muhakeme edilip özür ve bahane kabul edilmeksizin gereğinin acilen yapılması konusunda azami dikkat edilmesi tembih edilmektedir.
“Tuğra: Süleyman Şah bin Selim Şah Han el-muzaffer dâimâ
“Kadıların ve h âkim le rin övüncü, bütün h a lkın önde g elenlerinin en seçkini, fazılet ve sözün madeni olan Mevlana Siroz Kadısı’na -fazileti ziyadeleşsin- emrimdir.
Yüce fermanım sana ulaştığında şunu bil ki şimdiki halde elinde benim fermanım olan Seyyid Mehmed adlı kişi “Siroz’da bulunan Rukiyye Hatun Vakfı’nın ve Taci Hatun Vakfı’nın da mütevellisiyim . Bahsedilen vakıfların malından olmak üzere eskiden kaymakamım olan Taşçı Sinan adlı kişide 21.600 akçe vakıf parası bulunm aktaydı. Kendisi vefat edip, parala r üzerinde kalıp varisleri muhallefatın a (geride bıraktıklarına ) el koydular. Bu paranın şeriat hükm ünce v a k ıf için iade ed ilm esin i isterim .” diye, bana arz ederek bildirdi. Böyle olunca buyurdum ki:
Fermanımla birlikte sana geldiği zaman, hasımlarıyla bir araya getir ve daha evvel davası görülm em işse şeriat hükmünce denetleyip bak. Konu doğru ise, muhallefat içinde bulunan vakıf parasını eksiksiz olarakalacak şekilde mahkem esinigör. Bu konuda özür, bahane ve gevşeklik ettirm eden, hakkını almadan bırakma.
Ayrıca “Benim hüccet-i seriye ile ta sarruf ettiğim bir mülk değirm enimi, Kapsa Mehmed adlı kişi haksız yere eline geçirerek bana zulm etti. Şeriat hükümlerine göre mahkemesi yapılarak bana iade edilmesini isterim .” dedi. Bu konununda mahkem esini gör. Şeriatın gereği ne ise onu uygulayıp gerekli hükmü vererek hakkı yerine getir. Hiç kimseye şeriata aykırı harekette bulundurma. Doğruluk üzere bulunup yalan dolandan kaçınıp bu konuda söz hakkı olmayanları bu davayak arıştırma. inat edenlere cezalarını ver. Bana arzetmeni gerektirecek bir şey varsa arz et. Bunu böylece bil ve alâm et-i şerifime güven.
Temmuz 1546, İstanbul’da yazıldı
Mefharu l-kuzât ve’l-hukkâm zübdetü vülâti’l-enâm ma‘denü 1-fazl ve 1-kelâm mevlânâ Siroz kâdîsı zîde fazluhû tevki-i hümâyûn vâsıl olıcak ma’lûm ola ki: Şimdiki hâlde işbu dârende-i fermân-ı hümâyûn Seyyid Mehmed nâm kimesne dergâh-ı mu’allâma arz-ı hâl idüp kazâ-i mezbûrda vâki‘ olan merhûme Rukiyye Hatun Vakfı’nın mütevellisiyim ve bundan gayrı Tâci Hatun Vakfı’nm dahi mütevellisiyim. Zikr olunan vakıfların malından sâbıkâ kâimmakâmım olan Taşçı Sinân nâm kimesnede yirmi bir bin altı yüz akçe olup, fevt olup üzerinde kalup vârisleri muhallefâtmı kabz eylediler. Şefle vakf içün taleb iderüm diyü bildirdi. Eyle olsa buyurdum ki: Hükm-i hümâyûnumla vardukda husemâyı beraber idüp bir def’a şefle fasl olunmamış ise ber-mûceb-i şef-i kavîm teftîş idüp göresiz. Fi’l-vâkı‘ kaziyye arz olunduğu gibi ise ba،de s-sübût şer’le hükm idüp muhallefâtından vakf içün bî-kusûr alıviresiz. Ozr ü bahâne ve ta،allül itdürmeyüp alıvermeyince olmayasız. Ve benüm hüccet-i şer‘iyye ile mutasarrıf olduğum mülk değirmenimi Kassâb Mehmed nâm kimsene bi-gayrı hakk zabt idüp ta‘addî eyledi, şefle