wiki

Ankara (il)

Ankara (il)Ekran Alıntısı
Büyük kesimi İç Anadolu bölgesinde, kuzeyde kalan küçük bir kesimi Karadeniz bölgesi sınırları içinde il. Büyüklüğü bakımından Konya ve Sivas’tan sonra Türkiye’nin üçüncü büyük ili olan Ankara ilinin yüzölçümü 25 760 km2, nüfusu 3 236 626’dır. Merkezi Ankara kentidir. 24 ilçesi vardır: Akyurt, Altındağ, Ayaş, Çankaya, Etimesgut, Keçiören, Mamak, Sincan, Balâ, Beypazarı, Çamlıdere, Çubuk, Elmadağ, Evren, Gölbaşı, Güdül, Haymana, Kalecik, Kazan, Kızılcahamam, Nallıhan, Polatlı, Şereflikoçhisar, Yenimahalle. Kuzeyde Bolu ve Çankırı, doğuda Kırıkkale ve Kırşehir, güneydoğuda Aksaray, güneyde Konya, batıda Eskişehir illeriyle sınırlı olan Ankara ilinin topraklan, İç Anadolu bölgesinin oldukça engebeli kuzey kesimini kapsar. Güneydeki Konya bölümünün az dalgalı düzlüklerinden kuzeye, Karadeniz dağlarının iç sıralarına doğru gidildikçe, hem yüzeyşekilleri daha dağlık bir görünüm kazanır, hem de dağların yükseltisi artar. Kuzey Anadolu dağlarının iç sırasını oluşturan Köroğlu dağlarının İç Anadolu’ya bakan kenarı, ilin kuzey sınırı boyunca uzanır. Bu dağlar üstünde de Ankara sınırları içinde Aydos dağı (1 840 m), Yıldırım dağı (2 035 m), Işık dağı (2 015 m) gibi dağlar yükselir. Ankara ilinin güney kesimini, dalgalı görünüşlü Haymana yaylası ve basık çanaklar (Tuz gölü) oluşturur. Ankara ilinde “orta iklim” ya da “ılıman iklim” denilen iklimin, kışları oldukça sert geçen karasal tipi egemendir. İl merkezinde 45 yıllık gözlemlere göre, en soğuk ay ortalaması 0,3 °C, en sıcak ay ortalaması 23,3! °C’tır. Günümüze kadar termometrenin gösterdiği en düşük sıcaklık -24,9 °C (5.1.1942), en yüksek sıcaklıksa 40 °C’tır (1.8.1954). Yıllık yağış tutarı düşüktür; 367 mm. Yağışlar, ilin kuzeyindeki dağlık kenara doğru artar (Kızılcahamam’da 564 mm). Ankara ilinin kuzey kesiminde oldukça önemli sayılabilecek derecede ormana rastlanır. İlin orta ve güney kesimlerinin doğal bitki örtüsüyse bozkırdır (step). Kızılcahamam ve Çamlıdere ilçelerinde daha çok karaçam ve sarıçam türleri görülür. Ankara kentinin bulunduğu çevre, Cumhuriyet döneminde geniş ölçüde ağaçlandırılmıştır. . Ankara topraklarını sulayan akarsuların çoğu Sakarya ırmağında toplanır. Bunlardan Ankara suyu (ya da Engürü suyu), Ankara kentinin yakınlarında birleşen üç koldan (Bent deresi, Çubuk suyu, İncesu) oluşur ve yapılmış ve altı yüzyıla yakın süren bu dönem içinde kent, yalnızca dört yıl (İ.Ö. 88-84), Pontos kralı Mithri- dates’in egemenliğinde yaşamıştır. Augustus döneminde (İ.Ö. 27- İ.S. 14) Roma eyaleti Galatia’nın merkezi olan, İ.S. I. ve II. yy’Iarda çok büyük ölçüde gelişen kent, III. yy’dan sonra gerilemeye başlamış ve 395’ten sonraki Bizans döneminde Eski- çağ’daki görkemine hiçbir zaman kavuşamamıştır. Bizans döneminde, Anadolu’nun öteki kentlerine olduğu gibi İslâm akınlarının başladığı Ankara, VII. yy’ın başlarında Sasanilerin, daha sonra da Arapların akınları- na uğrayıp, XI. yy’da Türk yönetimine geçinceye kadar birkaç kez el değiştirdi. 1073’te Selçukluların fethettikleri, ama 1101 ‘de Haçlıların eline geçen kent, sonra yeniden Bizanslılara geçip, 1127’ye doğru Selçuklular tarafından geri alındı. Türk egemenliği döneminde bir süre Danişmendoğullarının, bir süre de Germiyanoğulla- rının eline geçip, 1304-1341 arasında Anadolu’yu istila eden İlhanlıIara bağlı kaldı. İlhanlılardan sonra Eretnao- ğullarının yönetimine girip (1341), 1354’te Orhan Ga- zi’nin oğlu Süleyman Paşa tarafından Osmanlı topraklarına katıldı. 1402’de Timur-Bayezit savaşından büyük zarar gören kent, “Fetret devri”nde Amasya’ya egemen olan Çelebi Mehmet’e geçip, 1406’da kardeşi Süleyman Çelebi tarafından kuşatıldı. XVII. yy’da Celali isyanlarından büyük zarar görüp, sıkıntılı günler yaşayan kent, XVIII. yy’daki sakin döneminden sonra XVIII. yy’da bir süre|yönetime baş kaldıran Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın birlikleri tarafından istila edildi (1832-33). Yüzyılın sonunda, demiryoluyla Haydarpaşa’ya (İstanbul) bağlandı (1892). Osmanlı yönetim örgütü içinde, 1462’ye kadar Anadolu eyaletinin merkezi, Anadolu eyaletinin merkezinin Kütahya’ya taşınmasından sonra da Ankara sancağının merkezi olan kent, Tanzimat dönemine kadar birkaç kez yeniden eyalet merkezi oldu. GÜNÜMÜZDE ANKARA Mustafa Kemal Paşa’nın (Atatürk) Erzurum ve Sivas kongrelerini topladıktan sonra 27 Mayıs 1919’da Ankara’ya gelmesiyle, tarihinde yeni bir dönem başlayan kent, 23 Nisan 1920’de TBMM’nin toplanması ve 13 Ekim 1923’te yeni Türkiye Devleti’nin başkenti olmasıyla, tarihinin hiçbir döneminde erişemediği bir geliş
meye ve nüfus patlamasına sahne oldu. Cumhuriyetten önceki Ankara, Kaletepe ve çevresinde gelişmiş, bu kesimi çevreleyen yeşil şeridin (bağlar, bahçeler) dışına pek taşımamıştı. Cumhuriyetin ilk yıllarında Ankara’ya gelenler nereyi boş buldularsa oraya yerleştiler. Bu ilk dönem bir “yoğunlaşma dönemi” oldu (günümüzdeki Ulus semti, o dönemin iş merkezini oluşturuyordu). Cumhuriyetin ilk yıllarında yapılan yeni yapılar daha çok Ulus çevresinde ve Ulus ile istasyon arasında kuruldu (Eski TBMM binası, Ankara Palas, Evkaf Apartmanı, vb. ünlü yapılar). O sıralarda nüfusu 74 553 (1927 sayımı) olan kent, henüz ilk yeşil şeridin ötesine taşmamıştı. 1930-1940 arasındaki dönem, Ankara kentinin genişleme dönemi oldu. H. Jansen’in yaptığı plan uyarınca kent, ilk yeşil şeritin ötesine taştı ve “Yenişehir ” adı verilen semt kuruldu. Daha sonra, kısa sürede Cebeci ve Maltepe yönünde de genişleyen kentin, Çankaya’ya doğru uzanan kesimini de Bakanlıklar ve Elçilikler kapladı. Ama asıl yerleşme alanları henüz Çankaya’nın aşağı kesimlerindeydi. Bu koşullar altında kentin nüfusu 1935’te 100 000’i (122 720), 1940’ta da 150 000’i aştı (157 242). İkinci Dünya Savaşı’nın başlaması, kentin genişlemesinde bir yavaşlamaya yolaçtıysa da, daha o sırada kentin çevresinde ikinci bir yeşil şerit oluşmuştu ve Etlik, Gazi Eğitim Enstitüsü (günümüzde Gazi Eğitim Fakültesi), Gazi Orman Çiftliği, Harpp’kulu üstünden Dikmen ve Çankaya’ya uzanıyordu (daha sonra Anıtkabir, bu ikinci şerit içinde yapıldı). 1940-1950 arasında, yeni bir konut patlaması yaşayan kentte, aradaki bazı boşluklar dolarken, 1950’de nüfusu da 188 586’ya’yükseldi. Ekonomide merkez bu dönemde Ulus’tan Yenişehir’e kaymaya başlarken, nüfus artışına paralel olarak ilk gecekondular da ortaya çıkmaya başladı. Kent Maltepe yönünde biraz daha ilerlerken, Bahçelievler’in ilk bölümleri kuruldu (Yenimahalle adı verilen semt henüz kurulmamıştı). 1950-1960 döneminde, ikinci yeşil şerit de atlanarak, kentin alanı daha da genişledi. Yeni semtler kuruldu: Bahçelievler, Yenimahalle, Aydınlıkevler, Gazi Mahallesi, Anıttepe. Ayrıca bu dönemde, çevredeki eski bağların yerini sürekli yerleşme alanları aldı. Balgatgibi eski köyler, kent smırı içine girerken, gecekondu alandadır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir